Kalın, NTV'nin canlı yayınında, Türk askerinin Afganistan'dan çekilmesi ve Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nın durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nı işletmeye devam etmesinin Afganistan'ın da lehine geçiş sürecinin de lehine olduğunu ifade eden Kalın, bunun bundan sonraki kurulacak hükümetin de lehine olduğunu söyledi. Kalın, "Çünkü, orada uluslararası bir tanınma sağlayabilmesi için yeni hükümetin mutlaka havalimanının güvenliğini sağlaması ve işleyişi normal bir şekilde temin etmesi gerekiyor." diye konuştu.
Bu yönde soru işaretleri bulunduğunu belirten Kalın, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz bu uluslararası tanınma ve ilişkilerin devamı açısından bunun hala önemli olduğunu ifade ediyoruz. Askerimiz çekildikten sonra biz orada havalimanı ile ilgili bu işletme görevini devam ettirebiliriz. Bu tabi şartları, detayları konuşulacak ama bir süreç var şu anda. Olumlu seyretmesini bekliyoruz, detaylar konuşulacak. Çünkü, havalimanını işletmenin bir lojistik kapasite boyutu var. Bununla ilgili müzakereler devam ediyor. Şartlarda anlaşılırsa bu yönde bir mutabakat sağlanırsa, biz bu hizmeti orada vermeye devam edeceğiz. Bu tamamen profesyonel bir hizmet olacak havalimanın işletilmesi. Ama şu anda Afganistan'ın dünyaya açılan kapısının Kabil Havalimanı olduğu dikkate alınırsa bunun ne kadar önemli bir misyon olduğu da zannediyorum kendiliğinden ortaya çıkacaktır."
Kalın, "Taliban mı 'Biz istemiyoruz Türk askerini burada' dedi?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"'Türk askeri' demediler, 'hiçbir yabancı gücün Afganistan'da kalmasını istemiyoruz' diye bir ilke koydular ortaya. Bu prensip kararı çerçevesinde, bunu sadece bize değil, diğer bütün ülkelere, Almanya, İngiltere, Fransa, İran, Rusya, Çin'dir hepsine söylediler. Bu geçiş sürecinin belki beklenen boyutlarından, unsurlarından bir tanesiydi. O yüzden biz çekilme ihtimali üzerinde güçlü bir şekilde durduk. Çünkü askerimizin orada herhangi bir şekilde bir çatışmanın ortasında kalması, bir tehditle, tehlikeyle karşı karşıya kalması bizim asla kabul edebileceğimiz, onay verebileceğimiz bir durum değildi. Dolayısıyla misyonun bu şekilde tamamlanmış olması bizim için de memnuniyet verici, güvenli bir şekilde ülkemize dönüyor olmaları."
İşletme konusunda kapasitenin Türkiye'de olduğunun altını çizen Kalın, "O konuda bir sorunları yok. Bunu Türkiye'nin devam ettirmesi yönünde bir irade de ortaya koyuyorlar. Büyük ihtimalle, şartlarda anlaşılması durumunda bu yönde bir netice ortaya çıkacak gibi görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun, Türkiye'nin oradaki misyonu açısından önemli olduğunu vurgulayan Kalın, "Çünkü, sivil diplomatik misyonumuz devam ediyor. Büyükelçimiz orada, büyükelçilik çalışanlarımız orada. Bir kısmını tahliye etmiştik ama asıl kadro orada ve onlar çalışmalarına devam ediyor." dedi.
"24 ya da 36 saat içerisinde bu operasyon tamamlanmış olur"
"Tahliyenin ne kadar sürede tamamlanması bekliyorsunuz?" sorusu üzerine de Kalın, "Tam saatini bilemiyorum, bu Milli Savunma Bakanlığının planlaması ama 24 ya da 36 saat içerisinde bu operasyon tamamlanmış olur." diye konuştu.
Kalın, askerin ve oradaki diplomatların, vatandaşların güvenliğinin Türkiye'nin birinci önceliği olduğunu vurguladı.
Havalimanında bir güvenliğin sağlanması gerektiğine işaret eden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Afgan güçleri, Taliban güçleri tarafından mı yoksa bir özel güvenlik tarafından mı sağlanacak? Mutlaka orada bir güvenlik yapısının kurulması gerekiyor. Orada Taliban'ın böyle bir kapasitesi olduğunu ben düşünmüyorum. Onlar da önünde sonunda muhtemelen böyle bir hizmet talebinde bulunacaklar. Çünkü, kendileri de oranın ne kadar kilit bir öneme haiz olduğunu biliyorlar. Bu detaylar müzakere konusu. Mutabık kalınması halinde bu yönde bir çalışma yapılacak orada."
"Yeni yönetimle ilişki çerçevesi nasıl olacak?" sorusu üzerine de Kalın, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın kullandığı bir ifade var, o önemli, 'ihtiyatlı bir iyimserlik içindeyiz' ama asıl tabloyu belirleyecek olan atılacak adımlar, söylemlerden ziyade sahada ne tür adımların atılacağı. Bu noktada da en önemli adım, bu müzakereler neticesinde kuşatıcı, kucaklayıcı, kapsayıcı bir hükümetin kurulması, bu son derece önemli. Bu başarılı bir şekilde yapıldığı oranda, orada bütün farklı grupların hem etnik hem siyasi anlamda grupların içinde olduğu, onayladığı, benimsediği bir hükümet kurulursa, bu süreci daha da kolaylaştırır. Bu, o hükümetin dünya ülkeleriyle ilişkisini de kolaylaştırır, bizim o hükümetle ilişkimizi de daha da kolaylaştırır."
"Önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak tabloyu biraz daha net görmemiz gerekiyor"
Afganistan'ın şartları içerisinde olabilecek en gerçekçi unsurları değerlendirerek, Afgan halkının hep yanında olduklarını, orada hizipçilik, mezhepçilik, etnik milliyetçilik yapmadıklarını vurgulayan Kalın, bütün taraflarla iyi ilişki içerisindeki bulunduklarının altını çizdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Önümüzdeki günlerde, haftalarda ortaya çıkacak tabloyu biraz daha net görmemiz gerekiyor. Şu anda tabi Taliban'ın önündeki en önemli sınama, meydan okuma bu kuşatıcı, kucaklayıcı bir geçiş hükümetini orada hızlı bir şekilde kurması. Bu müzakerelerden olumlu, herkesin kabullenebileceği bir siyasi çerçevenin çıkması." ifadesini kullandı.
Taliban'ın değişip değişmediğine yönelik değerlendirmesi sorulan Kalın, bazı analistlerin iyimser yaklaşarak aradan geçen 20 yılda Taliban'ın dünyaya tabiri caizse "ekspoze" olduğunu belirttiğine işaret etti.
Kalın, "Ben bu yönde 'kesin değişim olmuştur' diyerek bir kolaycı iyimserliğe kapı aralamak istemem. Biraz sahadaki gerçekleri, atacakları adımları görmek lazım ama Afganistan da değişti, 20 yıl öncesinin Afganistan'ı değil." değerlendirmesinde bulundu.
Afganistan'da zor şartlara karşın üniversitelerin açıldığını, üniversitelerde okuyan kadın genç kız sayısının arttığını, devlet yönetiminde çok farklı grupların bir araya gelebildiğini ve bunların önemli kazanımlar olduğunu anlatan Kalın, şunları kaydetti:
"Taliban'ın bundan sonra zihninde tasavvur ettiği, teklif veya empoze edeceği siyasal düzen nasıl bir düzen olacak bunu da bir görmek lazım. Yani Afganistan'ın, çağın gerçekleri ile uyumlu bir siyasal çerçeveyi esas almaları bizim en büyük temennimiz. Onlara telkinimiz de hep bu yönde oldu. Yani İslam anlayışı söz konusu ise de bunu çok dar bir perspektiften, dışlayıcı, ötekileştirici biçimde değil, farklı bir şekilde bakış açısıyla, İslam'ın kuşatıcı, kucaklayıcı, evrensel, müşfik, merhametli perspektifiyle bir tavır ortaya koymaları daha anlamlı olur, Afganistan için de bölge için de. Bunları önümüzdeki günlerde göreceğiz, atacakları adımları biz de takip edeceğiz."
"Türkiye, mülteciler meselesinde üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Göç tehdidinin hala devam ettiğini, artacağını düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, Türkiye'nin Afganistan'da böyle bir durumun yaşanmaması için bütün diplomatik çabalarını sürdürdüğünü vurguladı.
Kalın, bir göç dalgası olması durumunda bundan öncelikle komşu, sınırdaş ülkelerin etkileneceğine ve genel olarak göç konusunda uluslararası toplumun sorumluluk alması gerektiğine işaret ederek, "Türkiye göç, mülteciler meselesinde üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi. Bundan sonra yeni bir yük alması ne mümkün ne de söz konusu." açıklamasında bulundu.
Sınırda illegal göçün önlenmesine yönelik çok ciddi tedbirler alındığını anlatan Kalın, "Türkiye hiçbir zaman kimsenin göç ambarı, yol geçen hanı olmadı, bundan sonra da olmayacak." diye konuştu.
BAE ile ilişkiler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan ile görüşmesi ve iki ülke arasındaki ilişkilere dair soru üzerine Kalın, Körfez ülkelerinin tamamıyla iyi ilişkiler içinde olmayı arzuladıklarını söyledi.
Kalın, "Birleşik Arap Emirlikleri ile böyle yeni bir sayfanın açılması çok olumlu. Bu süreç tabi geçtiğimiz 5-6 ay içinde belli bir olgunluğa geldi. Epey bir görüşmeler yapıldı. Dışişleri Bakanımızın görüşmeleri oldu, Milli İstihbarat Başkanımız Hakan Bey'in görüşmeleri oldu. Onun neticesi olarak da Cumhurbaşkanımız düzeyine çıktı. Gelen şahıs da biliyorsunuz Şeyh Tahnoun, Birleşik Arap Emirlikleri sistemi içinde son derece kritik bir göreve sahip. Onun gelmesi kendi başına bir mesajdı zaten." diye konuştu.
Bundan sonra Türkiye ile BAE ve diğer Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin karşılıklı çıkar ve saygıya dayalı bir çerçevede ilerlemesi konusunda mutabık kalındığını ifade eden Kalın, bunun somut neticelerini her alanda görmek istediklerini ve bu yönde atılacak adımların da hazırlandığını bildirdi.
Kalın, Mısır ile ilişkileri doğru zemine oturtmak için görüşmelerin devam ettiğini ve bu alanda da yakında somut adımların atılmasının öngörülebileceğini söyledi.
İsrail ile ilişkilere de değinen Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni seçilen İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Hertzog'u aramasının İsrail tarafında çok olumlu bir etki yaptığına dikkati çekti.
Kalın, İsrail'deki sürecin olumlu göründüğünü belirterek, bu ülke ile de bir görüşme trafiğinin olabileceğini ifade etti.