Özer, havzanın durumu ve bölgedeki suyun verimli kullanımına ilişkin yaptığı açıklamada, insanların her zaman suya muhtaç olduğunu ve bu nedenle uygarlıkların su havzalarında geliştiğini söyledi.
Nil, Fırat, Dicle, Ganj, Sarı Nehir, Kızılırmak, Sakarya ve Gediz nehirleri gibi su kaynaklarının binlerce yıl sayısız uygarlığı beslediğini ve bu uygarlıkların ulaşımlarını sağladığını ifade eden Özer, toprak ve suyun yanlış kullanıldığı durumlarda ekolojinin çöktüğünü ve toplumların dağıldığını, bu bakımdan Türkiye'de de kaybedilen toprak ve ormanlar ile kurutulan göller ve sulak alanların Anadolu'yu yorduğunu söyledi.
Bu kötü gidişin iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle de birleşerek devam ettiğinin atını çizen Özer, "Kısa bir süre içinde Marmara Denizi'nden daha büyük bir göl alanı kurutuldu. Yüzlerce nehir ve derenin doğal işleyişi bozulurken, bugün yer altı su seviyelerin onlarca metre aşağıya indiğine tanıklık ediyoruz." diye konuştu.
- "Yapılan yanlışlıklar yer altı su kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor"
Özer, Türkiye'de her biri birbirinden kıymetli 25 akarsu havzası olduğunu anımsatarak, bu bölgelerde kirlilikten tarımda yanlış su kullanımına, sektörlerin su rekabetinden suyun hatalı yönetimine kadar birçok sorun yaşandığını dile getirdi.
Geride kalan dönemde yer altı su rezervlerinde ciddi azalmalar meydana geldiğini anlatan Özer, sadece bugünün değil gelecek nesillerin hakkı olan yer altı su rezervlerinde yıllık 1,5 metreyi bulan azalmalar yaşandığının altını çizdi.
Yer altı su seviyesinin azaldığı havzaların başında Türkiye'nin en az yağış alan ve iklim senaryolarında en riskli olarak değerlendirilen Konya Kapalı Havzası'nın geldiğini belirten Özer, şu ifadeleri kullandı:
"Havza 5,5 milyon hektarlık yüzölçümü ile ülkemizin yüzde 7'sini oluştururken, yer altı su potansiyelimizin de yüzde 17'sine sahiptir. Havzada toplam yıllık kullanılabilir su kaynağı 4,5 milyar metreküp, yıllık su tüketimi ise 6,5 milyar metreküp seviyesinde. Yani havzanın su bütçesinde her yıl 2 milyar metreküp açık olduğu görülüyor."
Özer, 300 milimetre yağışın düştüğü havzada 800-1200 milimetre su ihtiyacı duyan yonca, şeker pancarı, mısır gibi ürünlerin ekim alanlarında büyük artışlar görüldüğüne dikkati çekerek, ürün seçiminden tarımsal üretim tekniklerine kadar uzanan yanlışlıkların yer altı su kaynakları üzerindeki baskıyı artırdığını belirtti.
- "Su talebini azaltacak önlemler alınmalı"
Toplamda 7 şehri kapsayan havzada içme ve kullanma suyu sıkıntısı çekildiğini vurgulayan Özer, "Yer altı su seviyelerindeki düşüşe bağlı toprak çökmeleri ve obruk oluşumları endişe verici düzeydedir. Suların azalması yer altı su depolarında tuzlulaşmayı da beraberinde getirmektedir." dedi.
Özer, havzada sayısı 13'ü bulan ulusal ve uluslararası koruma statüsüne sahip çok sayıda sulak alanın bu niteliğini kaybettiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:
"Bölgede acilen su talebini azaltacak önlemler alınmalıdır. Yetiştirilen ürün deseni, suyun gelecekteki durumu düşünülerek oluşturulmalıdır. Sulama şebekeleri iletim hatlarından tarla içine kadar su kayıplarını en aza indirecek kapalı, basınçlı sistemlerle yenilenmelidir. Toprak ve su kirliliğini önlemek, atık suyu geri dönüştürmek, su kullanılan bütün alanlarda kayıp ve kaçakları en aza indirmek hedeflenmelidir."