Milli Ağaçlandırma Günü "11 Milyon Ağaç; Bugün Fidan, Yarın Nefes" kampanyası kapsamında 81 ilde 11 milyon fidan toprakla buluşuyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batıkent Çakırlar Mevkisi'nde gerçekleştirilen, Milli Ağaçlandırma Günü "11 Milyon Ağaç; Bugün Fidan, Yarın Nefes" Programına iştirak ederek, vatandaşlara hitap etti.
Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, "Bugün burada sizlerle birlikte paylaştığımız şu güzel manzara ülkemizin 81 vilayetindeki 2 bin 23 ayrı noktada aynı anda yaşanıyor. 11.11.2019 tarihinde, saat 11.11'de, toplam 11 milyon fidan ve ağacı geleceğe nefes olması ümidiyle toprakla buluşturuyoruz. Hedefimiz zümrüt yeşili bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkarmaktır." diye konuştu.
Bu doğrultuda Türkiye'nin dört bir yanında fidan dikim alanlarını dolduran vatandaşlara şükranlarını sunan Erdoğan, vatandaşların "Recep Tayyip Erdoğan, seninleyiz her zaman" şeklindeki tezahüratlarına, "Ben de sizinleyim beraberim, daima." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ankara'daki fidan dikim alanından her yaştan, her meslekten, her meşrepten tüm tabiat aşığı kardeşlerime muhabbetlerimi gönderiyorum. Toprakla buluşturduğumuz bu fidanların ülkemiz, milletimiz ve 81 vilayetimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum." ifadesini kullandı.
Kampanyada emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Özellikle de davete icabet ederek ağaç sevgisini bir seferberlik haline dönüştüren, fidan dikimini bir millet meselesi olarak gören aziz milletime şükranlarımı sunuyorum. Bizimle bu heyecanı paylaşan Kazakistan Başbakanı değerli kardeşime de aynı şekilde sevgilerimi, onun şahsında Kazakistan Cumhurbaşkanı ve yine aynı şekilde Aksakalımıza da selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum."
Geleceğe nefes seferberliğinin gördüğü yüksek ilgiyle hedeflerini aşarak dünyaya örnek olacak bir kampanyaya dönüştüğünü aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Rekorumuz bugün Guinness Rekorlar Kitabı yetkilileri tarafından Çorum'dan takip edilecek ve kayıtlara geçirilecektir. Milletimizin özellikle gençlerimizin ve çocuklarımızın kampanyaya ilgisi bu tarihin ve saatin önümüzdeki yıllarda da 'ağaç günü' olarak değerlendirilmesi fikrini ortaya çıkardı. Biz de bu fikri destekledik ve 11 Kasım'ın Milli Ağaçlandırma Günü olarak ilan edilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı kararını geçtiğimiz hafta imzaladım. Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü'nün ülkemize, milletimize, gençliğimize, çocuklarımıza hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bundan sonra her yıl milletimiz takvimler 11 Kasım'ı ve saatler de 11.11'i gösterdiğinde fidan dikmek üzere belirlenen alanlarda olacaktır."
Geleceğe miras
Dede Korkut'un ağacı "Ağaç ağaç dersem sana arlanma ağaç, Mekke ile Medine'nin kapısı ağaç, Musa Kelimin asası ağaç, büyük büyük suların köprüsü ağaç, kara kara denizlerin gemisi ağaç, Zülfikar'ın kını ile kabzası ağaç." ifadeleriyle anlattığını aktaran Erdoğan, "İşte bugün burada diktiğimiz fidanların her birinin ileride nerede, hangi hayırlı iş için kullanılacağını şimdiden bilemeyiz. Onun için ne kadar çok ağaç dikersek geleceğe o kadar büyük miras bırakmış oluruz." şeklinde konuştu.
Ecdadın "Ağaç dalıyla gürler" dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz de 82 milyon hep birlikte ortaya koyacağımız eserlerle ve elbette diktiğimiz fidanlarla oluşturacağımız ormanlarla gürlemeyi sürdüreceğiz. Milletimiz hep olduğu gibi bugün de tarih yazıyor. İstiklaline ve istikbaline yönelik saldırılara karşı verdiği mücadeleyle tarih yazıyor, terör örgütlerine karşı tarih yazıyor. Ekonomide, sanayide, ihracatta, turizmde her alanda tarih yazıyor." diye konuştu.
