Keban Baraj Gölü'ne 8 yaşındaki kızıyla tekneyle balık avına çıkan Vahdet Gündüz, ilçenin 6 kilometre güneydoğusundaki Tunceli kıyısında daha önce balık avladıkları alanda suların çekildiğini gördü.
Bunun üzerine teknesini kıyıya demirleyerek suların çekildiği alana giden Gündüz, kıyıdan yaklaşık 150 metre içerideki bir tepenin arka kısmında içerisinde su bulunan dev bir çukur olduğunu gördü.
Gündüz, görünümüyle ilgi uyandıran dev çukurda detaylı tetkik yapılması için durumu Fırat Üniversitesi (FÜ) yetkililerine bildirdi.
Fırat Üniversitesi (FÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy söz konusu bölgede yaptığı incelemede dev çukurun baraj gölündeki su seviyesinin düşmesiyle ortaya çıkan dev bir obruk olduğunu tespit etti.
"Suyun altında böyle bir oluşumdan habersiz oltalarımızı atardık"
Gündüz, balık avladıkları alanda su seviyesinin düşmesiyle gün yüzüne çıkan obruğun görüntüsüyle hayranlık uyandırdığını söyledi.
Su seviyesinin düşmesiyle böyle bir oluşumla karşılaştıklarını belirten Gündüz, "Obruğun bulunduğu nokta geçmiş yıllarda tamamen su altında kalan bir yerdi. Burası tamamen suyla kaplı, sadece bir koy şeklinde, ağlarımızı attığımız bir yerdi. Suyun altında böyle bir oluşumdan habersiz oltalarımızı atardık. Çok büyük turnaların, sazan balıklarının yakalandığı bir yerdi." dedi.
Duyuldukça bölgeye doğaseverlerin ziyaretlerinin arttığını aktaran Gündüz, "Çok dikkatimizi çekti. Açıkçası daha önce hiç görmediğimiz böyle doğal bir güzelliğin ortaya çıkmasından dolayı sevinç yaşadık. Meteor düşmesi sonucu oluştuğuna inanılan 'Kup çukuru' adı verilen obruktan sonra ikinci obruğu keşfetmenin mutluluğunu yaşadım. İnsanların buraya merakı oluştu. Teknemizle getirdiğimiz arkadaşlar, ziyaret edenler olsun, bol bol fotoğraf çekiyorlar." diye konuştu.
"Obruğun bölgedeki büyük bir mağara sisteminin parçası olma ihtimali var"
FÜ Öğretim Üyesi Aksoy da Ağın ilçesinde bilinen Kup çukurunun ardından ilçenin 6 kilometre güneydoğusunda Keban Baraj Gölü'nün Tunceli yakasında gölün çekilmesiyle ortaya çıkan ikinci obruğun bölgenin jeoturizmine değer kattığını belirtti.
Yeni tespit edilen obruktaki su varlığının, tabandan baraj gölüyle bağlantılı olduğunu gösterdiğini dile getiren Aksoy, şöyle konuştu:
"Bu obruğa yakından bakıldığında içerisinde su olduğu görülüyor ki bunun sürekli olarak su bulundurması mümkün değil. Bu suyun barajla irtibatlı olması lazım. Yani bu suyun varlığı baraj gölünden buraya bir irtibatın olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla nasıl bir bağlantı var, bir mağara sisteminin çökmesiyle mi oluştu veya çatlaklar boyunca mı geliyor, bunun ortaya konulması gerekiyor. Bunun için de gerekli araştırmaların yapılmasını planlanıyoruz. Obruğun en üst yüzeyi yaklaşık 350 metre çapa sahip. Bu obruğun bölgedeki çok büyük bir mağara sisteminin parçası olma ihtimali var."
Aksoy, bölgede yaptıkları incelemede her iki obruğun karstik olaylar sonucu oluştuğunu belirlediklerini, bu obrukların varlığının bölgede başka obrukların da olabilme ihtimalini doğurduğunu aktardı.
Obrukların ne zaman oluştuğunun belirlenmesi için obruktaki sarkıt ve dikitlerin yaşının tespit edilmesi gerektiğini dile getiren Aksoy, "O zaman bu mağara sistemi ve bunların bir parçası olan obrukların ne zaman meydana geldiğini daha net konuşmak mümkün. Baraj gölünün kenarında olması dolayısıyla özellikle doğaseverler için ilgi çekecek noktalardan biri. Buranın özellikleri araştırılıp ortaya çıkarılınca bu obruk insanların görmek isteyecekleri bir yer haline gelecektir diye düşünüyorum." dedi.
Aksoy, içinde su bulunması nedeniyle obruğun dalış turizmi için de önemli bir değer olabileceğine işaret ederek, obruk tabanındaki mağara sisteminin tespit edilmesi için dalgıçlar yardımıyla araştırma yapılması için de çalışma başlatacaklarını kaydetti.