TÜRK ÇİFTÇİSİ, ÜLKEMİZİ KİMSEYE MUHTAÇ ETMEZ
Korona virüsün yayılma riski nedeniyle alınan önlemler çerçevesinde insanların olabildiğince kalabalıklardan uzak kalması tavsiye edilir ve işyerlerinde sosyal teması olabildiğince azaltacak tedbirler alınırken, salgının oluşturduğu panik havası nedeniyle gıda ürünlerine yönelik tüketicide stoklama eğiliminin artması üzerine bir açıklama yapan ve tarım takviminin zorunlu kıldığı toplu çalışmayı gerektiren fide dikimi, çapa gibi tarladaki işlere dikkat çekerek salgının tarımsal üretimi etkilememesi için tedbir alınmasını talep eden 25. ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, gıda arzında bir sıkıntı olmadığını, vatandaşların ihtiyaç fazlası aldığı her gıda ürününün israfı artırmaktan öte bir işlevinin olmayacağını belirterek, “boş market raflarını gösteren haber ve sosyal medya görüntüleri ülkemizde sanki gıda arzında bir sıkıntı varmış gibi bir hava yaratıyor ve bu konuda endişesi olmayanı bile maalesef endişelendiriyor. Türkiye’nin en büyük gıda üreticilerinden bir şirketin yönetim mesuliyetini üstlenen biri olarak şunu söylemek istiyorum ülkemizde gıda arzında bir sıkıntı yok. Tüm işletmelerimiz tam kapasite çalışıyor. Sektörde salgın nedeniyle duran, üretimine ara veren işletme yok. Kaldı ki bu işletmelerin birçoğu tarımsal girdisini zaten önceki hasat sezonundan temin etti ve işliyor. Tarım Bakanımız açıklama yaptı, ülkemizin hububat, bakliyat ve temel gıda ürünleri stoklarında ve arzında hiçbir sıkıntının olmadığını söyledi. Günlük olarak işletmelere gelen süt, besi gibi girdilerde de bir problem yok. Hayvan varlığımız salgın sebebiyle azalmadı. Seralardaki bitkiler kurumadı. Tarladaki kışlık ürünler bitmedi. Yani tarlada, seralarda, ahırda, ağılda, bahçede tarımsal faaliyet devam ediyor. Herkes müsterih olsun gıda üretim ve dağıtım zincirinde bir aksama, yavaşlama yok. Kısa vadede gıdayı sıkıntıya sokabilecek tek husus paniktir. Gıdada ülkemizi sıkıntıya sokacak tek husus vatandaşlarımızın kaygılarına mağlup olup ihtiyaçlarından fazlasını alıp gıda ürünlerinin çürümesine, bozulmasına, güvelenmesine sebep olacak kadar stoklaması ve çöpe atması olur. Bütün vatandaşlarımızdan ricam ihtiyaçları ve tüketebilecekleri kadar gıda ürünü almalarıdır. Merak etmesinler, Türk çiftçisi ve gıda sektörü milletimizi aç bırakmaz, ülkemizi kimseye muhtaç etmez” dedi.
SALGINI TARLADAN DA UZAK TUTACAK BİR YOL HARİTASININ ÇİZİLMESİ LAZIM
Tarım sektöründe bir taraftan ekim dikim faaliyetlerinin devam ettiğini, bir taraftan da erkenci bölgelerde Nisan sonu, Mayıs başı gibi bazı ürünlerde hasadın başlayacağını belirten Başkan Konuk, gelecekte de gıda arzında sıkıntı yaşanmaması için ertelenemeyecek özelliğe sahip tarım takvimine ve sektörün bazı işleri emek yoğun yapmasına dikkat çekerek salgını tarım sektöründen olabildiğince uzak tutmanın hayati önemde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi;
“Kısa vadede gıda sektöründe arzda sıkıntı olmaması geleceğe yönelik tedbir almamıza da mani değildir. Bunu şunun için söylüyorum, sıkıntı yaşamamak için, riski sıfırlamak için biz salgında en kötüye hazırlanmak zorundayız. Bu sene için sıkıntı yok, seneye de olmaması için gıda zincirinin ilk halkası tarımsal üretimi sorunsuz, aksaklığa meydan vermeyecek şekilde sürdürmek zorundayız. Bu en az aşı çalışmaları, tedavi edici ilaç çalışmaları kadar önemli bir husus. Bütün dünyada bir salgın var. Salgın ister istemez bütün sektörleri etkiliyor. Tarım sektörü de bundan muaf