Kudüs'ü 88 yıllık Haçlı işgalinden kurtararak İslam dünyasının en önemli kahramanlarından biri haline gelen, merhamet, adalet ve hoşgörüsüyle düşmanlarının dahi saygısını kazanan Selahaddin Eyyubi, İsrail'in son dönemdeki saldırılarının ardından sadece Filistinliler değil tüm dünya Müslümanları tarafından bir kez daha rahmet ve özlemle anılıyor.
İsrail'in 73 yıldır işgal ettiği Filistin topraklarında, tarihi Kudüs kentindeki Şeyh Cerrah Mahallesi sakini Filistinlileri yeni bir göçe zorlaması ve Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılarını ramazan ayında yoğunlaştırmasıyla başlayan şiddet olayları kısa sürede işgal altındaki Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze Şeridi'ne sıçradı.
İsrail ordusunun orantısız güç kullandığı Filistinliler, topraklarını ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'yı korumak için canları pahasına bir direniş sergilerken, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi gibi bir lidere olan özlemlerini de sıkça dillendiriyor.
"Nerede onurunuz? Nerede Selahaddinler?"
Mescid-i Aksa Vakfı Müdürü Şeyh Ömer el-Kisvani'nin, İsrail güçlerinin 10 Mayıs'ta kutsal mabede baskını sırasında Aksa'nın hoparlörlerinden İslam dünyasına "Nerede onurunuz? Nerede Selahaddinler?" diye seslenmesi "Kudüslülerin duygularına tercüman olduğu" şeklinde değerlendirilebilir.
Selahaddin Eyyubi'ye göre Haçlılar, Müslümanları öldürmeleri ve esir almalarının yanı sıra işgal ettikleri Kudüs ve Mescid-i Aksa'daki ihlalleriyle Mekke ve Medine için de ciddi bir tehdit oluşturuyordu.
Bu nedenle öncelikle Mısır ve Şam bölgelerinde birliği sağlayarak Müslümanlar arasındaki çekişmelere son veren Salahaddin Eyyubi, daha sonra Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı Haçlı işgalinden kurtarmak için harekete geçti.
Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi
Selahaddin Eyyubi, başarılı bir asker, ordu lideri ve devlet adamı sıfatının yanında, hoşgörüsü, merhameti ve adaletiyle düşmanlarının dahi önünde saygı duyduğu bir isim oldu.
Irak'ın Tikrit şehrinde 1138'de Zengi hanedanlığında Tikrit, Ba'lebek ve Şam valilikleri yapmış Necmeddin Eyyub'un oğlu olarak dünyaya gelen Selahaddin, iyi bir eğitim alarak bir şehzade gibi yetiştirildi ve genç yaşta Haçlılara karşı yapılan seferlere katılarak Şam şahneliğine kadar yükseldi.
Fatımi hilafetine son verdi
Nureddin Zengi'nin ordu komutanı olan amcası Esedüddin Şirkuh'un kumandasında 1164 ve 1169 yıllarında Fatımi egemenliğindeki Mısır'a yapılan seferlere katılan Selahaddin, başarılı bir asker ve yönetici olarak öne çıktı.
Selahaddin, Nil nehri yakınlarında Giza'da Haçlılara karşı verilen Babeyn savaşındaki başarılarıyla dikkatleri çekti.
Nureddin Mahmud Zengi'nin vekili olarak Mısır'ı ve Mısır'a bağlı yerleri müstakil bir hükümdar gibi yönetmeye başlayan Selahaddin, kendisine ve Türklere karşı direnen Fatımiler ile onları destekleyen Haçlılar ve Bizans'a karşı mücadele verdi.
Mısır'a tam anlamıyla hakim olan Selahaddin, orduyu yeniden yapılandırdı. Fatımi bürokrasisini kademeli şekilde tasfiye ederek, 1171'de Fatımi hilafetine son verdi.
Nureddin Mahmud Zengi, 1174'te vefat edince yerine 11 yaşındaki oğlu El-Melikü's-Salih İsmail geçti. Selahaddin, Salih'e bağlı kaldı ve onun adına hutbe okuttu, para bastırdı.
Salih'in de genç yaşta ölmesinin ardından Selahaddin, 1181'de Fırat'ın doğusuna geçti, Diyarbakır, Urfa, Harran, Rakka, Habur, Ra'sül'ayn, Dara, Nusaybin gibi El-Cezire bölgesi şehirlerini ele geçirdi. Ardından stratejik öneme sahip Halep'i alarak Kudüs yolunu açtı.
Kudüs'ün gelecekteki fatihi, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika'nın bir kısmı, Irak ve Hicaz'a kadar uzun bir bölgeyi kendi yönetiminde birleştirmeyi başardı.
İnancın vücut bulmuş hali
Başarılı diplomasisini, hızlı ve kesin askeri gücüyle perçinleyen Selahaddin'in, riya, ahlaksızlık ve zalimlikten uzak cömert fakat katı bir liderlik sergilediği tarihe not düşüldü.
