Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Ülkemizin, küresel sistemin en zorlu döneminde özellikle de yaklaşmakta olan küresel zorluklara karşı en iyi hazırlanmış ülkelerden biri olduğuna vurgu yapıyorum." dedi.
Bakan Albayrak, Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurul Toplantıları kapsamında ABD'nin New York kentine Türk Amerikan İş Konseyinin (TAİK) 10'uncu Türkiye Yatırım Konferansında konuştu.
Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacminin bugünkünden çok daha büyük potansiyele sahip olduğunu belirten Albayrak, şunları söyledi:
"Türkiye ile ABD çok boyutlu, karşılıklı çıkar ve saygıya dayalı bir ilişkiye sahiptir. NATO müttefikleri olarak Türkiye ve ABD, ikili ilişkilerini demokrasi, özgürlükler, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa ekonomisi gibi evrensel değerler üzerine kurmuştur. İki ülke terörle mücadele, enerji, nükleer silahsızlaşma ve küresel ekonomik gelişmeler noktasında iş birliği yapmaktadır."
"Potansiyel 20 milyar doların çok üzerindedir"
2018'de iki ülke arasındaki ticarete değinen Albayrak, "İki ülke arasındaki potansiyel 20 milyar doların çok üzerindedir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile ABD Başkanı Trump, özellikle ticaret alanında daha güçlü bir iş birliği yapılması gerektiğine vurgu yapmışlardır. Bu kapsamda iki ülke lideri ikili ticari ilişkilerde 100 milyar dolarlık yeni bir hedef koymuştur. Bu hedefi yakalamak için çok çalışıyoruz." ifadesini kullandı.
Albayrak, ikili ticarette bu hedefin yakalanabilmesi için hem kendi bakanlığı, hem de ilgili diğer bakanlıklar nezdinde ABD'li muhataplarıyla yakın bir iş birliği içinde çalışmaların nisandan bu yana sürdüğünü aktararak, söz konusu çalışmaların stratejik bir perspektife dayalı olduğunu, ayrıca bugünkü küresel ekonomik durumda iki ülkeye de önemli avantajlar sağlayacağını vurguladı.
Türkiye ile ABD arasında birçok alanda yakın iş birliği imkanı olduğuna dikkati çeken Albayrak, "Türkiye her zaman sahadaydı, bugün de sahada, yarın da sahada olacak; bu kapsamda ABD ile de tam bir iş birliği içinde olacağız." dedi.
"Bu iş birliği iki ülke ekonomisi için de önemli"
"Bu iş birliği iki ülke ekonomisi için de hayati derecede önemlidir." diyen Albayrak, "Bugün içinde bulunduğumuz zamanı yeni bir perspektifle okumak durumundayız. Bugünü eski perspektifle okumaya çalışanlar kesinlikle kaybedecektir." diye konuştu.
Küresel finansal sistemin ve küresel ticaretin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde derin etkisi olduğu bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Bakan Albayrak, ülkelerin mali politikalarını revize ederken özellikle de küresel ticarette dezavantajlı duruma düşmelerini önlemek için çaba harcadığını belirtti.
"En iyi hazırlanan ülkelerden biriyiz"
Albayrak, "Ekonomimizdeki kırılganlıkları azaltmak ve Türkiye'ye ve yatırımcılarımıza yönelik güveni artırmak için çoğunuzun da bildiği üzere ağustos ayından bu yana yoğun bir ajandayı takip ediyoruz. Ülkemizin, küresel sistemin en zorlu döneminde özellikle de yaklaşmakta olan küresel zorluklara karşı en iyi hazırlanmış ülkelerden biri olduğuna vurgu yapıyorum." dedi.
Tekrar dengeleme sürecinde ekonominin büyük kırılganlıklarına ve güveni güçlendirmeye odaklandıklarını kaydeden Albayrak, geçen eylül ayında Yeni Ekonomi Programı'nın duyurulmasından bu yana Türkiye’nin ekonomide önemli bir dengeleme sağladığına dikkati çekti.
