Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, valilik önünde gerçekleştirilen, "Bismil Ovası Tarımsal Sulama Tesisleri, Diyarbakır Tekstil OSB 30 Fabrika, 4. Otosanayi Sitesi ve Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Açılış Töreni"ne katılarak, vatandaşlara hitap etti.
Konuşmasına tüm Diyarbakırlıları selamlayarak başlayan Erdoğan, Diyarbakır'ı şairin, "Dicle ile Fırat arasında ipekten sedirlerinde Kur'an okunan, açık pencerelerinden gül dolan, güneşin beyaz köpüklerinden yanmış bir şehir. Bir eski kanatlar ülkesi" diyerek tarif ettiğini aktardı.
Erdoğan, "Evet, işte bu kadim şehri, Hazreti Ömer'den selam alan, Hazreti Ömer'e selam gönderen bu şehri, toprakları üzerinde 10 peygamberin, 500 sahabenin mezarı olan bu şehri, Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ün fethine giderken feyz aldığı bu şehri, Sultan Alparslan'ın Malazgirt'e giderken surları önünde dua ettiği bu şehri, Haçlı Ordularını defalarca bozguna uğratan Sultan Kılıçarslan'ın metfun olduğu bu şehri, nice alimlere, gönül sultanlarına sanatçılara ev sahipliği yapan bu şehri, velhasıl ezelden beri bizim olan ve inşallah ebede kadar da bizim kalacak bu şehri tüm kalbimle selamlıyorum." diye konuştu.
"Bir zamanlar Türkiye'nin ilk 5 sanayi kentinden biri Diyarbakır'dı"
Cuma namazını eda ettikleri Kurşunlu Camisi'nin, bu şehrin ve temsil ettiği değerlerin hizmetkarının da hasmının da kim olduğunun en büyük şahidi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Sizler Kurşunlu Camii'ni tahrip edenleri de ona sahip çıkanları da gayet iyi biliyorsunuz. Sizler buraya gelmeden önce ziyaret ettiğimiz Diyarbakır annelerinin yüreklerini kimlerin yaktığını da gayet iyi biliyorsunuz. Sizler başkalarının evlatlarını dağa, ölüme gönderenlerin kendi evlatlarını yurt dışında nasıl ihtimamla büyüttüklerini, yaşattıklarını da gayet iyi biliyorsunuz." dedi.
Diyarbakır'ın tarih boyunca hep medeniyet, barış, huzur ve refah şehri olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bir zamanlar Türkiye'nin ilk 5 sanayi kentinden biri Diyarbakır'dı. Sonra bir karabasan gibi bölgenin ve özellikle Kürt kardeşlerimin üstüne terör felaketi çöktü. Türkiye'nin diğer şehirleri gelişip serpilirken, terör, Diyarbakır’ı sefalete, yoksulluğa, işsizliğe mahkum etti. Şairleri, edipleri, alimleri, tarihi eserleri surlarıyla meşhur güzelim Diyarbakır'ı perişan ettiler." diye konuştu.
"Sözümüzü yerine getirdik"
AK Parti'yi kurduklarında Diyarbakır'a gelerek karşılaştıkları herkese, "İktidara gelirsek bizden ne istiyorsunuz?" diye sorduklarını dile getiren Erdoğan, "Bize verilen cevap 'sadece OHAL'i kaldırın yeter' şeklindeydi. Sesinize kulak verdik ve hükümete gelince ilk iş olarak OHAL'i kaldırdık mı? Söz verdik, sözümüzü yerine getirdik." dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi bir geriye dönüp 20 yıllık muhasebeyi yapalım. Biz ne dedik, ne yaptık, onlar ne dediler, ne yaptılar. Biz Diyarbakır'da 2005 yılında size ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız. Biz tüm samimiyetimizle barış dedik, kardeşlik dedik, çözüm dedik, adalet dedik, hak dedik, özgürlük dedik, demokrasi dedik. Biz ret, inkar, asimilasyon politikalarını ortadan kaldırıp hak ve özgürlük eksenli bir yaklaşımla asırlık meselelerin çözümüne yöneldik. Peki bunlar, yani terörden beslenenler, terörü destekleyenler, terörü açıkça telin etmekten korkanlar, sırtını size değil de PKK'ya, terör örgütüne dayayanlar ne yaptı?"
"Gelin bugün hiç eğmeden, bükmeden açıkça bunları konuşalım. Gelin bugün utanmadan, yüzü kızarmadan bozuk plak gibi sürekli barış, demokrasi, kardeşlik diyenlerin maskelerini hep beraber indirmeye var mıyız?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunların eş genel başkanı geçenlerde çıkmış 'AK Parti kadınların başına gelmiş en büyük felakettir.' demiş. Şimdi buradan seslenmek istiyorum, asıl KCK'sıyla, PKK'sıyla, PYD'siyle, HDP'siyle hep birlikte benim Kürt kardeşlerimin kanını, iliğini sömüren, duygularını istismar eden bu çete, son bin yıldır bu milletin, bu bölgenin, bu halkın başına gelmiş en büyük musibettir. Lafa gelince 'barış' derler, 'kardeşlik' derler son 40 yılda öldürdükleri, dağa çıkardıkları, teröre bulaştırdıkları, hayatını kararttıkları 50 bin Kürt kardeşimin kanına giren, soruyorum, bunlar değil mi? Bu ülkede en çok Kürt kanını PKK dökmedi mi?
