Kurulduğu tarihten bu yana Arap dünyasında yaşanan sorunlarla ilgili ortak bir tavır sergileyemeyen ve bu sorunlara çözüm bulamayan Arap Birliği, Türkiye'nin başlattığı Barış Pınarı Harekatı'na yönelik aldığı "düşmanca" tavırla tepki çekti.
Harekatı Türkiye'nin Suriye topraklarında gerçekleştirdiği bir "işgal" ve "saldırı" olarak nitelendiren Arap Birliği kararlarının halk nezdinde karşılığı bulunmuyor. Birliğin kararı Arap halklarının değil sadece bazı ülkelerin düşmanca tavrını yansıtıyor.
Filistin sorunundan, Irak'ın işgaline, Suriye, Yemen ve Libya'ya yönelik dış müdahalelere kadar pek çok sorunun yaşandığı Arap dünyasında ortak bir tavır sergileyemeyen ve 70 yıllık tarihinde bu sorunlara çözüm bulamayan Arap Birliğinin aldığı kararlar bu yüzden önemli bulunmuyor.
Birliğe üye pek çok ülke, Arap Birliğinin saygınlığını kaybettiğini, kararların ülkeler arasındaki nezaket kuralları doğrultusunda alındığını, bunların bir bağlayıcılığının bulunmadığını ve uygulama mekanizmasından da yoksun olduğunu biliyor.
Bu nedenle bazı ülkeler birliğin kararları ve bildirilerini imzalamıyor ve resmi tavırlarını dışişleri bakanlıkları aracılığıyla yaptıkları açıklamalarla ortaya koyuyor. Birliğin Barış Pınarı Harekatı konusunda aldığı kararda da buna benzer bir durum yaşandı.
Ülkelerin tutumu
Katar, Somali ve Libya Arap Birliğinin sonuç bildirisine imza atmadı. Fas ise bildirinin kendi tavırlarını yansıtmadığını açıkladı.
Birlik üyesi olan Katar, Barış Pınarı Harekatı'nın Türkiye'nin egemenlik hakkı olduğunu ifade etti.
Libya ise harekata desteğini açıkladı ve Arap Birliğinin "Türkiye ile diplomatik temsilin düşürülmesi ve iş birliğinin durdurulması" talebini reddetti.
Libya Devlet Yüksek Konseyi, Arap Birliği karar ve bildirilerinin, bazı Arap ülkelerinin (Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri) ajanda ve hesaplarına ipotekli olduğunu duyurdu.
Somali ise toplantı sürerken, dost devlet Türkiye'nin, Somali'de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunduğuna vurgu yaparak, bildiriye imza atılmayacağını açıkladı.
Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ise Arap Birliğinin, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nı kınayan bildirisinin resmi tavırlarını yansıtmadığını açıkladı.
Arap Birliği ile Arap halklarının vicdanı arasındaki derin uçurum
Arap ülkeleri dışişleri bakanları düzeyinde olması gereken toplantıya üye ülkelerin büyük kısmının Arap Birliği temsilcileri düzeyinde katılmış olması, bazı hükümetlerin içinde bulunduğu sıkıntılı pozisyonu yansıtırken, bazılarının da bu gibi toplantılara ve alınan kararlara ehemmiyet vermediğini gösterdi.
Toplantı ayrıca Arap Birliği ile üye ülkelerin halkları arasındaki derin uçurumu ortaya çıkardı. İster askeri güç ister silahlı gruplar aracılığıyla olsun, Suriye'ye müdahalede bulunan ülkeler ile Arap Birliğinin, geçen yıllar boyunca Suriye'deki bu müdahalelere yönelik aldığı tavır onu halklar nezdinde zora soktu.
Birliği zora sokan bir diğer durum ise Türkiye'ye ve Barış Pınarı Harekatı'na karşı aldığı düşmanca tavır oldu. Birliğin son bildirisinde, ABD, Rusya ve İran'ın Suriye'deki rolüne ve bu devletin egemenliğini çiğnemelerine hiç atıfta bulunulmaması dikkati çekti.