Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, pazartesi günü Eskişehir Kırka Eti Maden tesislerinde lityum karbonat üretimine başlanacağını belirterek, "Başlangıçta yıllık 10 bin ton olacak pilot üretimimiz kısa süre içinde yıllık 600 bin tona çıkacak. Bu üretim yerli elektrikli otomobilin pil yapımında önemli bir girdi olarak kullanılacak." dedi.
Dönmez, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kapsamında düzenlenen Maden Sanayi İşverenleri Sendikası (MASİS) Madencilik ve Milli Ekonomi Zirvesi'ne videokonferans yöntemiyle katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, bugün dünyadaki 90 çeşit madenin 77’sinin Türkiye’de bulunduğunu söyleyen Dönmez, politikalarının özünü oluşturan temel mantalitenin yerlileştirme ve yerli üretim anlayışı olduğunu ifade etti.
Dönmez, madencilik ve ekonomik gelişmişlik arasında sıkı bir bağ olduğuna işaret ederek, "Gelişmiş ülkelerin var olan ekonomik seviyelerine ulaşmalarında, doğal kaynakları etkin bir şekilde kullanmaları büyük rol oynuyor. Bu maksatla madencilik sektörümüzü desteklemeye her şartta devam edeceğiz. Kömür sektöründen örnek verecek olursak 2016 yılından bugüne kadar toplam 250 milyon lirayı aşan destek ödemesi yaptık. Ayrıca, 2020 yılında bugüne kadar yerli kömürde üretim ve istihdamı korumak amacıyla verilen destek yaklaşık 120 milyon lirayı buldu." dedi.
Madencilik sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payının yüzde 1,1 olduğunu dile getiren Dönmez, şöyle devam etti:
"Madencilikte 4-5 milyar dolarlık ihracatımız var ama buna karşılık altın hariç 2 katına varan ithalatımız da söz konusu. Sektörde yaklaşık 130-140 bin civarında doğrudan istihdam sağlıyoruz. Dolaylı olarak baktığınızda bu sayıyı en az 5-6 ile çarpmak gerek. Öyle ki bazı şirketlerimizde 3 nesildir madenlerde çalışan vatandaşlarımız söz konusu. Madencilik özellikle bazı bölgelerimizde sosyal ve kültürel hayatla iç içe geçmiş durumda. Madencilik bugün şehirlerimizi var etse de en önemlisi emekçilerimizin hayatında, hafızalarında, anılarında büyük bir yere sahip. Kendi hayatlarını ve evlatlarının hayatlarını buradan kazandıklarıyla inşa ettiler. Böylesine kutsal bir emeğin karşılığını, böylesine büyük bir ekonomik girdiyi, hayatın her alanına nüfuz eden böyle bir faaliyet alanını asılsız, bilimsel gerçeklerden tamamen uzak, belli bir grubun ideolojik dayatma ve saplantılarına heba edemeyiz. Her zaman yatırımcımızın arkasında, her zaman madenci kardeşlerimizin yanında olacağız."
- Bor, Türkiye'nin rekabet gücü yüksek madeni
Dönmez, Türkiye'nin madencilikte dünyada rekabet gücünün yüksek olduğu önemli madenleri bulunduğunu, bunların başında borun geldiğini ve bunu trona, feldspat, sodyum sülfat, krom, kurşun, çinko, zeolit, linyit, mermer, manyezit gibi diğer önemli madenlerin takip ettiğini söyledi.
Sezyum, skandiyum, tellur, osmiyum, paladyum, rodyum, rutenyum ve tantalyum gibi ileri teknoloji elementlerinden büyük bir bölümü için de Türkiye'de uygun jeolojik ortam bulunduğunu vurgulayan Dönmez, şunları kaydetti:
"Ancak nadir toprak elementi dediğimiz lityum, berilyum, galyum, niyobyum, toryum, zirkonyum, rubidyum ve vanadyum gibi madenlerimizi bugüne kadar teknolojik yetersizlik nedeniyle değere dönüştüremedik. Bu alandaki gidişatı tersine çevirmek için Eti Maden Eskişehir Sivrihisar’da nadir toprak elementleri (NTE) pilot tesis kurma çalışmalarına başladık. Bu elementlerin işlenmesiyle ilgili bazı ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Lityum karbonat üretimiyle ilgili de iki ay önce bizzat Eskişehir Kırka Eti Maden tesislerine giderek pilot üretime dönük çalışmaları yerinde incelemiştik. İnşallah bu tesis Aralık ayında üretime başlayacak. Pazartesi günü Eskişehir Kırka Eti Maden tesislerinde lityum karbonat üretimine başlıyoruz. Başlangıçta yıllık 10 bin ton olacak pilot üretimimiz kısa süre içinde yıllık 600 bin tona çıkacak. Bu üretim yerli elektrikli otomobilin pil yapımında önemli bir girdi olarak kullanılacak."
- "Mevzuat gereği değil insan odaklı düşüneceğiz"
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da Türkiye'nin maden sektörünün dünya ölçeğinde daha da öne çıkacağını belirterek, "TİSK olarak salgın sürecini ülkemiz için bir fırsata çevirmek istiyoruz. Burada anahtar üretimden geçiyor. Üretim dediğimiz noktada da en kritik sektör madencilik sektörü. Türkiye'nin geçen sene 4,3 milyar dolarlık maden ihracatı var. Rezervlerin teknoloji ve yatırımlarla daha verimli işlenmesi sayesinde önümüzdeki dönemde müthiş bir fırsat olacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul da sağlıklı ve güvenli bir iş ortamı için madencilik gibi riskli iş kollarında karşılaşılabilecek risklerin ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Risklerin doğru tanımlanması için planlı, güvenli, disiplinli ve bilimsel çalışmamız lazım. Çalışma ortamının en üst seviyede mekanizma edilmesini sağlamak gerekiyor. Üretim baskısını ortadan kaldıracak, mevzuat gereği değil insan odaklı düşüneceğiz. Üretimi sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ortamda gerçekleştirebilmek için bütün imkanları seferber edeceğiz. Hepimizin toplumsal bir bilinç ve toplumsal bir sorumluluk oluşturma mecburiyeti vardır. Kamu, işveren sendikaları, meslek odaları, bu alanda bilim üreten akademisyenler el birliği, gönül birliği yapmalıdır."
Maden Sanayii İşverenleri Sendikası (MASİS) Yönetim Kurulu Başkanı Naci İlci, madenciliğin bir ülkenin geleceğini tayin edebilecek kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Yaklaşık 130 bin kişilik istihdam, Kasım 2020 rakamlarıyla 3,8 milyar dolarlık ihracat ve uzun yıllardır ortalama yüzde 1 düzeyinde seyreden gayrisafi yurt içi hasılamızdaki madencilik payı Türk madenciliğinin gerçek potansiyelini yansıtmamaktadır. 21,5 milyar doları bulan altın ithalatı dahil olmak üzere maden cevheri ve madene dayalı ürün ithalatını asgari düzeye çekebilecek güç ve girişimcilik Türk madencilik sektöründe fazlasıyla bulunmaktadır. Olağan dönemlerde farkına varılmayan birtakım ihtiyaç ve gereklilikler Kovid-19 salgını gibi olağanüstü dönemlerde eksikliklerini çok daha şiddetli bir şekilde hissettirmektedir. Sanayide çarkların dönmesi, iktisadi direncin sağlandığı temel ihtiyaçların zor zamanlarda karşılanabilmesi, kısacası ekonomik açıdan tam bağımsız bir Türkiye için güçlü bir madencilik sektörünün varlığı elzemdir."