Haçlılara karşı mücadelede bölünmüşlüğü ortadan kaldıracak şekilde ilişkiler tesis eden Selahaddin için Müslüman Vak'a-Nüvisler, "İnancın vücut bulmuş hali, beş vakit namazını kılardı. Mülkünü o kadar çok hayırda dağıttı ki hazinecileri yeterli rezerv kaldığından emin olmak için araya girmek zorunda kaldı." ifadelerini kullandı.
Selahaddin'in adını tarihe altın harflerle yazdırmasına sebep olan olay ise Kudüs'teki 88 yıllık Haçlı hakimiyetini sonlandırması oldu.
Kudüs'ü Haçlı işgalinden kurtardı
Temmuz 1187'de Hittin denilen yerde Haçlılarla yapılan meydan savaşında büyük bir zafer kazanan Selahaddin, Haçlı ordusunu yok etti bir kısmını da esir aldı. Esirler arasında Kral Guy de Lusignan ve Kerek-Şevbek bölgesi hakimi Renauld de Chatillon da bulunuyordu.
17. yüzyıl ressamlarından Jan Lievens tarafından çizilen bir tabloda Selahaddin'in Haçlı Kralı'na saygıyla muamelede bulunduğu ve buzlu şerbet ikram ettiği tasvir ediliyor.
Müslüman hacılara saldırıları ve Müslümanlara zulmüyle tanınan Hatay Prensi Chatillionlu Reynald da esir alındı ancak aynı ev sahipliğiyle muamele görmedi ve infaz edildi.
Selahaddin, bu zaferden sonra hızlı bir fetih hareketine girişerek, Filistin'de birçok kaleyi ele geçirdi. Birkaç hafta içinde irili ufaklı 52 şehri fethettikten sonra 20 Eylül 1187'de Kudüs'ü kuşattı. Mirac mucizesinin yıl dönümü olan 2 Ekim 1187 Cuma günü de Kudüs fethedildi.
Haçlıların tahrip ettiği Mescid-i Aksa'yı elleriyle süpürdü
Kazanılan zafer taşkınlık yapılmadan büyük bir olgunluk içinde kutlanırken, Haçlılar şehirden çıkarıldı. Geçmişte Haçlıların kutsal kente girdiklerinde korkunç katliamlara imza atmasına karşılık, Arap ve Batılı Vak'a-Nüvislerlerin kayıtlarına göre Selahaddin şehirdekilere zulmetmedi, öldürmedi, yağmalamadı.
Haçlılarca tahrip edilen Mescid-i Aksa'yı kendi elleriyle süpüren ve gül yağıyla yıkatan Selahaddin, Harem-i Şerif'i Hristiyanlara ait sembollerden arındırdı.
Fetih sonrası Kubbetü's Sahra'daki haçın da indirilmesinin ardından 88 yıl boyunca duyulamayan ezan sesi yeniden Kudüs semalarında yankılanmaya başladı.
Avrupa III. Haçlı seferine hazırlanıyor
Bu sırada Haçlıların elinde kalan tek kent olan Sur, onlar için hem bir sığınak hem de toplanma noktası olmanın yanı sıra III. Haçlı seferi için de sıçrama tahtası görevi gördü.
Diğer yandan Kudüs'ün ve birçok kalenin düşmesi üzerine bütün Batı Avrupa ülkelerinin katıldığı yeni bir Haçlı seferi düzenlendi. Haçlılar 1189'da Akka'yı kuşattı. Selahaddin'in ordusu ile Haçlılar arasında Akka önünde 2 yıla yakın süren şiddetli savaşlar yapıldı.
Fransa Kralı Philippe Auguste, Alman İmparatoru Barbarossa, İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard orduları ve donanmalarıyla gelip savaşa katıldı. Akka, 12 Temmuz 1191'de Haçlıların eline geçti. Ancak Selahaddin, Haçlıların Kudüs'ü almak için yaptıkları teşebbüsleri boşa çıkardı. Daha sonra 1 Eylül 1192'de iki taraf arasında 3 yıl 8 ay süreli barış antlaşması imzalandı.
Selahaddin ve İngiltere Kralı Richard, "Kudüs'ün Müslümanların elinde kalacağı, Hristiyan hacıların güvenli bir şekilde şehre ulaşacağı, Sur'dan Yafa'ya kadar sahil şeridi bölgesinin Hristiyanların elinde kalacağı" şeklinde bir barış antlaşması yaptı.
Haçlılarla antlaşma yaptıktan kısa bir süre sonra Selahaddin, 4 Mart 1193'te 55 yaşında Şam'da hayata gözlerini yumdu. Kabri, Emevi Camisi haziresinde bulunuyor.
Selahaddin, 13. yüzyıl Avrupa edebiyatından günümüze kadar bir cesaret örneği, kültürel, askeri ve siyasi bir ikon olarak kabul ediliyor.