Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin ve İslam aleminin bugün ilk orucunu tuttuğu ve iftarını yapacağı Ramazan-ı Şerif ayını tebrik etti.
Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan ramazanın, tüm insanların sağlık, huzur, güven dolu günlere kavuşmasına vesile olmasını dileyen Erdoğan, Müslümanların bu ayın her gününü ibadet ve manevi arınma yanında helalleşme, dayanışma, yardımlaşma, iyiliği ve sevgiyi yüceltme fırsatına dönüştüreceklerine inandığını söyledi.
Ramazana ulaştırdığı gibi sağlık ve afiyetle bayrama da eriştirmesini Allah'tan niyaz eden Erdoğan, "Dünyanın neresinde bir kalbi buruk, gözü yaşlı, yüreği yaralı, sıkıntı içinde bir masum, bir mağdur, bir garip varsa hepsinin de ramazan ayı hürmetine felaha, kurtuluşa, selamete kavuşması için dua ediyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, son kabine toplantısından bu yana diğer çalışmaların yanı sıra ülke açısından çok önemli bir dizi uluslararası programa katıldıklarını belirtti.
Türk Konseyi
Önceki hafta Türk Konseyi devlet başkanları ile çevrim içi gerçekleştirdikleri zirvede, sağlıktan ticarete geniş bir yelpazede iş birliğini ilerletmenin yollarını aradıklarını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tam ve gözlemci üyelerinin yanı sıra Türk Konseyine katılmak isteyen çok sayıda ülke bulunuyor. Artık bu oluşumu uluslararası bir örgüt haline getirmemizin zamanının geldiğini görüyoruz. Konsey, bünyesinde kurulan çok sayıda yapı ile üzerinde çalışılan vizyon belgesi çok daha güçlü bir kurumsallaşma ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu hususta diğer devlet başkanlarıyla da mutabık olduğumuzu memnuniyetle müşahede ediyoruz. İnşallah salgın şartlarının el vermesi halinde kasım ayında Türkiye'de ev sahipliği yapmayı planladığımız 8. Olağan Zirve'de bu doğrultuda somut adımları atacağız. İstanbul'da prestijli bir tarihi binayı, konseyin ve ileride kurulacak yapının yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için hazırladık."
AB'ye üyelik
Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen'i ağırlayarak, gündemdeki konuları enine boyuna konuştuklarını hatırlattı.
Gümrük Birliği'nden vize serbestisine, Doğu Akdeniz'den Ege ve Kıbrıs'a, 18 Mart Mutabakatı'ndan güncel gelişmelere kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan bu görüşmenin, ilişkiler bakımından yeni bir dönüm noktası teşkil etmesini umduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu ortak konu başlıklarının yanı sıra muhataplarımızın gündeme getirdiği hususlarla ilgili de kendilerini detaylıca bilgilendirdik. Hep söylediğimiz gibi Türkiye, AB ile ilişkilerinde daima samimi ve şeffaf olmuştur. En başından beri AB'ye tam üyelik için gerekli şartları karşılayacak adımları birer birer attık. Demokratik ve ekonomik kriterler bakımından bizden sonra başvurduğu halde hızla birliğe üye yapılan ülkelerin çok önünde olduğumuz bir gerçektir. Son olarak 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde üzerimize düşenleri fazlasıyla yerine getirerek, Avrupa'nın ciddi siyasi ve ekonomik krizlere yol açacak bir düzensiz göç akınına uğramasının önüne geçtik. Avrupa ülkelerinde salgın sürecinde yaşanan toplumsal kargaşalar karşısında verilen demokrasiye ve hukuk devleti ilkelerine aykırı tepkiler, Türkiye'ye yönelik çifte standardı bir kez daha gözler önüne sermiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele başta olmak üzere, Avrupa ile mukayese edilemeyecek pek çok tehditle karşı karşıya bulunan Türkiye'ye yöneltilen ithamların, ilkesel temelinin olmadığını her fırsatta muhataplara anlattıklarını aktardı.