Albayrak, söz konusu dengeleme süreci ile ilgili şunları söyledi:
"Yıllık enflasyon oranları önemli ölçüde düştü. Cari hesapta önemli bir iyileşme kaydedildi ve ekonomik faaliyet üçüncü çeyrekten itibaren toparlanmaya başladı. Bunun yanı sıra uzun dönemde toparlanmayı hızlandırmak ve ekonomimizi desteklemek için yapısal reformlarımızı uygulamaya devam ettik."
Türkiye'nin bir yıl içinde enflasyonda, Ekim 2018'de yüzde 25,2'den Ağustos 2019'da yüzde 15'e indirerek yaklaşık 10,2 puanlık düşüş sağladığını hatırlatan Albayrak, "Eylül verileri ekimde geldiğinde hem üretici hem de tüketici fiyatlarında tek haneli enflasyonu göreceğiz." dedi.
"Türkiye Arjantin ile karşılaştırılamaz"
Bir yıl önce Türkiye ile ilgili bambaşka bir hikaye anlatıldığını ve Türkiye'nin de Arjantin ile aynı sepete konularak Ankara'nın Uluslararası Para Fonuna (IMF) gidebileceğinin konuşulduğunu aktaran Albayrak, Türk ekonomisinin temeli ve rekabetçiliğinden dolayı Türkiye’nin Arjantin ile karşılaştırılamayacağını ifade ettiklerini ve nihayetinde de Arjantin ile Türkiye'nin bir yıl sonra geldikleri noktanın çok farklı olduğunu kaydetti.
Arjantin'in şu anda mali anlamda kötü bir durumda olduğunu ifade eden Albayrak, Türkiye’nin ise kimsenin beklemediği bir şekilde toparladığını aktardı.
"Türkiye ekonomisi sağlam adımlarla ilerliyor"
Dengeleme safhasındaki en büyük başarının, cumhuriyet tarihinde cari hesapta tüm zamanların en yüksek rekoruna ulaşmak olduğunu kaydeden Albayrak, "Cari hesapta temmuzdan temmuza 4,4 milyar dolar fazla vermek, küresel ticaret türbülansla karşı karşıya kalırken Türkiye ekonomisinin nasıl sağlam adımlarla ilerlediğini göstermektedir." dedi.
Küresel atmosfer bu denli dalgalı iken Türkiye'nin özellikle de ithalat-ihracat oranlarında hedeflediği noktaya varması konusunda şüpheler olduğunu anlatan Albayrak, bu ilerlemeye ilişkin temmuz ve ağustos verilerinden bilgiler paylaştı.
Albayrak, "Bu gelişme temel olarak güçlü turizm mevsimi ve dış ticaretteki olumlu gelişmelerden kaynaklanmıştır. İthalattaki daralma ve hükümetin ihracatçıları destekleme eylemleri ve teşvikleri ve iş adamlarımızın güçlü performansı sayesinde güçlü ihracat performansı sayesinde olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomik faaliyet 2019'un ilk yarısında, belirli endüstriler için katma değer vergilerinin düşürülmesi, kamu bankalarının kaynaklarına dayalı ihtiyati kredi programları ve güvene yönelik iyileşme sayesinde toparlanmanın başladığını ifade eden Albayrak, "2019 yılının son çeyreğinde ekonomik aktivitenin enflasyon ve risk prömiyerindeki düşüşe karşı önemli ölçüde artmasını ve tüm yıl için pozitif bir büyüme kaydetmesini bekliyoruz." dedi.
Türkiye'nin son 5 yılda 8 seçim geçirdiğine ve gelecek 4 yıl herhangi bir seçim olmayacağına dikkati çeken Albayrak, Türkiye ekonomisinin 2020'de hane halkı tüketim harcaması kapsamında daha yüksek ivme yakalayacağını umduklarını belirtti.
