Ekmeğe duyulan hürmetle ortaya çıkan Konya lezzeti: Tirit
Yüz yıllardır Anadolu’da birçok şehirde yapılsa da tirit günümüzde en çok Konya ile anılıyor ve Mevlana şehrinin ünlü lezzeti olarak biliniyor. Peki, bu lezzet nasıl ortaya çıktı, bugüne nasıl geldi? İşte bazılarının çok da bilmediği o tarihi serüven.
Anadolu’da tiridin yaygın olmasının en büyük sebeplerinden biri dinsel inançlar. Ekmeğin “nimet” olarak kabul edilmesi ve israfının günah sayılması, bayat ekmeği değerlendirmeyi zorunlu kılıyor.
Tirit, ekmeğe duyulan şükrün ve hürmetin bir yansıması. Aynı zamanda, bayat ekmeğin çöpe atılmak yerine sofrada değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan özel bir teknik.
Tirit, kuru ekmeğin lezzetli et suyu ile ıslatılmasıyla yapılan bir yemek. Hem etten hem de ekmekten ismini alıyor. Derviş sofralarının ve tekke mutfaklarının da baş yemeği olan tirit, ekmeksiz asla yapılmaz. Öyle ki tiridin bir diğer adı da ekmek aşı.
TİRİDİYLE ÜNLÜ ŞEHİRLERİN BAŞINI KONYA ÇEKİYOR
Anadolu'nun farklı köy ve kasabalarında, tirit yemekleri tarih boyunca büyük bir öneme sahip.
Konya, Şanlıurfa, Kastamonu, Kütahya ve Kars/Ardahan gibi iller, tiritleriyle ünlü şehirler arasında başı çekiyor. Her ne kadar tarifler, isimler ve yapılış amaçları bölgeden bölgeye değişiklik gösterse de, bu lezzetli yemeklerin ortak bir noktası bulunuyor: Ekmeğin, etin ve kemik/et suyunun kullanıldığı bir tirit, neredeyse her bölgede karşımıza çıkıyor.
Yöresel farklılıklarla şekillenen bu geleneksel yemekler, Anadolu mutfağının zenginliğini ve çeşitliliğini gözler önüne seriyor.
BUGÜNÜN LÜKS YEMEĞİ OLAN TİRİT ASLINDA YOKLUK YEMEĞİ
Anadolu’da ekmek, sofra kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediliyor. Sofrada yer alıp almadığı fark etmeksizin, ekmeğin bulunması büyük bir öneme sahip.
Özellikle makarna ve pilav gibi yemeklerin yanında ekmek tüketmeyi seven Konya insanı için tirit, adeta ekmeğin ana yemek hâline gelmiş hali. Halk arasında "ekmek aşı" olarak bilinen tirit, bu özelliğiyle Anadolu mutfağının özgün lezzetlerinden biri.
Tirit çeşitlerinin tarihçesine bakıldığında, pek çoğunun yokluk dönemlerinde ortaya çıktığı dikkat çekiyor. Kısıtlı malzemelerle yapılan ve genellikle kemik suyuyla ıslatılmış ekmekten oluşan tirit, “Yokluk Yemeği” olarak da anılıyor.
Bu geleneksel yemek, halk arasında "yemek yemek" yerine sıklıkla "ekmek yemek" deyimiyle de anılıyor, bu da yokluk duygusunun yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN EN SEVDİĞİ YEMEKLERDEN BİRİSİ
Anadolu’da tirit, yalnızca bir yemek olmanın ötesinde, dergâh mutfaklarında derin dini ve tasavvufi anlamlar taşıyor. İslam dünyasında, Peygamber Efendimizin en sevdiği yemeklerden biri olarak bilinen tirit, aynı zamanda derviş sofrasının vazgeçilmez bir öğesi. Bu yemek, hem basitliğiyle hem de taşıdığı tasavvufi derinlik ile önemli bir simge.
Tirit, Arapça metinlerde "serîd" olarak geçerken, ilk kez Hazreti İbrahim (a.s) tarafından yapıldığı rivayet ediliyor. Peygamber Efendimiz’in (s.a) tiritin bereketi için dua ettiği ise bilinen bir gerçek.
MEVLANA DÖNEMİNDE TİRİT
Tasavvufun önemli isimlerinden Mevlana da, tiritten sıkça bahsetmiş ve Divan-ı Kebir ile Mesnevi’sinde et yemekleri arasında tiridi anmıştır.
TİRİT: RUHUN AÇLIĞINI GİDEREN TASAVVUFÎ BİR SEMBOL
Tasavvufî açıdan tirit, insanın ruhundaki açlığı ve kuruluğu gideren bir sembol. Derviş adayları için, nefsin terbiye edilmesi sürecinde tirit, en mütevazı yemek. Kurumuş ekmek, tasavvufî eğitimle yumuşar, tıpkı insanın ruhu gibi. Et suyu, alınan eğitimi ve özümsenen bilgiyi temsil eder. Bu yönüyle tirit, bir yemeğin ötesinde, bir yolculuğun simgesi olarak kabul edilir.
GÜNÜMÜZDE KONYA TİRİDİ NASIL YAPILIR?
Malzemeler:
1/2 kg kuzu eti
1/2 kg yoğurt
2 adet soğan
1 demet maydanoz
1 adet kurutulmuş ekmek
2 kaşık tereyağı
2 adet defne yaprağı
4-5 diş sarımsak, tuz, karabiber
Süslemek için biber, domates
Kuşbaşı iriliğinde doğranmış etler, tencerede kavrulup suyu çekene kadar pişirilir. Etler suyunu çektiğinde, üzerine iki parmak kadar sıcak su eklenir ve kimyon ilave edilir. Ardından, etler basınçlı tencerede yumuşayana kadar pişirilir.
Bayat ekmek dilimlenip, fırında hafifçe kıtırlaştırıldıktan sonra 2 santimlik kareler halinde kesilir ve servis tabağına alınır. Haşlanan etler, ateşten alınmadan 10 dakika önce tereyağı, tuz ve karabiberle tatlandırılır. Bu işlemden sonra etler, suları ile birlikte ekmeklerin üzerine dökülür.
Piyazlık doğranan soğanlar, tuz ile ovarak acısı çıkarılır. Ekmeklerin üzerine, önce sarımsaklı yoğurt yayılır, ardından soğanlar eklenir. Son olarak, doğranmış maydanoz yaprakları soğanların üzerine serpiştirilir ve lezzetli yemek servise sunulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.