AB'ye tam üyelik hedefine ve bu çerçevedeki taahhütlere hala bağlı olduklarını belirten Erdoğan, "AB'den tek talebimiz üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı süreçlere ve uygulamalara tabi tutulmamızdır. Bir kez daha altını çizerek tekrar etmek istiyorum. Türkiye'nin demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, ekonomide güven ve istikrar gibi hususlardaki gayretleri öncelikle kendi vatandaşlarının hak, özgürlük ve refah seviyesini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu süreci AB ile birlikte yürütürsek çok daha memnun kalırız. Aksi takdirde biz kendi vatandaşlarımız için en iyisi, en hayırlısı, en faydalısı neyse onu yapmayı zaten sürdüreceğiz." diye konuştu.
D-8 Teşkilatı
Erdoğan, kısaca D-8 diye ifade ettikleri gelişen 8 ülke teşkilatının, Bangladeş'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen 10'uncu zirvesine de çevrim içi iştirak ettiklerini anımsattı.
"Rahmetli Erbakan Hocamızın kuruluşuna öncülük ettiği, sekreteryası da İstanbul'da bulunan D-8'i, çeyrek asırlık geçmişine rağmen hala hak ettiği yere gelememiş bir yapı olarak görüyoruz." diyen Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Bu teşkilat, savaşın yerine barışın, çifte standardın yerine adalet ve kalkınmanın, sömürü yerine paylaşımın, baskı ve tahakküm yerine insan hakları, özgürlük ve demokrasinin hakim kılınması gibi gerçekten ulvi değerler esas alınarak kurulmuştur. Dünyanın, bu değerlere olan ihtiyacı tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıkça ortadadır. Bu anlayışla Türkiye olarak, çoğunluğu gençlerden oluşan yaklaşık 1,1 milyarlık bir nüfusu temsil eden D-8'i güçlendirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz, göstermeyi sürdüreceğiz. Teşkilatın, yeni üyeler ve ortaklarla güçlendirilerek, ticari ilişkilerini genişleterek, sosyal ve kültürel yakınlaşmayı artırarak, hem kendi mensuplarına hem insanlığa çok hayırlı hizmetler verebileceğine inanıyorum."
Geçen hafta cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile turizmden Ukrayna krizine, Suriye'den Karabağ'a kadar pek çok konuyu ele aldıkları oldukça verimli bir telefon görüşmesini gerçekleştirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya ile şartlar ne olursa olsun açık tuttuğumuz diyalog kanallarının, bölgemizdeki krizlerin tehlikeli boyutlara ulaşmadan önüne geçilmesi hususunda gerçekten başarılı sonuçlara vesile olduğuna inanıyorum. Bu güçlü, etkin ve yapıcı diplomasi iş birliğinin bölgemizdeki ve dünyadaki bir çok sorunun çözümü için de iyi bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Cumartesi günü de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'yi Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı vesilesiyle İstanbul'da ağırladıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sayın Zelenskiy ve heyetiyle Rusya ile aralarında tırmanan Donbass krizi başta olmak üzere ikili ve bölgesel pek çok meseleyi değerlendirdik. Kırım konusundaki ortak hassasiyetimizi bir kez daha paylaştığımız bu görüşmede, iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşmasını da bir an önce imzalama hususunda mutabık kaldık. Sayın Zelenskiy'den Tatar kardeşlerimizin Kiev'de gerçekleştirmeyi planladıkları konut projesi ve cami inşaatı ile ülkemizin yeni büyükelçilik binası hususunda da destek istedik. Karadeniz'in iki yakasındaki Türkiye ve Ukrayna'nın ilişkilerini geliştirme yönünde atacakları her adımın bu iki ülke yanında bölgenin barışı ve huzuru için de önemli olduğuna inanıyoruz."
