Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından iki yılda bir düzenlenen ve bu yıl "Dijital Gelecek" temasıyla gerçekleştirilen Vizyoner Zirvesi devam ediyor.
Zirvede "Dijital Türkiye" başlıklı konuşma yapan Koç, Türkiye'de dijital teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi yoluyla ekonomik ve sosyal refahın artırılmasına yönelik süreçlere ilişkin faaliyetlerinden bahsetti.
Küresel rekabette başarının ve kalkınma hedeflerinin yakalanmasının tüm paydaşların iş birliğiyle sağlanabileceğini dile getiren Koç, burada sivil toplum kuruluşlarının da ciddi önem arz ettiğini söyledi.
Koç, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin kamu kurumlarının performans ve hizmetlerinin verimini artırmak ve kamunun dijital dönüşümüne öncülük etmek için yetkilendirildiğini kaydederek, ofis sayesinde vatandaşların günlük hayatlarındaki işlerinin kolaylaştırılacağını, zamandan ve nakitten tasarruf edilerek refah artışının sağlanacağını anlattı.
Dijital dönüşümün öneminden ve hızından bahseden Koç, "Oyunun kuralları değişiyor. Hepimizin bakış açısını değiştirmesi, iş yapış şekillerini değiştirerek sahada etkin rol alması gerekiyor." diye konuştu.
- "Kalıcı olmak isteyen şirketler teknolojiye yatırım yapmalı"
Koç, Türkiye'de kurumlarca bilgi ve iletişim teknolojilerine dönük harcamaların bu yıl 17,1 milyar dolara ulaşacağının tahmin edildiğini belirterek, "Türkiye pazarında kalıcı yer edinmek isteyen ve uzun vadeli bir perspektife sahip şirketlerin teknolojiye yatırım yapması ve sürekli bu şekilde çalışması gerekiyor." dedi.
Yenilikçi teknolojilerin iş yapış şekillerine, istihdama ve sosyal yardım gibi alanlara getirdiği değişimden bahseden Koç, dijital teknolojilerin yaygınlaşması ile ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki olduğunu söyledi.
Koç, dijital ekonominin büyümede çarpan etkisi oluşturduğunu kaydederek, 2018'in en değerli şirketleri arasında çoğunluğu bilişim ve teknoloji şirketlerinin oluşturduğunu, bu alanda yükselen firmaların da yapay zeka gibi teknolojiye yatırım yaptığını anlattı.
Türkiye'nin dijital dönüşüm için Milli Teknoloji Hamlesi ilan ettiğini anımsatan Koç, "Milli Teknoloji Hamlesi, insanı merkeze alarak, ekonomik ve sosyal refahı artırmanın yanında, güvenliğe de önem veren bir anlayışa sahiptir. Bu kapsamda Milli Teknoloji Hamlemiz 21. yüzyılın en kıymetli değeri olan veri odaklı bir yaklaşımla şekillenmektedir." diye konuştu.
- "Dijital veri transferi her geçen gün artıyor"
Ali Taha Koç, Türkiye'nin verisinin ülkede kalması ve değerlendirilmesi için çalıştıklarını belirterek, dijital dünyada üretilen verinin her geçen gün arttığını söyledi.
Saniyede yapılan veri transferinin 2002'de 100 GB iken bu rakamın 2017'de 46 bin 600 GB'ye yükseldiğini dile getiren Koç, şu bilgileri verdi:
"Günümüzde veri odaklı ekonomik büyümenin etkisiyle bu rakamın, 2022'de saniyede 150 bin 700 GB olması beklenmektedir. Bu büyük veriyi kullanarak dijital dönüşümden beklenenlerin gerçekleşebilmesi için, kurumlar arası iş birliğini ivedilikle geliştirmemiz gerekiyor. Bu doğrultuda, kamu kurumlarımızın, tüm uygulama, platform ve altyapı katmanlarında kullandıkları verilere ilişkin standart ve tanımlamaların yer alacağı 'Ulusal Veri Sözlüğü' ve kurumsal mimari çalışmalarını başlattık."
Koç, Türkiye'nin hazırladığı Ulusal Yapay Zeka Strateji Belgesi'ne de değinerek, yapay zekanın etik, hukuk ve toplumsal yaşama entegrasyon konularına ayrı bir önem verdiklerini dile getirdi.
Yapay zekanın verilerin manipüle edilmesi sonucu yanlış sonuçlar verme olasılığı olduğunun altını çizen Koç, "Yapay zeka sistemlerinin kandırılmaya açık sistemler olduğunu hiçbir zaman unutmamız gerekiyor. Saldırılara karşı daha güvenli yapay zeka sistemleri geliştirilmesi gerekiyor." diye konuştu.
- "Teknolojiye yön veren ve üreten bir ülke olmak çok önemli"
Koç, verinin dijital ortama taşınmasının siber saldırıların şeklini değiştirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siber saldırılar artık otomatize edilmiş, daha sık, karmaşık ve hedef odaklı şekilde yapılmaktadır. Siber saldırıyı planlayan unsurlar artık büyük veriyi kullanarak, yapay zeka algoritmalarıyla daha kompleks saldırılar yapmaya başladılar. Siber güvenlikte caydırıcı olmanın önlemleri ise bu alanda mevcut teknolojilere eşdeğer ürünler geliştirmektir. Nasıl sınırlarımızı yabancı askerlerle koruyamazsak verimizi de yabancı ürünlerle koruyamayız. Bugünden alacağımız önlemler ve atacağımız adımlar yarının dünyasında teknolojiyi takip eden değil, teknolojiye yön veren ve üreten bir ülke olmak çok önemli."
e-Devlet'in her geçen gün kullanımının yaygınlaştığına vurgu yapan Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
"2008'de başladığımız bu yolculukta o yıl sadece 5 bin kişi sisteme girmişti. 13 Kasım itibarıyla bu yıl 1 milyar giriş hedefine ulaştık. Bundan sonra e-Devlet'i her vatandaşımızın rahatlıkla kullanacağı bir ortama çevirmek istiyoruz. Kamu tarafından üretilen bir verinin diğer bir kamu kurumu tarafından belge olarak istenmemesi maksadıyla başlatılan sıfır belge politikası için çalışmalarımız hızla devam ediyor. e-Devlet'ten Dijital Türkiye Versiyon 1.0'a giden süreçte; hizmet başına düşen ortalama belge sayısı 3,80 iken yaptığımız çalışmalar ve kurumlarımızın üstün gayreti neticesinde talep edilen ortalama belge sayısı 0,34'e düşürüldü"