Milletin ağaçlandırma, yeşillendirme ve tabiata sahip çıkma konusunda da tarih yazdığına dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçmişte birileri ağaç bahanesiyle şehirlerimizi talan etmeye kalkmıştı, haftalarca sokakları ateşe vermişler, esnafımızın malını, mülkünü yağmalamışlardı. Biz işte burada ağaçlandırma yapıyoruz. Peki nerede o ağaç diyerek ortalığı karıştıranlar? Çevrecilik adına 17 yıldır bize söylemediklerini bırakmayanlar hani, nerede? Hiçbiri ortada yok, dikili ağaçları yok. Çünkü bunların derdi ağaç dikmek değil Türkiye'yi bir çıra gibi yakmaktı. İşte bu yaz olanları duydunuz değil mi? Bodrum'da, Marmaris'te, İzmir'de, Antalya'da birçok yerde ormanlık alanları nasıl yaktıklarını izledik değil mi? Bu PKK denilen bölücü terör örgütü onların yan kolları kendileri bunları açıkladılar, 'biz yaktık' dediler. Onlar yaktılar, biz diktik.
Bunların derdi çevreyi korumak değil birileri adına Türkiye'yi kuşatmaktı. Hamdolsun Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu tuzakların hepsini de boşa çıkardık. Her meselemizde olduğu gibi ağaçlandırma seferberliğimizde de milletimizle el ele, omuz omuza, gönül gönüle çalışıyoruz. Onlar sakalımızı tıraş ettiler ama bilin ki tıraş edilen sakal daha gür biter, ama biz onların kollarını kesiyoruz, o yerine gelmez."
"Bizim kültürümüzde toprağı hem ana hem de yar olarak görmek, suyu aziz bilmek, ekmeği öpüp alına götürmek vardır." ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını Aşık Veysel'in şu dizeleriyle sürdürdü:
"Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır, beyhude dolandım boşa yoruldum, benim sadık yarim kara topraktır. Karnın yardım kazmayınan belinen, yüzün yırttım tırnağınan elinen, yine beni karşıladı gülünen, benim sadık yarim kara topraktır. Her kim ki olursa bu sırra mazhar, dünyaya bırakır ölmez bir eser, gün gelir Veysel'i bağrına basar, benim sadık yarim kara topraktır. Dünyada toprağı böylesine sadık bir yar olarak gören başka bir millet var mıdır bilmiyorum."
"Bizim çevre hassasiyetimizi kimsenin terazisi ölçmeye yetmez"
Hazreti Mevlana'nın insanlara öğüdünü tabiat üzerinden verdiğini belirten Erdoğan, "Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol." dizelerini okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Toprakta biten güller solsa da gönüllerde biten güllerin daimi olduğunu" söyleyen Hazreti Mevlana misali fidanları hem toprağa hem gönüllere diktiklerini dile getirerek, "Ne mutlu bize ki ecdadımızdan miras aldığımız toprak, ağaç, orman sevgisini işte bu kampanyayla taçlandırıyoruz. Küresel ısınmanın ve iklim değişiminin gündemi işgal ettiği bir dönemde havanın, suyun, toprağın ve bunların oluşturduğu güzelliklerin korunması için çalışıyoruz. Rabbimin bize emaneti olan tabiatı sadece korumakla kalmayıp geliştirerek güzelleştirerek bizden sonraki nesillere bırakmanın çabası içindeyiz." diye konuştu.
Türkiye'nin orman alanını ve ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek, çevreyi korumak amacıyla 17 yıldır çok büyük yatırımlar yaptıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"17 yılda toplam 4,5 milyar fidanı toprakla buluşturarak orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,6 milyon hektara çıkardık. Böylece erozyonla kaybettiğimiz toprak miktarını yıllık 500 milyon tondan 154 milyon tona kadar düşürdük. Başlattığımız '5 bin köye 5 bin orman' projesiyle bugüne kadar ceviz, badem, zeytin, defne, kestane gibi ağaçlar yetiştirmek için 14 milyon fidanı toprağa diktik. Böylece insanlarımızın topraktan elde ettikleri kazancın artmasını da sağladık. Bizim yeşil sevdamızın adı Cumhuriyet döneminin tamamında yapılan ağaçlandırmanın 1,5 katını 17 yılda yapabilmektir. Tabiat sevgimizin adı yanan alanların 40 katı kadar ağaçlandırma yapabilmektir. Bizim yeşil sevgimizi, ağaç hassasiyetimizi, çevre hassasiyetimizi kimsenin terazisi ölçmeye yetmez. 25 yılı aşan hizmet müktesebatımız bunların eşsiz örnekleriyle doludur."
"Ülkeye ve millete hizmet bunların bünyesine ağır gelir"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde şehri kokudan yanına varılmayan bir Haliç'le, çöplerden geçilmeyen sokaklarla, su akmayan musluklarla devraldıklarını belirten Erdoğan, "Göreve geldiğimizde çöp, çukur, çamur ile anılan, tam 39 insanını patlayan çöplükte kaybeden bir İstanbul vardı. Gece gündüz çalışarak yaptığımız dev yatırımlarla İstanbul'u tertemiz ve yaşanabilir bir şehir haline getirdik. Metro hatlarından tünel ve köprülere, spor tesislerinden modern atık işleme tesislerine kadar İstanbul'u hak ettiği konuma taşıdık." diye konuştu.
