South China Morning Post (SCMP) gazetesinde yer alan haberde, söz konusu adımın kamplarda eğitimlerini tamamlayan on binlerce Uygur Türküne yönelik planlanan işe yerleştirme programının bir parçası olduğu belirtildi.
Haberde, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ülke ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkisine rağmen, Çin'in bu adımla tartışmalı kamplardaki politikasının başarısını göstermeyi amaçladığı kaydedildi.
Bu kapsamda, çalıştırılmak üzere Çin’in yüksek teknoloji üretim merkezi olan Shenzhen şehrine 50 bin, Shaoguan şehrine ise 30 binden fazla kişinin gönderileceği aktarıldı.
Çin, 80 binden fazla Türkü fabrikalara zorla gönderdi
Avustralya'da bulunan düşünce kuruluşu Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nün (ASPI) yayımladığı raporda, Çin'in 2017-2019 yıllarında da 80 binden fazla Uygur Türkünü fabrikalarda çalışmaları için zorla gönderdiği ortaya konuldu.
Raporda, işe yerleştirme programının “Çin’in azınlık vatandaşlarını hedef alan yeniden yapılandırma kampanyasının bir parçası” olduğu vurgulandı.
Kamplardan gelen Uygur Türklerinin mesai saatleri dışında da sürekli gözetim altında tutulduğunun belirtildiği raporda, zorunlu olarak kaldıkları yatakhanelerde "ortak dil" kabul edilen Mandarin (Putonghua) lehçesi dersleri ve ideolojik eğitim aldıklarına yer verildi.
Öte yandan, işe yerleştirilen Uygur Türklerinin ibadet etmelerinin yasak olduğu bilgisi de paylaşıldı.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki tartışmalı kamplar
Çin'de son yıllardaki Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun "yeniden eğitim kampları" şeklinde tanımladığı yerlerde Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
Çin'in, bölgede yaşayan Müslüman Uygurlara, Çince dil eğitimi ile mesleki ve kültürel kurslar verdiğini öne sürdüğü kampların durumu hakkında net verileri paylaşmaması, uluslararası kamuoyunda derin kaygılara yol açıyor.
BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, Temmuz 2019'da, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şimdiye kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.
Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.