Meteoroloji Genel Müdürlüğünden (MGM) edinilen bilgiye göre, sanayi devriminden beri yaklaşık 1 derece artan küresel ortalama sıcaklıklar, tüm dünya gibi Türkiye iklimini de etkiledi.
Ülkede iklim izleme çalışmalarını yürüten tek yetkili kurum konumunda olan MGM, ulusal iklim izleme çalışmalarına ilave olarak küresel iklim izleme faaliyetlerine de destek veriyor. Türkiye, Dünya Meteoroloji Teşkilatı bünyesinde yer alan Doğu Akdeniz İklim Merkezi ile Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgesindeki ülkelere iklim izleme ve mevsimlik tahmin hizmetleri sunuyor.
İklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz etkileri en aza indirmek için kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından iklim değişikliği uyum planı çalışmaları yapılırken, MGM de bu çalışmalara gözlem verileri ve bilimsel çalışmalarla destek sağlıyor.
Türkiye en hassas bölgede
Türkiye'nin de içinde yer aldığı Akdeniz Havzası, Dünya Meteoroloji Teşkilatı tarafından küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi olarak tanımlanıyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 2013 yılında yaptığı "Türkiye İklim Değişikliği Projeksiyonları" projesiyle de 2100 yılına kadar Türkiye ikliminde yaşanabilecek olası değişiklikleri ortaya koymuştu. Buna göre, Türkiye'nin ortalama sıcaklıklarında 2050 yılına kadar 2 dereceye, 2100 yılına kadar ise 5 dereceye varan artışlar olacağı öngörülüyor.
Sıcaklıklardaki bu artışların gelecek yıllarda sıcak hava dalgaları, kuraklık, sel, dolu, fırtına ve hortum gibi kuvvetli meteorolojik olayların artmasına sebep olacağı tahmin ediliyor.
Kış mevsimi yağışlarının 2100 yılına kadar ülke genelinde artması, sonbahar mevsiminde, sahil ve kuzeydoğu kesimleri dışında, yağışların azalması bekleniyor. Yağışlarda yaşanacak azalışların, en fazla Anadolu'nun iç kesimleri ile güney bölgelerini etkileyeceği ve bu durumun kuraklığı artırabileceği düşünülüyor.
Sıcaklıklar artıyor
Türkiye'de mevsimlik ve yıllık ortalama sıcaklıklar incelendiğinde, ortalama sıcaklıkların genel olarak 1999 yılından itibaren normallerin üzerinde olduğu görülüyor.
Ülkede 2010 yılı en sıcak yıl olarak kayıtlara geçerken, 2019 yılı ise en sıcak dördüncü yıl oldu. Son 50 yıllık ortalama sıcaklıklar değerlendirildiğinde, en sıcak yılların 2000'den sonraki yıllar olduğu görülüyor.
İklim değişikliğinin yağış rejimi üzerindeki etkileri ise sıcaklıkta olduğu gibi belirgin değil. Yağışlarda belirgin bir değişim, azalma veya artış eğilimi yok ancak yağış rejiminde düzensizlikler görülüyor. Toplam yağışlardaki değişimler yerine, maksimum yağışların sayı, şiddet ve sıklığında yaşanan artışlar iklim değişikliğinin en bariz göstergesi olarak öne çıkıyor. Son yıllarda ülkede yaşanan kuvvetli meteorolojik olaylardaki artış eğilimi iklim değişikliğinin olumsuz etkileri olarak meydana geliyor.
Sub-tropik iklim etkisi
Türkiye'de ılıman iklim kuşağının özelliği olan dört mevsim yaşanırken, Ekvator ve çevresinde hakim olan tropik ve subtropikal iklim kuşaklarında ise sadece iki mevsim görülüyor. İklim değişikliğinin sonucu olarak, subtropikal kuşağın kuzey enlemlerine doğru genişleyerek Türkiye'yi de etkisi altına alacağı öngörülüyor. Bu etki, mevsimlerin temel iklim göstergelerinden olan sıcaklık ve yağış normallerini değiştiriyor. Sıcaklık ve yağış normallerindeki bu değişim mevsimlerin iklim özelliklerinin farklılaşmasına neden oluyor.
Buna göre, ülkenin daha sıcak iklim kuşağına girmesi, mevsimlerin iklim özelliklerinin değişmesine yol açıyor ama bu durum mevsimlerin kısalması veya mevsimlerde kayma ya da yer değişikliği olduğu anlamına gelmiyor.