Erdoğan, atık yönetiminde İstanbul'a çağ atlatıldığını, daha sonra gelen belediye başkanlarının da aynı anlayışla İstanbul'a hizmet ettiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bırakın yaptığımız hizmetleri, sadece İstanbul'da yaptığımız temel atma ve açılış törenlerini tek tek saymaya kalksak günler, haftalar, aylar sürer. Birileri, bir önceki dönemde hazırlıkları tamamlanan ileri biyolojik arıtma tesisi yatırımı için, şu gaflete bakın, 'temel atmama töreni' yapıyor. Bunlar temel atma ve açılış töreni gibi işlere zaten yabancılar. Ben zaten pek temel atma törenine değil, daha çok açılışlara giderim, bu benim prensibim, o ayrı. Ama bunların yaptığına bakın temel atmama töreni... Onun için tıynetlerine, karakterlerine uygun şekilde temel atmama töreni düzenlemişler. Ülkeye ve millete hizmet bunların bünyesine ağır gelir. Onun için kendilerine yakışanı yapmışlar. Şimdi vatandaş orada koku başlayınca sokaklara döküldü. Aslında bu yaklaşımın adı, İstanbul'u gelecekte yeniden kokuya, pisliğe, perişanlığa mahkum etmektir. İstanbul'un ne olduğunu, nereden geldiğini, nerede durduğunu, gelecekte nereye gittiğini bilmeyen bir zihniyetin, yapılan ve yapılmak istenen işleri anlamasını beklemek beyhudedir."
25 yıl önce İstanbul'un 2050'ye kadar olan sorunlarını çözecek adımları attıklarını dile getiren Erdoğan, ardından da şehrin 2100 yılına kadar olan ihtiyaçlarının çözümünü planladıklarını, bunları adım adım hayata geçirdiklerini vurguladı.
Erdoğan, "İhtiyaç yok" denilen projenin de işte böyle bir proje olduğunu vurgulayarak, "İstanbul'a atık suyu içme suyu kalitesine dönüştürecek, kendi alanında dünyanın en modern, ileri, gelişmiş teknolojisine sahip bir tesis kazandıracaktık. Tabii hizmet bir vizyon ve nasip meselesidir. Vizyon olmayınca nasip de bağlı olunca işte burada olduğu gibi önünüze gelen hazır projeyi hayata geçirme fırsatını da tepersiniz. Milletimiz bütün bunları görüyor, takip ediyor, zihninde ve kalbinde de not ediyor. İnşallah vakti saati geldiğinde hepsinin de hesabını birer birer soracaktır." diye konuştu.
Ankara'da da yine aynı şekilde sıkıntıların olduğunu, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'ten önceki belediye başkanının atılması gereken adımları atmadığını hatırlatan Erdoğan, Ankara'nın Gökçek ile değişim ve dönüşüm yaşadığını söyledi.
"Tohumlar fidana, fidanlar ağaca dönmeli yurdumda" şarkısını anımsatan Erdoğan, bu şarkının maziden atiye kurulan köprünün ifadesi olduğunu aktardı.
Bugün ecdadın mirası üzerine katkıda bulunulduğunu, yarın da gençlerin bunun üzerine daha fazlasını koyarak geleceğe yürüyeceğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Geleceğe nefes ol derken fidan dikmenin ötesinde, çocuklarımıza her bakımdan daha güçlü bir Türkiye bırakmanın kararlılığını da ifade ediyoruz. Bugün dikilen fidanlar her yıl büyüyüp serpilirken çocuklarımız da onlarla birlikte ülkemizin geleceğini kucaklamaya talip bir donanımla kendilerini geliştirecekler. Toprak ne ekersen onu verir. Toprağa ne kadar emek verirsen o kadar karşılık alırsın. İnsan da öyledir. Bunun için biz 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' diyoruz. 'Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz.' diyen bir medeniyet birikimine sahibiz. Evliya Çelebi bugünkü manzaranın tersine yemyeşil bir Anadolu tasviri yapıyor. Demek ki kaybımız çok. Yurt edindiği toprağa 'ana' diyen bir millet olarak her bakımdan kayıplarımızı telafi edeceğiz. Hem toprağımızı fidanlarla buluşturacağız hem yeni nesillerin gönüllerini tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle şenlendireceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda, kampanyaya gösterilen ilgiye teşekkür etti.