Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aşılama çalışmalarına ilişkin, "Temenni ederiz ki mayıs, haziran gibi bu iş tamamlansın, bitsin ve yaz mevsimine de çok daha huzurlu bir şekilde girmiş olalım." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazını kıldığı Üsküdar'daki Kerem Aydınlar Camisi çıkışında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Aşılama takvimi ve yerli aşı konusundaki çalışmaların sorulması üzerine Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın aşılama konusundaki açıklamasının dünkü Bilim Kurulu ile yapılan müzakerelerin bir neticesi olabileceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben şu an itibarıyla bakanımızın bu açıklamasını bizzat kendisinden dinlemiş değilim. Fakat bu süreç ne getirir, ne götürür onu da tabii tam göremiyoruz, tam bilemiyoruz. Temenni ederiz ki mayıs, haziran gibi bu iş tamamlansın, bitsin ve yaz mevsimine de çok daha huzurlu bir şekilde girmiş olalım. Diğer konuya gelince biz tabii hazırlıklarımızı yapıyoruz ve Çin'den aldığımız aşıların dışında dün de Çin Dışişleri Bakanı'yla bunları etraflıca görüştüm. Bizim Çin'le yaptığımız ilk anlaşma aslında 100 milyon faz aşıydı, Çin aşısı. Bunun tabii ilk etabı 50 milyon fazdı. Şu an itibarıyla bu 50 milyon faz aşı henüz bize ulaşmış değil. Bu 50 milyon faz, şubat sonu itibarıyla bize ulaşacak idi. Dün kendilerine bunu tekrar hatırlattım. Dedim ki 'Bu 50 milyon faz aşıyı biz sizden süratle bekliyoruz. Çünkü sözleşmemiz bu istikametteydi. 'Ben bunu çok daha yakından takip edeceğim. Bunu sayın başkanla da görüşeceğim.' dedi. 'Bu yetmez, aramızda 100 milyon anlaşmamız var.' dedim. Bu da nisan sonu itibarıyla idi. 'Bunları konuşacağım, görüşeceğim ve size de bunları bildireceğim.' dedi. Ama bu arada da evvelsi gün 1 milyon 400 bin Almanya'dan BioNTech aşısı da elimize ulaştı, geldi ve onun da biliyorsunuz tamamı 10 milyon itibarıyla elimize ulaşacak. Ama bu arada Rusya'yla da olan görüşmelerimiz devam ediyor. Rusya'dan da yine aynı şekilde aşı gelme itibarıyla bu bizi rahatlatacak. Çünkü aşıyı doğrusu bu süreç içerisinde insanımız için en tesirli kaynak olarak görüyoruz. Tabii bir de ilaç çalışmaları devam ediyor. Bunları yerli olarak aşı çalışmalarımız devam ederken, ilaç çalışması da yine yerli olarak devam ediyor."
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde bulunan camiye yönelik saldırıya ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan, "Yani Güney Kıbrıs, bu tür şeyler orada bizim yeni alıştığımız şeyler değil. Maalesef Güney Kıbrıs, Rumlar bu tür şeyleri her zaman yapıyorlar. Avrupa Birliğindeki bu zirve döneminde bunun yapılması tahrikten başka bir şey değildir. Konuyla ilgili de zaten Dışişleri Bakanlığımız gerekli girişimlerde bulunmuş vaziyette." değerlendirmesini yaptı.
Askeri okullar yönetmeliğindeki "irticai faaliyet" ifadesinin terörle iltisaklı ve irtibatlı olarak değiştirilmesi ve muhalefetin bu konudaki eleştirilerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, muhalefetin bu tür eleştirilerine alışık olduklarını söyledi.
İrticai faaliyetin farklı bir olay olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ama terörle irtibatlı veya iltisaklı olan faaliyetler ayrı bir olay. Bu bir yasal düzenleme değildir, bir yönetmeliktir. Bakanlık veya bakanlıklarımız bu tür yönetmelikleri zaman zaman ülkemizin veyahut da ordumuzun huzuru için yaparlar. Bu da bu vesileyle atılmış bir adımdır, alınmış bir kararır." diye konuştu.
- Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi
İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çekilme kararına yönelik muhalefetin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Meclis'in alacağı bir karar filan değildir. Muhalefet bu işleri bilmiyor, bilse zaten böyle bir ifadeyi de böyle bir lafı da yapmazlar. Burada Cumhurbaşkanlığının attığı adım tamamıyla yasaldır ve bu attığı adımla da yoluna devam edecektir. Bunlar birçok şeyleri karıştırıyor. Yani bir defa uluslararası anlaşmaların altında mıdır, üstünde midir, bunları konuşmak sadece havayı bulandırmaktan başka bir şey değildir. Biz bu kararımızı aldık. 3 ay içerisinde de zaten bunu, özellikle konsey de söylüyor, 3 ay sonra da bununla ilgili kararını onlar da açıklayacaktır. Bizler de buradan çıkmış olacağız. Olay bu kadar basittir. Bu bizimle alakalı değil, yine Meclisle alakalıdır diye herhangi bir şey söz konusu değil. Biz kararımızı verdik. Gireriz ve girdiğimiz gibi de çıkarız. Bunun kimse de ne önünü ne arkasını karıştırmasın. Çıkma kararını verdik, kendilerine de durumu bildirdik ve bu işte böylece bitmiştir."