Pazar günü ise Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyeleriyle bir araya geldiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Avrupa'daki vatandaşlarımıza verdikleri hizmetleri değerlendirdik. Yaklaşık 60 yıl önce misafir işçi olarak gittikleri Avrupa'da bugün 6 milyonluk bir temsil gücüne ulaşan vatandaşlarımızın siyasetten ekonomiye, bilimden sivil topluma kadar her alanda gösterdikleri başarıyı takdirle takip ediyoruz. Karşılaştıkları tüm zorlukları ayrımcı ve ırkçı muamelelere rağmen Avrupa'da kalıcı olduklarını ortaya koyan vatandaşlarımızın her konuda yanlarında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. UID, Avrupa'daki vatandaşlarımızın hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde yürüttükleri kararlı mücadelenin en önemli temsilcilerinden biri olarak görüyoruz. Birlik yönetimine bu doğrultuda sarf ettikleri çabaları sebebiyle bir kez daha teşekkür ediyor, başarılar diliyorum."
"Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almaktan hiçbir zaman sarf-ı nazar etmedik"
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe ve kabinesinin önemli bir kısmının da içinde yer aldığı heyeti, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Libya bizim için herhangi bir ülke değildir. Yaklaşık 500 yıllık kadim ilişkilere sahip olduğumuz Libya'nın barış, huzur ve esenlik içinde yaşamasını en az kendi bekamız kadar önemsiyoruz. Libya ile ortak tarihimizden aldığımız güçle geleceğimizi inşa ediyoruz. Bu ülkenin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine yapılan saldırılar karşısında Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almaktan hiçbir zaman sarf-ı nazar etmedik. Hamdolsun verdiğimiz destek sayesinde Libya'nın yeniden istikrar ve huzur yoluna girmesini sağladık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe ile yaptıkları görüşmede kendisine Milli Birlik Hükümetinin ülkenin tamamında egemenlik kurması için her türlü desteği vereceklerini tekrar ifade ettiklerini söyledi.
Uluslararası toplumdan beklentilerinin ise darbecileri bir kenara bırakarak, Libya'nın meşru yönetiminin yanında yer almaları olduğunu belirten Erdoğan, "Libya'nın yaralarının sarılması, yeniden imarı, kalkınması ve geleceğine güvenle bakabilmesi için kardeşlerimize her türlü katkıyı yapmaya devam edeceğiz." dedi.
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada izlediği yapıcı politikaların, tüm taraflar için somut ve hayırlı neticeleri ulaştırmak amacıyla yoğun gayret gösterdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde ülke içinde de bir yandan salgınla mücadelemizi devam ettirirken diğer yandan da demokrasi ve kalkınma hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Hukuk ve ekonomi ve formlarıyla ilgili takvimleri yakından takip ediyor, adım adım hayata geçiriyoruz. Ülkemize yeni ve sivil bir anayasa kavuşturma gayretlerimizi titizlikle ve sabırla devam ettiriyoruz. Sınırlarımız içinde güvenliği tahkim etmek, sınırlarımızı hassasiyetle korumak ve sınırlarımız ötesindeki önleyici harekatlarımızı sürdürmek suretiyle Türkiye'nin bir daha terör tehdidine maruz kalmamasını sağlıyoruz.
Ekonomide üretim tarafında işler gayet iyi gidiyor. İhracatımız er ay rekorlar kırarak artarken fabrikalarımız mal yetiştirmek için gece gündüz çalışıyor. Organize sanayi bölgelerimiz başta olmak üzere tüm üretim merkezlerinde gözle görülür bir hareketlilik var. Taleplere yetişebilmek için sürekli yeni yatırımlar, kapasite genişletmeler, ilave istihdamlar yapılıyor. Üreticilerimizin yeni makine tedarikindeki lojistikleri, hammadde ve ara malındaki küresel sıkıntılar olmasa çok daha büyük atılımlar gerçekleştireceklerini biliyoruz. Türkiye'nin reel ekonomik durumunu asla yansıtmayan finansal dalgalanmaların üstesinden gelecek tedbirlerimizi kararlılıkla uyguluyoruz. Bu çerçevede verdiğimiz mücadeleyi kısır siyasi kampanyalarının aracı haline dönüştürmeye çalışanları, hiç değilse böyle kritik bir dönemde ülkelerinin ve milletlerinin yanında saf tutmaya davet ediyoruz."