değil. Muaf olmadığı gibi hayati önemde. Seneye gıda arzında sıkıntı yaşamamak için gıda zincirinin ilk halkası tarımsal üretimi mutlaka başlatmamız ve hasada kadar sürdürmemiz lazım. Tarımsal üretim önümüzdeki yıl her yıldan daha önemli. İhtiyaç hasıl olursa ihtiyaç olan ürün dünya pazarlarından temin edebilir seçeneği elimizde olmayabilir. O nedenle bizim bu sene tarımsal üretimde salgın nedeniyle hiçbir aksamaya meydan vermememiz hayati önemdedir. Ülkemizin muazzam bir tarımsal üretim potansiyeli var. 84 milyonu da bir o kadarını da doyuracak muazzam bir üretim kapasitesine sahibiz. Yeter ki, üreticinin ekim, dikim, çapa, hasat faaliyetleri aksamasın. Bunu şunun için söylüyorum tarımsal faaliyet bazı aşamalarında emek yoğun bir sektör. Yani onlarca çiftçi, , tarım işçisi minibüs ile traktör ile yan yana tarlaya gidecek, evine dönecek, birlikte yemek yiyecek, gün boyu tarlada veya serada omuz omuza çalışacak. Mesela çapa, mesela fide dikimi, mesela seracılık, mesela meyve sebze toplama işi. Üstelik de bu işlerin hiçbirini erteleyemezsiniz. Fide dikimini Mayıs’a, Haziran’a bırakamazsınız, hele bir salgın geçsin dikeriz diyemezsiniz. Çapayı salgının bitimine öteleyemezsiniz, tarlayı yabani ot kaplar, seyreltmezseniz verimli üretim yapamazsınız. Serada kızarmış domatesi, biberi 1 ay sonra toplarız diyemezsiniz, dalında çürür. Yani tarım takvimi salgındı, hastalıktı gibi mücbir sebepleri bahane kabul etmez. Bitkinin ekim zamanından gelişimine kadar her aşamada işinizi günü gününe yaptınız yaptınız, yapamadınız ürün alamazsınız. Salgın bir gerçek. Bunu kabul edip tarladaki seralardaki, çiftliklerdeki üreticiyi, çiftçiyi yatağa düşürmeden tarımsal üretimi nasıl sürdüreceğimizi de düşünmemiz lazım. Tarım Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığımızın bir araya gelip salgını tarladan da uzak tutacak bir yol haritası çizmesi gelecek sene gıda arzında sıkıntı yaşamamamız açısından hayati önemde. Üstelik de bunu hemen gerçekleştirmek zorundayız. Çünkü Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu’da domates, biber, karpuz gibi fideden ekim yapılan bitkilerin dikimi başladı. Nisan sonu Mayıs başı gibi İç Anadolu'da da başlayacak. Yine Nisan sonu Mayıs başı pancar ve diğer tohumdan ekilen ürünlerin çapası başlayacak. Salgın o güne kadar bitmezse sektör bundan mutlaka etkilenir. Evet, tehdit bugün için kalabalıkların yoğun olduğu kentlerde belki ama köyler ve tarlada çalışacak çiftçiler için de tehlike uzakta değil. Önümüzdeki aydan itibaren tarım işçilerinin hareketliliği başlayacak, çiftçi girdi temini için kentlere gelecek, firma temsilcileri köylere gidecek, yani kırsal ile kalabalıkların teması yoğunlaşacak. Salgın riski devam ederse bu haraketliliğin çiftçiyi salgınla yüz yüze bırakmaması için yapılacakları şimdiden düşünmemiz lazım. Tarımsal üretim fabrikasyon bir iş değil. Tohumdan hasada aylar sürüyor ve tarımsal üretimin olmazsa olmazı bileği güçlü bedeni sağlam çiftçi. O yoksa ya da ilgilenecek durumda değilse ürün de yok. Şunu unutmamak lazım pancar çapalanmazsa seneye etanol olmaz. Şeker olmaz. Domates fidesi dikilemezse salça karaborsaya düşer. Ahırlar boş kalırsa peynirimiz, sütümüz kimseye yetmez. O nedenle bizim ne yapıp edip salgını köylerden de uzak tutmamız şart. Uzak tutmak için de bir yol haritasına ihtiyacımız var. Biz her iki Bakanlığımıza da alacakları önlemlerde destek olmaya hazırız. Gıda güvenliği için çiftçi sağlığı diyoruz ve konuyu yetkililerin dikkatine arz ediyoruz.” dedi.