Bu bölgede köylerin boşalmasına, yakılıp yıkılmasına, kentlerin çökmesine, sanayinin ve ticaretin bitmesine, işindeki gücündeki insanların sefalete sürüklenmesine neden olan bunlar değil mi? Kurdukları partilerde demokrasi kelimesini hiç eksik etmediler. Peki soruyorum size, hangi demokraside seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri, örgüt militanlarına hesap verir. Hangi demokraside devletin yatırım, hizmet için gönderdiği ödenekler, yollara mayın döşemek için kullanılır. Hangi demokraside altyapı, üstyapı hizmetleri için merkezi yönetimin verdiği araçlar, şehirlerin içinde hendek ve çukur kazmak için kullanılır. Hangi demokraside ülkenin aleyhindeki her girişime destek veren bir siyaset anlayışı olur. Bunlar demokrasi savunucusu değil, demokrasi düşmanıdır, demokrasi istismarcısıdır."
"Diyarbakır Cezaevi'ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz"
Erdoğan, yakın dönemde demokrasi ve özgürlükler konusunda birçok mücadeleye girdiklerini belirterek, "Gezi olaylarını hatırlayın, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimini hatırlayın, terör örgütlerinin Türkiye üzerine salınmasını hatırlayın, ülkeyi istikrarsızlık batağına sürüklemek için oynanan oyunları hatırlayın, 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın, ekonomimize kurulan tuzakları hatırlayın." dedi.
Bu mücadelelerin hepsini milletle birlikte yürütüp zafere ulaştırdıklarını ifaden eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Peki bunlar o dönemlerde ne yapıyorlardı? Türkiye'nin karşısında, sizlerin karşısında kim varsa onlarla birlikte yol yürüyorlardı. Biz şimdi de hukuk reformlarımızla, ekonomi reformlarımızla, hak ve özgürlük açılımlarımızla aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz. Bugün sizlere bir de müjde vermek istiyorum. Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muamele ile anılan Diyarbakır Cezaevi'ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz. Adalet Bakanlığımız bu konuda gerekli hazırlığı yapıyor. Böylece Diyarbakır'ın hafızasındaki bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz. Şehrimize hayırlı olsun."
Erdoğan, HDP, PKK, PYD, sivil toplum örgütü görünümlü tüm yapıların, örgüt tarafından hazırlanan bir metne göre hareket ettiklerini belirterek, ellerine fırsat geçtiğinde ne yapacaklarının, nasıl yapacaklarının bu metinde açıkça söylendiğini kaydetti.
"21. yüzyılın tüm yüz kızartıcı insanlık suçlarını orada işliyorlar"
"İnsanların iradelerini ve düşüncelerini sınırlayan, böyle ilkel bir anlayışın bu devirde geçerliliği olabilir mi?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı metinde uzun vadede aileyi ve mülkiyeti ortadan kaldıracaklarını da söylüyorlar. Bunlar size tanıdık geliyor mu? Evet, bunlar 1980 öncesindeki marjinal ideolojilerin söylemidir. Peki dünyada bu düşünce, bu yaklaşım kaldı mı diye baktığımızda sadece üç yerde Kuzey Kore'de, Kandil'de ve Kobani'de kaldığını görüyoruz. Şimdi bu istismarcılar sürekli 'Kobani' diyor ya. Gidin bakın bakayım kardeşlerimize neler çektiriyorlar? Çocukları silah altına almaktan küçük yaştaki kız çocuklarını zorla alıkoymaya kadar 21. yüzyılın tüm yüz kızartıcı insanlık suçlarını orada işliyorlar. 13 yaşındaki Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? 14 yaşındaki Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? Bunlar, hangi edepten bahsediyorlar, hangi namustan bahsediyorlar? Bunlarda ne edep var ne namus var. Bunlar kirli."
Erdoğan, Kobani'den kaçanlardan önemli bir kısmının halen Türkiye'de yaşadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Biz bunların ciğerini biliyoruz. Her türlü riski göze alarak başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın dedik, yeter ki akan kan dursun dedik, yeter ki milletimiz her kökenden, her inançtan, her meşrepten insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanları demokrasiden, ekonomik büyümeden nasibini alsın diye baldıran zehiri de olsa, bu meydanda söyledim, içeriz dedik. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar provoke ettiler, zehirlediler, istismar ettiler ve sonunda tamamen yıktılar."
Çukur eylemleriyle bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tuzak kurulduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ferasetiniz, dirayetiniz, sağduyunuzla bu tuzağa düşmediğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Üstelik bunlar, ülkemizdeki ve Suriye'deki kardeşlerimizle kalmadılar, Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin de başına bela oldular. Artık ülkemizde işleyemedikleri cinayetlerine orada başladılar. Çünkü bunlar unutmayın Kürt düşmanı, çünkü bunlar insanlık düşmanı, çünkü bunlar coğrafyamızın ve medeniyetimizin düşmanı. Bunların olduğu yerde hak, hukuk, adalet, fikir özgürlüğü, örf, adet kalmaz. Bunlar 1940'larda Türkiye'nin başına bir kabus gibi çöken tek parti CHP zihniyetinin günümüzdeki versiyonudur. Kürt kardeşlerime yapılan zulüm başta olmak üzere bu ülkedeki tüm büyük günahların anası olan CHP ile yol yürümek de zaten ancak bunlara yakışırdı."
Alandakilere "CHP ile HDP beraber yürüyorlar mı? İYİ Parti, beraber yürüyorlar mı?" diye soran Erdoğan, "Al birini vur öbürüne, birbirlerinden hiçbir farkı yok" dedi.
"Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık"
HDP'nin İstanbul'da ve diğer şehirlerde CHP'ye verdiği desteğin nedeninin bu ideolojik akrabalık olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık bir buçuk asırdır kaşıdığı bir yarayı kapatmak için evet, çözüm sürecini biz başlattık ama çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık çünkü çözüm sürecini bunların kötü niyeti, art niyeti gizli gündemleri sonlandırdı. Güya siyasetçi kimliğiyle ortada gezenler de hiçbir zaman şiddetle, terörle aralarına mesafe koymadılar. Hiçbir zaman meşru, demokratik hukuk düzeni içinde siyaset yapmayı düşünmediler. Diyarbakır'ın Sur'unu, alim ulema yatağı Cizre'yi, Silopi'yi köstebekler gibi kazanlara 'siz ne yapıyorsunuz' demediler, diyemediler. Yurt dışındaki karanlık mahfillerle, içerdeki hain FETÖ'cülerle gizli pazarlıklar yaparak ülkemizi emperyalistlerin oyun sahnesine çevirmek için harekete geçenlere tavır koymadılar."
Erdoğan, dünyada hiçbir devletin buna müsaade etmeyeceğini vurgulayarak, "Dünyada hangi demokrasi, hangi hukuk, hangi adalet, hangi vicdan buna göz yumar? Utanmadan, sıkılmadan yüzleri kızarmadan halen 'barış, kardeşlik, hukuk, demokrasi' diyorlar. Siz bu kavramları en son ağzına alacak kişilersiniz ey HDP. Siz bu ülkede ve bu bölgede kendinizden olmayan hiç kimseye hayat hakkı tanımadınız. Çünkü şiddet, dayatma, terör bunların ruhuna işlemiş." diye konuştu.
HDP'nin "Bizim PKK ile ilişkimiz yok" dediğini anlatan Erdoğan, "Bunların işi gücü yalan. Yanındaki ortağı CHP, onun da işi gücü yalan. Akşam yalan, sabah yalan. Sürekli yalandan mağduriyet, yalandan dışlanmışlık edebiyatı yaparak sizlerin hak ve hakkaniyet duygularını istismar etmeye çalışıyorlar." dedi.
"Asıl bunları görevden almazsak size ihanet etmiş olurduk"
Yıllarca HDP'nin elinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin tek bir ay bile ödeneğinin gecikmediğini, Ankara, İstanbul, Edirne, Trabzon belediyelerine verilen imkan ve hakların tanındığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki sonuç ne oldu? Büyükşehir belediye başkanını, Kandil'in komiseri olan ne idiği belirsiz birine, adeta hesaba çektirdiler. Bu ne idiği belirsiz birine Bodrum'da sorgulatıp tokatlattılar. Kim yaptı bunu? HDP, PKK. Devletten alınan paralarla sizlere hizmet getirecekleri yerde, örgütün emriyle sokaklarda hendek ve çukur kazmadılar mı? Onların yapması gerektiği halde dönüp bakmadıkları hizmetleri bizim bakanlıklarımız üstlenmek zorunda kaldı. Devletin görevlendirdiği kamu personeline 'kayyum' diyerek itiraz edenler, örgütün dağdan gönderdiği çapulcuların karşısında bunlar hazır ola geçmediler mi? Kurumlarımız sizlere hizmet getirmek için çalışmaya başlayınca yolların altına bombalar yerleştirdiklerini gördük. Belediyelere verilen kaynakların bir avuç terör baronuna peşkeş çekildiğini gördük. Asıl bunları görevden almazsak size ihanet etmiş olurduk."
Erdoğan, artık belediyelere gelen her kuruşun şehirlere ve vatandaşa hizmet için kullanıldığını ifade ederek, "Bunlar sadece slogan atar, biz ise hizmet ederiz, eser ortaya koyarız, yatırım yaparız, aramızdaki fark işte budur." dedi.