"Özellikle de hizmet sektöründe yaşanan sıkıntıları yakından takip ediyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin terör örgütleriyle darbe heveslileriyle ekonomik tetikçilerle siyaset mühendisleriyle sosyal kargaşa çıkartma gayretleriyle mücadelesinde kritik bir safhaya geldik. Artık 2023 hedeflerinin sembolü haline geldiği bu mücadeleyi kazandığımızda önümüzde daha aydınlık bir dönemin kapıları açılacak. Aksi bir durumda ise Türkiye'yi yeniden 1970'lerin, 1990'ların kaotik devrine geri döndürmek isteyenlere gün doğacaktır. Ancak birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, hedeflerimize sahip çıkarak açabileceğimiz bu mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz." dedi.
Koronavirüs salgınının Türkiye'yi etkilediği ilk günden itibaren alınan tedbirler sebebiyle işleri aksayan tüm kesimleri destekleyip onların yanlarında yer aldıklarını belirten Erdoğan, "Bu çerçevede içerde özellikle de hizmet sektöründe yaşanan sıkıntıları yakından takip ediyoruz. Salgı tedbirleri sebebiyle faaliyetlerini ara vermek veya sınırlandırmak zorunda kalan esnaflarımızı pek çok başlık altında destekliyoruz. Bugüne kadar sadece Sosyal Koruma Kalkanı başlığı altında verdiğimiz karşılıksız desteklerin tutarı, 60 milyar lirayı açmıştır. Buna rağmen esnaflarımızın bir an önce eski düzenlerine dönmek istediklerini de farkındayız." ifadelerini kullandı.
Özellikle turizm sektörünün tüm hazırlıklarını tamamlayıp şartların normale dönmesini beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hükümet olarak, her kesimden insanımızı destekleyerek bu zor günleri rahatça geçirmelerini temin etmenin yollarını arıyoruz. Ciro katkısından kira yardımına, uygun şartlarda kredi imkanından çeşitli başlıklardaki hibelere kadar pek çok yol ve yöntemle esnaflarımıza sahip çıkıyoruz. İstihdamın sürdürülmesi ve artırılmasını temin için verdiğimiz teşvikler sayesinde bu alanda altından kalkılamayacak yıkımlar yaşanmasının önüne geçtik. Emeklilerimizin durumlarını her fırsatta iyileştirecek adımlar atıyoruz. Salgın sürecinde hayata geçirdiğimiz paketlerden biri de geçmişte 66 liradan başlayan en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkarmaktı. Çiftçilerimize bu yıl için 24 milyar liralık destek bütçesi ayırdık.
Bununla yetinmedik sezonu geçmek üzere olduğu için ürünleri depolarda çürüme tehlikesi ile karşı karşıya olan patates ve soğan üreticilerine de geçtiğimiz günlerde bir müjde verdik. Bu ürünlerin belirli bir kısmını Toprak Mahsulleri Ofisimiz vasıtasıyla satın alarak, ihtiyaç sahibi ailelere ücretsiz hibeye başladık. Önemli üretim merkezleri olan Niğde, Eskişehir ve Ankara'da son 3 günde yaklaşık 7 bin 500 ton patates ve kuru soğan alınarak, 15 ilimize sevk edilmiştir. Satın alma ve dağıtım işlemleri önümüzdeki günlerde de sürecektir. Aynı şekilde Edirne başta olmak üzere, çeltik üreticilerimizin yaşadığı sıkıntıları da yine Toprak Mahsulleri Ofisinin başladığı alımlarla çözüme kavuşturuyoruz."
