Ekonomi Reformları Eylem Planı'na ilişkin takvim kapsamında, faizsiz finans sistemini güçlendirecek reformlar yıl sonuna kadar hayata geçirilecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomi Reform Paketi çerçevesinde faizsiz finans sistemini güçlendirmeye yönelik hedefler, aralarında Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) bulunduğu sorumlu kurumlarca yapılacak.
Faizsiz finans sisteminin güçlendirilmesi konusunda "Katılım Finans Kanunu'nun çıkarılması, tüm sektörlere yönelik uluslararası standartlarda Merkezi Danışma Kurulu" ve "katılım finans derecelendirmesi sisteminin hayata geçirilmesi", "katılım finans tahkim mekanizmasının İstanbul Finans Merkezi'nde (İFM) kurulmasına" yönelik 3 ana başlıktan oluşan eylemlerin, yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Ekonomi Reformları Eylem Planı'na ilişkin takvim kapsamında, 31 Aralık 2021'e kadar müstakil bir Katılım Finans Kanunu hazırlanarak çeşitli kanunlar altında düzenlenen katılım finans sektörü tek bir çatı altında toplanacak, katılım finans altında yer alan tüm sektörlere yönelik uluslararası standartlarda Merkezi Danışma Kurulu hayata geçirilecek.
Katılım finans kuruluşlarının katılım finans ilkelerine uyum düzeylerinin bağımsız bir şekilde derecelendirilmesini sağlamak üzere "katılım finans derecelendirmesi" sistemi hayata geçirilecek.
Yine yıl sonuna kadar uluslararası standartlarda bir katılım finans tahkim mekanizması İFM'de kurulacak.
"Mevcut derecelendirme kuruluşları katılım finansın temel ilkelerini dikkate almıyor"
İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSİFAM) Müdürü Prof. Dr. Necmettin Kızılkaya, Ekonomi Reformları Eylem Planı'na ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, sektörde karşılaşılan bazı kronikleşmiş sorunların reform paketindeki düzenlemeler ile ortadan kalkacağını belirterek, faizsiz finans sisteminin güçlendirilmesine yönelik adımların katılım finansın Türkiye'de hak ettiği yere gelmesini sağlayacağını söyledi.
Türkiye'nin uzun zamandır katılım finans alanında sektörel olarak büyüdüğünü ifade eden Kızılkaya, "Uzun yıllar katılım bankacılığı, bir yönetmelik ile varlığını sürdürdü. Bu ise birçok noktada dezavantajlar getirmekteydi. Bankacılık, sürekli gelişen ve değişen bir sektör ve ciddi rekabetin bulunduğu bir alan. Bu tür bir ortamda katılım bankacılığı ve sistemin diğer paydaşlarının rekabet etme imkanı oldukça sınırlı hale gelmekte. Dolayısıyla katılım finans sektörü ile ilgili kanuni düzenleme yapılması elzemdi. Geç kalınmış olan bu adımın atılıyor olması sektör adına oldukça ümit verici." şeklinde konuştu.
Kızılkaya, paket kapsamında hayata geçirilecek "katılım finans derecelendirmesi" sistemine ilişkin de şunları kaydetti:
"Bankaların varlık ve ürünlerinin risk profillerinin değerlendirilmesi, kredi riskinin belirlenerek uluslararası ve ulusal finans piyasalarının gelişimini kolaylaştırmak açısından önem arz eder. Zira kurumsal yatırımcıların karar verme süreçleri, bu derecelendirmelere bağlı olarak gelişir. İslami hassasiyetleri olan yatırımcılar da bu noktada ortaya konacak derecelendirmeyi dikkate alacaklardır. Ancak Moody's, Fitch ve S&P gibi mevcut kuruluşlar, katılım finansın temel ilkelerini dikkate almadan derecelendirme yapmaktadırlar.
Kurulacak bir derecelendirme kurumunun geniş kabul göreceğini düşünüyorum. Katılım finans derecelendirme sisteminin ekosistemde yer alan kurumların ulusal ve uluslararası piyasalarda daha güçlü hale gelmesine yardımcı olacağını düşünüyorum. Katılıma dayalı finansal ürün ve hizmetler için İslam hukukuna uygunluk açısından yatırımcıların ve finansörlerin güvenebileceği bir referans oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu çerçevede uluslararası derecelendirme kuruluşlarının bu konuda ciddi eksiklikleri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle katılım finans derecelendirme sisteminin faydalı olacağı kanaatindeyim"
"Türkiye'nin uluslararası boyuttaki ağırlığı ve itibarı artacak"
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Saraç da dünyada 1970'lerden sonra hızlı biçimde belirginleşen ve önemli bir hacme ulaşan İslami finansın, Türkiye'de kurumsallaşmasının ancak 1980'lerin ortalarında başladığını ifade ederek, Türkiye'de katılım finansının diğer İslam ülkelerine göre daha geride olduğunu söyledi.
Saraç, Türkiye'nin faizsiz finans kapasitesine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ülkemizin gerek son 20 yılda dünya siyaset ve ekonomisinde hızla artan ağırlığı gerekse tarihi perspektiften bakıldığında çok değerli bir miras olan Osmanlı tecrübesi, katılım finansında da Türkiye'nin önde gelen ülkelerden olmasını gerektiriyor. Türkiye'nin, dünyadaki siyaset ve ekonomideki belirleyiciliğinin en önemli araçlarından biri olarak değerlendirdiği İstanbul Finans Merkezi projesinin iki temel önceliğinden biri katılım finansıdır.
Bugün İslam ülkelerinin yanında gelişmiş Batı ülkelerinde de yaygınlaşan katılım finansının Türkiye merkezli büyümesi için tahkim merkezinin burada kurulması oldukça önemli bir düşüncedir. İstanbul'un tarihi, kültürel ve jeopolitik özellikleri bu yapılanmanın İstanbul'da olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Türkiye, İslam uygarlığının son imparatorluğu olan Osmanlı'nın mirasçısı olarak elbette bugünkü İslam toplumlarındaki finans hukukunun da merkezi olmayı hak ediyor. Bu merkezin İstanbul'da kurulmasıyla Türkiye'nin uluslararası boyuttaki ağırlığı ve itibarı artacak, doğal olarak ciddi bir sermaye girişine vesile olacaktır."
Türkiye'de faizsiz finans sisteminin altyapısına yönelik müspet adımlar atıldığını belirten Saraç, sektöre yönelik kanun çalışması ve Merkezi Danışma Kurulu'nun, sektörün toplum nezdindeki farkındalık ve itibarının artmasına katkı sağlayacağını kaydetti.