'Yunus Emre Divanı Vatikan Nüshası' KMÜ'nün programında konuşuldu
Yunus Emre Divanı’nın Vatikan nüshasıyla önemli bir bilimsel keşfe imza atan Doç. Dr. Himmet Büke, 2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin (KMÜ) 14'üncü kuruluş yıl dönümü kutlamalarında önemli açıklamalarda bulundu.
2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin (KMÜ) 14'üncü kuruluş yıl dönümü dolayısıyla üniversitede düzenlenen programlar hız kesmeksizin devam ediyor.
KMÜ Edebiyat Fakültesi tarafından "Yunus Emre ve Türkçe Yılı Sohbetleri" başlığıyla hazırlanan programın üçüncü hafta konuğu Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Himmet Büke oldu.
KMÜ Rektör Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Muşmal’ın oturum yönlendiriciliğinde çevrim içi ortamda düzenlenen söyleşi programının açılış konuşmasını KMÜ Rektörü Prof. Dr. Namık Ak yaptı.
"Yunus'un eserleri belli bir mekana, zamana sığmaz; çünkü o çağlar üstü mutlak fikre haizdir"
Rektör Namık Ak, 2021 yılının "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" olarak belirlenmesinin hem akademik camiada hem de toplumda Yunus Emre ve Türkçeye karşı alakayı artırdığını belirterek bu yılın Yunus'un maneviyatıyla da desteklenerek bereketli çalışmalara vesile olduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Himmet Büke'nin keşfettiği Yunus Emre Divanı Vatikan nüshasının bu çalışmalardan birisi olduğunu belirten Rektör Namık Ak, sözlerine şöyle devam etti: "200’e yakın şiirden oluşan bu eser, özellikle bazı şiir ve beyitlerin sadece bu nüshada yer alması nedeniyle oldukça kıymetlidir. Yunus Emre Divanı Vatikan nüshası, bizlere Yunus Emre'nin tüm cihanı kuşatan sevgi ve hoşgörü ikliminin her an her yerde karşımıza çıkabileceğini bir kez daha göstermiştir. Tarihi belgelerle de ortaya konulduğu gibi Yunus Emre'nin Karamanlı olduğu, bununla birlikte bir dervişlik geleneği olarak diyar diyar gezdiği bilinmekte; ancak onun eserlerinin bir şehre, kasabaya, belli bir mekana ve zamana sığmak şöyle dursun; koca bir dünyaya, devirlere ve çağlara sığamayacağı açıktır. Çünkü o, çağlar üstü mutlak fikre haizdir. Hakikat bilgisine erişen tüm erenler gibi Yunus Emre de İslam kültür ve medeniyetinin yüksek ahlaki ve insani değerlerini taşıyan, büyük bir mutasavvıf, alim ve şair bir kişiliktir. Özellikle bu yıl ve hayatımızın bundan sonraki dönemlerinde de onun şiirlerinden ilham almak, 'Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm' ifadesinde de dikkat çektiği gibi 'Yunus' nezdinde hakikat bilgisinin cezbesine kapılmak, İslami duyuş ve anlayışın bendesi olmak temel gayemiz olmalıdır."
Yunus Emre'nin yaşadığı dönem
Programda Rektör Namık Ak'ın ardından Yunus Emre Divanı’nın Vatikan nüshasıyla önemli bir bilimsel keşfe imza atan Doç. Dr. Himmet Büke konuşmasını yaptı. Büyük düşünür, sanatçı ve şairlerin muhakkak içinde bulundukları toplumdan ve düzenden etkilendiklerini belirten Doç. Dr. Büke, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde Anadolu'da Türkçenin hak ettiği konumda olmadığını dile getirerek şunları söyledi:
"12. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dini duyguları ve tasavvufu halk arasında yaymak için Türkçe eserler görülmeye başlanmaktadır. Ancak bunlar kısa tercüme veya adaptasyon niteliğinde çalışmalardır. Bu dönem Türkçe yeni yeni yazı dili olmaya başlamaktadır. Burada Selçukluların Türkçeyi yazı dili haline getirememiş olması önemlidir. Bu bakımdan Karamanoğlu Mehmet Bey'in isyanı, Türkçeyi korumak adına dikkate değerdir. Yunus'un farkı da burada görülür. Yunus Emre ve çağdaşlarının eserleriyle birlikte Anadolu'da Türkçenin en verimli çağı başlar. Yunus Emre'nin çağdaşları olan Ahmed Fakih, Hoca Dehhani, Şeyyad Hamza gibi isimler de Türkçemiz için son derece önemli olmakla birlikte kabul gören görüş, Yunus Emre'nin dorukta yer aldığı, birincileri bile çok gerilerde bıraktığı ve ikincilere ışık tuttuğu şeklindedir."
Yunus Emre Araştırmaları
Doç. Dr. Büke, Yunus Emre ile ilgili araştırmaların 110 yıldır yürütüldüğünü, bu alandaki ilk araştırmanın ise Fuat Köprülü tarafından 1912 yılında yayımlanan iki makale ve ardından yine Köprülü tarafından 1918 yılında yayımlanan "Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar" adlı eserle gerçekleştirildiğini belirtti. Bu eserin hemen hemen yarısının Yunus Emre'ye ayrıldığını söyleyen Doç. Dr. Büke, daha sonra Burhan Toprak, Abdülbaki Gölpınarlı, Faruk Kadri Timurtaş gibi araştırmacıların eserleriyle devam eden çalışmaların günümüzde binleri bulduğunu söyledi.
Yunus Emre ile ilgili önemli bir çalışmanın ise 1950 yılında Adnan Sadık Erzi tarafından yapıldığını dile getiren Büke, Erzi'nin Beyazıt Umumi Kütüphanesinde bulduğu vesika üzerine Belleten Dergisinde yayımladığı makale ile ilk kez Yunus Emre'nin doğum ve ölüm tarihlerinin tespit edildiğini ifade etti.
Büke, buna göre Yunus Emre'nin hicri 638, miladi 1240-1241 yıllarında doğduğunu, yine hicri 720, miladi 1320-1321 yıllarında vefat ettiğini ve 82 yıl ömür sürdüğünü sözlerine ekledi.
Günümüzde 35 civarında olan Yunus Emre Divanı nüshalarından 8-10 tanesinin en itibar edilenler arasında olduğunu vurgulayan Büke, bunlar içinde Karaman nüshasının en kıymetli nüshalardan olduğunu belirtti. Büke, Karaman nüshasıyla birlikte Fatih, Raif Yelkenci, Yahya Efendi, Ritter, Nuruosmaniye, Bursa, Viyana, Mustafa Canpolat, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi nüshalarının da öne çıktığını söyledi.
Yunus Emre Divanı Vatikan Nüshası
Doç. Dr. Büke, Vatikan Kütüphanesinin, arşivini dijital olarak kullanıma açması üzerine kütüphanenin Türkçe elyazmaları bölümünde inceleme yaparken keşfettiği Yunus Emre Divanı hakkında da bilgi vererek bu nüshada 187 adet şiir yer aldığını, burada yer alan iki şiirin diğer hiçbir nüshada bulunmadığını, 180 şiirde 'Yunus, Yunus Emre, Miskin Yunus' mahlaslarının kullanıldığını, iki şiirde Said ve Said Emre mahlaslarına yer verildiğini, dört şiirde de hiçbir mahlas bulunmadığını belirtti.
Program, katılımcıların sorularının yanıtlanması ve değerlendirmelerin ardından sona erdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.