Millet Kütüphanesi'nde dün gençlerle bir araya geldiklerini ve sohbet başlıklarından birinin de gençlerin istihdamı konusu olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'de tüm gençlerin okul öncesinden üniversiteye kadar her kademede dilediği seviyeye kadar eğitim alma imkanına sahip olduğunu vurguladı.
Geçmişte çok büyük sorun kaynağı olan bu safhanın aşıldığını, artık tüm dikkat ve enerjilerini gençleri bugünün ve geleceğin dünyasında karşılığı olan alanlara yöneltmeye verebileceklerini dile getiren Erdoğan, "Bugünkü toplantımızda da özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza verdiğim talimatla bütün organize sanayi bölgelerinde, endüstri bölgelerinde vesaire oralardaki bütün işverenlerle çok daha yakın, sıcak irtibata geçip gençlerimizin üniversiteyi bitirdikten sonra değil, üniversiteyi bitirmeden staj döneminden başlamak üzere istihdamının sağlanmasını kendilerine talimat olarak verdik." dedi.
Kamudaki sınırlı istihdam yerine özel sektördeki çok daha geniş çalışma alanlarına yönelen gençlere verdikleri destekleri artırdıklarını bildiren Erdoğan, "Son olarak başlattığımız bir projeyle belirli şartlara sahip özel sektör kuruluşlarında istihdam edilecek her kişi için 100 bin lira kredi imkanı getirdik. Kamunun ve belediyelerin yürüttüğü projeler için de genç istihdamını zorunlu kılıyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığımız bu yıl sözleşmeli ve işçi kadrosunda toplam 8 bin 121 kişiyi istihdam edecektir. Şehit yakınları ve gazilerimizin istihdamını en son yaptığımız 333 atamayla toplamda 45 binin üzerine çıkardık. İş hayatında giderek daha etkin hale gelen kadınlarımıza verdiğimiz destekleri de artırarak sürdürüyoruz." diye konuştu.
Türkiye'yi hizmet ve eser siyasetiyle nice badirelerin üstesinden gelerek bugünlere ulaştırdıklarını belirten Erdoğan, "Salgının yol açtığı sıkıntıları çözecek olan da ülkemizi salgın sonrasında yeniden şekillenecek küresel siyasi ve ekonomik sistemde hak ettiği yere çıkartacak olan da yine biziz. Milletimizin moralini bozmaya, içini karartmaya, zihnini bulandırmaya yönelik hiçbir söz ve eylemin bu ülkeye en küçük bir faydası olmadığı gibi yol açacağı karmaşa da hepimize ilave yükler getirecektir. Bunun için herkesi teenniyle hareket etmeye, hayırda yarışmaya, hak ve hakkaniyet çizgisinden ayrılmamaya davet ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin salgının sağlık boyutunu başarıyla yürüttüğü gibi alınan tedbirlerin olumsuz etkilerini azaltma konusunda da dünyadaki en başarılı ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Erdoğan, Avrupa başta olmak üzere pek çok yerde hala yaygın şekilde süren kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılması planlarının gerisinde kalmamak için gayret gösterdiklerini dile getirdi.
Erdoğan, her fırsat bulduklarında tedbirleri gevşeterek normalleşme sürecini başlattıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Aşılamada 19 milyonu bulan rakamımızla dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Tedarik imkanlarını genişleterek bu rakamı hızla artırmak için tüm kapıları zorluyoruz. Ancak vaka ve vefat sayılarımızın artış gösterdiği durumlarda ister istemez tedbirleri sıkılaştırmaya mecbur kalıyoruz. Ülkemizdeki tabloyu, yakın ilişki içinde olduğumuz yerler başta olmak üzere dünyadaki genel gidişatın gerisine düşürmemiz gerekiyor. Aksi takdirde salgının önümüze getirdiği fırsatları yeteri kadar değerlendirememe riskiyle karşı karşıya kalabiliriz."