Bakan Albayrak, ayrıca söz konusu büyüme hızının fiyat istikrarını tehlikeye atmaması veya cari hesap üzerinde sağlıksız baskı oluşturmaması gerektiğini vurguladı.
"Mali disiplin, Türkiye ekonomisinin ana çıpası oldu"
Diğer yandan, mali disiplin konusunun da önemine vurgu yapan Albayrak, şunları söyledi:
"Mali disiplin, Türkiye ekonomisinin ana çıpası oldu. Gelecek yıllarda bütçe açığımızı, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 3'ünün altında tutacağız ve sağduyulu bir maliye politikasını sürdürmekte kararlıyız. Türkiye, 2002 yılında yüzde 72, şu an ise yüzde 3 ile Avrupa Birliği (AB) tarafından tanımlanan genel devlet borç stokunun GSYİH'ye oranıyla devlet borçlarını azaltma konusunda güçlü bir başarı öyküsüdür. Bu bilanço, güçlü bütçe disiplini stratejisinin bir sonucudur. Bu sayede 2018 yılı gibi zorlu seçim süreci ile dolu olan bir zamanda bile yüzde 1,9'luk bir açık verdik. O zamanlar herkes yaklaşan seçim sebebiyle, bütçe açığının artacağını söylüyorlardı. Önümüzdeki 4 yıl içinde ise herhangi bir seçim olmayacağından dolayı daha istikrarlı, disiplini ve güçlü bir bütçe stratejisine tanıklık edecekler."
Bununla beraber, Türk bankacılığın zorlu ve yüksek rekabet ortamına rağmen karlı, güvenli ve sağlam konumunu korumaya devam ettiğini kaydeden Albayrak, bankacılık sektörünün varlık kalitesini korumak açısından iyi bir esneklik göstermeye devam ettiğini belirtti.
Albayrak, "Bankacılık sektörümüzün ekonomik aktiviteyi desteklemek için uygun işletmelere ve tüketicilere yeni krediler vermesini sağlamak istiyoruz. Bu arada ana stratejimiz olarak, bankaların yeterince aktif kalmasını sağlamak için ödenemeyen banka kredilerini hızlı ve verimli bir şekilde çözmeye odaklanıyoruz." diye konuştu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun bankalara yönelik en son titizlikle yaptığı mali bünye değerlendirme çalışması neticesinde, bu yılın sonuna kadar sektörde takip hesaplarına aktarılması gereken toplam 8 milyar dolar büyüklüğünde kredi tespit edildiğini anlatan Albayrak, bu kredilere yıl sonuna kadar çözüm bulunacağına işaret etti.
Albayrak, "Bunu geride bırakmak istiyoruz." ifadesini kullanarak, çoğu inşaat ve enerji sektörlerine kullandırılan bu krediler için gerekli sınıflama değişikliklerinin yapılmasıyla, sektörün yüzde 18,2 olan sermaye yeterlilik rasyosunun yaklaşık 50 baz puan kadar düşerek yüzde 17,7 seviyesine gerileyeceğini, takibe dönüşüm oranının ise yüzde 4,6'dan yüzde 6,3 seviyesine yükseleceğini söyledi.
Son gelen rakamların, sorunlu kredilerin halen yönetilebilir seviyelerde olduğunu ve bankacılık sektörünün sermaye yapısının güçlü olduğunu gösterdiğinin altını çizen Albayrak, sorunlu kredilerde gerekli sınıflandırmalar yapıldıktan sonra bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyonunun yasal sınır olan yüzde 8'in çok üstünde kalacağına işaret etti.
Türkiye'nin önemli adımlar atarak küresel ekonomiye adapte olduğunu belirten Bakan Albayrak, "Bölgedeki en büyük ekonomik ve endüstriyel güç olma yolunda hızla ilerliyoruz." değerlendirmesini yaptı.