Türkiye’de, Çarşamba günü saat 20.30 sıralarında Ağrı, Erzincan, Erzurum, Van, Trabzon, Artvin dahil bazı kentlerde cep telefonu kameralarıyla çekilen görüntüler heyecanlandırdı. Gök taşı (meteor) düşmesi olduğu iddia edilen görüntülerin ardından bazı kişiler, düştüğü iddia edilen gök taşı ya da parçalarını aramaya başladı. Trabzon'un Düzköy ilçesinde arazi ve ormanlık alanlarda arama yapanlar, herhangi bir ize rastlayamadı.
'GÖKTAŞI BULDUM'
Trabzon'un Sürmene ilçesi Oylum Mahallesinde yaşayan Recep Doğan (32), 20 yıl önce ilçenin Pınarbaşı mevkisinde bulduğu ve ilk başlarda şarapnel parçası olduğunu düşünerek sakladığı 5 kilo 400 gram ağırlığındaki taş parçasının, geçmişte düşen bir meteor parçası olabileceğini iddia etti. Taşın analizini yaptırmak için bir uzmana ulaşmak istediğini söyleyen Doğan, “Taşı bulduğum yerin herhangi bir volkanik bölge veya madeni cevher gibi bir özelliği yok. Etrafında bir taş ocağı da yok. Bahçedeydi ve ağır olduğu için şarapnel parçası olabileceğini düşünerek duvarının yanında bırakmıştım. Taşın üzerindeki spiral şeklindeki gözenekler ve oksitlenme, taşın meteor olabileceği ve yanarak düştüğü izlenimi veriyor. Çevrede de buna benzer ve bu ağırlıkta herhangi bir taş yok. O yüzden meteor olabileceğini düşündüm” diye konuştu.
PROF. DR. UYSAL: DIŞ KABUĞU YANMIŞ OLMALI
Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Mineraloji ve Petrografi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Uysal, Türkiye Meteor Takip Sistemleri Projesi yürütücüsü ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ozan Ünalan ile birlikte, görüntüleri inceleyerek, meteorun düştüğü yeri tespit etmeye çalıştıklarını söyledi. Göktaşlarının saniyede 20-30 kilometre hızla hareket ettiği için yandığını belirten Uysal, “Düşen gök cisimlerinin dış kabuğunda yanma izi, pürüzsüz ve yuvarlak şeklinde bir kabuk görüyoruz. Bu kabuk aslında arazide bulduğumuz cisimlerin ibaresi. Şu an çok popüler bir konu oldu. Her gök taşı düşmesinde o bölgedeki insanlar, buldukları taşları 'meteor mudur' diye bize getirip sormaya çalışıyor. Özellikle bu tarz olaylardan sonra bunun ibaresini alan insanlar, buldukları taşların dış kabuğunda yanma izi görüyorsa bunu değerlendirmeli. Her bulunan kayacın bize getirilip, ‘bu meteor mu’ denmesi hem bizim zamanımızı alıyor hem kendileri için masraf oluyor. Bunun önüne geçilmesi için ön tespit yapılmasında fayda var” dedi.
'ALÜMİNYUM FOLYOYA SARIP BİZE ULAŞTIRIN'
Karaya düşen büyük meteorların yerde büyük kraterler oluşturduğunu ancak çoğunlukla küçük meteor parçalarının düştüğünü kaydeden Uysal, “Sıcak olmadığı sürece bunları elinize almanızda herhangi bir sakınca yok. Bu malzemeleri bulan arkadaşlarımızın, kayacın kendi öz kimyasına zarar vermemek için bunları alüminyum folyo içine sarmalarını ve herhangi başka bir şeyle temas ettirmemelerini istiyoruz” dedi.
'METEOR TAŞLARININ MADDİ KARŞILIĞI YOK'
Meteor parçalarının bilimsel çalışmalar için değerli olduğunu ancak maddi bir karşılığı olmadığını söyleyen Uysal, “Altın ve platin nadir görülen bir elementtir ve ihtiyaç olduğu için diğer elementlere göre çok daha pahalıdır. İnsanlar bunu farklı bir yöne çekmeye, meteor parçası satmaya, meteordan tespih yapıp bunu ticarileştirmeye çalışanlar var. Bizim için hiçbir maddi karşılığı yok. Biz bu kayaçların bilimsel incelemesini yaparak farklı sonuçlara gitmeye çalışıyoruz. Normal şartlarda bunu alıp kuyumcuya götürüp bozdurabileceğiniz, içerisinde çok değerli elementler içeren bir parça değil" ifadelerini kullandı.
Şu an bu göktaşının tam olarak nereye düştüğünü bilmediklerini söyleyen Uysal, "Rize, Artvin, Gürcistan tarafına hatta denize bile düşmüş olabilir. Bunu bulan şahısların en kısa zamanda küçük bir parçasını bize göndermeleri çok önemli" çağrısında bulundu.