"Bu gidişata seyirci kalamazdık"
Son dönemde özellikle büyük şehirlerde artan vaka ve vefat sayılarının kendilerini tedbirleri yeniden sıkılaştırmaya yönelttiğine işaret eden Erdoğan, "Her ne kadar sağlık sistemimizi zorlayacak bir durumla karşı karşıya değilsek de bu gidişata seyirci kalamazdık." dedi.
Erdoğan, bir önceki Kabine Toplantısı'nda, çoğu ramazan ayıyla başlayacak bir dizi tedbiri kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Bugünkü toplantımızda süreci tüm boyutlarıyla yeniden değerlendirdik. Amacımız ülkemiz ve milletimiz için en doğrusunu yapmaktır. Bu çerçevede ramazan ayının ilk iki haftasında tedbirleri biraz daha sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulanmasına geçiyoruz. Amacımız bu 2 haftalık sürede vaka ve vefat sayılarında önemli oranda düşüş sağlamaktır. Şayet bu iki haftalık dönemde hedeflediğimiz tabloda beklediğimiz oranda iyileşmeyi temin edemezsek devamında çok daha sert uygulamaların gelmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Vatandaşlarımın her birinden 'tamam' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarına riayet ederek bu mücadeleye destek vermelerini hassaten rica ediyorum. Aynı şekilde aşı sırası gelenlerin de bu imkanı derhal değerlendirmelerini istiyorum. Aşının vaka ve vefat sayılarını düşürmedeki etkisi gözlemlerle, rakamlarla tespit edilmiştir."
Hafta içi sokağa çıkma kısıtlaması 19.00'da başlayacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçmişte de tecrübe ettiği kısmi kapanma çerçevesinde uygulamaya geçirilecek hususlara ilişkin şunları kaydetti:
"Hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması uygulaması sürerken hafta içi sokağa çıkma sınırlamasının saatleri akşam 19.00 ve sabah 05.00 olarak güncellenmiştir. Sokağa çıkma saatlerinde zorunlu haller dışında şehirlerarası seyahatlere izin verilmeyecektir. Bir süre önce ara verdiğimiz 65 yaş üstü ve 18 yaş altının şehir içi toplu taşıma araçlarını kullanma sınırlamasını yeniden getiriyoruz. Kamuda saat 16.00'da bitecek şekilde dönüşümlü ve esnek mesai yeniden yaygınlaştırılacak, hamileler ve kronik hastalığı olanlar ile 10 yaş altı çocuğu bulunan kadın personel idari izinli sayılacaktır. Şartları uygun olan özel sektör firmaları da bu yönde teşvik edilecektir.
Eğitimde sınav sürecinde olan 8. ve 12. sınıflar ile okul öncesi eğitim kurumları dışındaki tüm kademeler uzaktan eğitimle faaliyetlerini sürdürecektir. Yeme-içme hizmeti veren kafe, kıraathane, lokal, çay bahçesi, spor salonu ve benzeri mekanlar faaliyetlerine bayram sonrasına kadar ara verecektir. Lokanta ve benzeri işletmeler ise ramazan boyunca sadece belirlenen saatlerde paket ve gel-al hizmetiyle çalışmalarını yürütecektir. Düğün, nişan, kına, nikah, genel kurul ve benzeri bütün toplantılar ile kapalı alanlarda yapılan etkinliklerin tamamı bayram sonrasına kadar ertelenmiştir. Oteller sadece kendi müşterileriyle sınırlandırılmış şekilde hizmet verebilecek. Sahte rezervasyon ve benzeri hilelere göz yumulmayacaktır. Konaklama tesisleriyle evlerde toplu iftar ve benzeri organizasyonlar gerçekleştirilemeyecektir. Konuyla ilgili diğer ayrıntılar İçişleri Bakanlığımızca bu gece yayımlanacak genelge ile duyurulacak, uygulama da yarın akşam saati itibariyle başlayacaktır. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun."