Resmi belge almak için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkamayan ve hunharca öldürüldüğü anlaşılan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın vefatının üzerinden 1 yıl geçti.
Türkiye'de Cemal Kaşıkçı'yı ve fikirlerini en iyi tanıyanlardan biri olan AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, Kaşıkçı'nın ölümünün birinci yılında soruları yanıtladı.
Kaşıkçı'nın öldürülmesinde ana sebebin "muhalif gazeteci" özelliği gibi göründüğünü ancak neden muhalif olan başka insanlar yerine onun seçildiğini soran Aktay, "Cemal Kaşıkçı önemli bir isimdi. Suudi Arabistan'dan çıkıp belli bir entelektüel seviye, demokratik bilinç seviyesi yakalayıp bütün dünyada söyledikleri referans oluşturabilen, söylediklerine müracaat edilen, görüşlerine başvurulan önemli bir şahsiyetti. Daha önemlisi yakın zamana kadar kraliyet ailesinin çok yakını, içinden birisi, ailenin bütün sırlarını bilen, onlarla haşır neşir olmuş, onların danışmanlığını yapmış hatta onların istihbarat servislerine ciddi anlamda yardımcı olmuş, zaman zaman bilgi aktarmış, onlar için vizyon üretmiş bir şahsiyet..." diye konuştu.
Kaşıkçı'nın bu muhalefetinin eski Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz döneminde de olduğunu ancak muhalefetine rağmen o dönemde aile içerisinde kabul görebildiğini anlatan Aktay, Arap Baharı'nın yanında olan Kaşıkçı'nın, karşı darbeleri destekleyen Kral Abdullah'ın yerine Selman bin Abdulaziz gelince umutlandığını söyledi.
Suudi Arabistan'ın Katar siyasetine muhalefet
Kaşıkçı'ya verilen konuşma ve yurtdışına çıkma yasağının bir yıl kadar sürdüğünü belirten Aktay, bu yasağın sonunda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır'ın ortak bir bildiri yayınlayarak Katar'daki 59 kişinin terörle irtibatlı olduğunu iddia ettiğini dile getirdi.
Aktay, Suudi Arabistan'ın Katar siyasetini desteklemesi talep edilen Kaşıkçı'nın, "Ben böyle bir şeyi nasıl yapabilirim? Şu anda yaptığınız büyük bir yanlış, kabul edilebilir hiçbir tarafı yok." diyerek bu talebi reddettiğini anlattı.
Bu olay üzerine Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ı terkettiğini belirten Aktay, "Yurtdışına çıkar çıkmaz artık bir muhalif haline gelmişti. Bundan sonra söylediği sözü sakınmayan ve mevcut Suudi Arabistan yönetimine karşı en şiddetli eleştirileri yapan kişilerden birisi olmuştu." ifadelerini kullandı.
"Böyle bir mahkeme, böyle bir kepazelik olmaz"
Kaşıkçı'yı öldürenlerin mahkemede verdikleri ifadelerin kamuoyuna yansıdığına işaret eden Aktay, üstlerinden izin almadan tuvalete bile gidemediklerini beyan edenlerin kendi kafalarından böyle bir cinayeti işleyemeyeceğini söyledi.
Suudi Arabistan'daki mahkemenin ne yeri ne de zamanı hakkında bilgi verildiğini kaydeden Aktay, "Sızan mahkeme tutanaklarına göre, bütün olayın sorumlusu 3-4 kişi, Veliaht Prens'in haberi yok, hiç kimsenin haberi yok. Bunlar kendi başlarına onu öldürmeye karar vermişler. Çok korkunç bir şey. Bu, insanların aklıyla, zekasıyla dalga geçmekten farksız bir şey, inanmıyoruz tabii ki... Böyle bir mahkeme, böyle bir kepazelik olmaz." dedi.
Suudi Arabistan'ın Cemal Kaşıkçı'yı öldürenleri yargılama kapasitesi olmadığının altını çizen Aktay, "Suudi Arabistan'ın bu insanları yargılayabilme kapasitesi yok şu anda, yargılayamaz. Bu işin içerisine girmiş herkesin ifadesini en net bir şekilde alabilecek ne bir cesareti ne bir gücü var. Bu güç Türkiye'de şu anda. Türkiye'nin yargılamasına fırsat vermeleri lazım." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin bu olaya objektif bir mesafede olduğunu ifade eden Aktay, "Adil bir biçimde yargılama imkanına da gücüne de sahip olan tek ülke Türkiye'dir. Bu olaya karışmış olan herkesin Türk yargısına teslim edilmesini ve Türk yargısına güvenilmesini talep ediyoruz." diye konuştu.
"Kaşıkçı'nın ruhu onların yakasını bırakmayacak"
Dünya kamuoyunun bu cinayeti gerçekleştirenleri cezalandırdığını ifade eden Aktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu cinayet, Suudi Arabistan'ın içine girdiği yeni sürecin hiç de sahici ve gerçekten reformist bir süreç olmadığını bir skandal olarak ortaya koydu, ifşa etmiş oldu. Suudi Arabistan aslında bir adamdan kurtulmak istedi, başına bela etti. Kurtulmak istediği kişiyi başına büyük bir bela haline getirmiş oldu. Şu anda Cemal Kaşıkçı'nın ruhu bugün onun katilleri nereye giderse gitsin onların yakasını bırakmayacak şekilde onları rahatsız etmeye devam edecektir. Böyle bir cinayet, hiçbir şekilde kabul edilebilecek ve hiçbir şekilde insanların içlerine sindirebilecekleri bir hadise değil. Bu cinayeti işlemiş bir insan olarak uluslararası toplantılarda üzerinde bu töhmet varken rahatlıkla ilişki kurulmaz. Kuruyorsa, onun elini tutanları bile suçlu duruma düşürüyor. Onunla normal bir ilişki sürdürenler, töhmet altında kalıyorlar."
Aktay, Suudi petrol tesislerine düzenlenen saldırıya karşılık İran'a yapılacak olası bir askeri harekatı desteklemeyen ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin "Bir gazeteciyi doğrayan ve kalıntılarını kimyasal maddelerle eriten bir kişinin karşısında oturuyorlar. Suudi Arabistan'ı korumak ve savunmak için hiçbir sorumluluk görmüyorum. Bu hangi anlaşmanın bir parçası?" sözlerini hatırlattı.
"Zaman bazen aleyhte de işleyebiliyor, çanları çaldırıyor"
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyindeki bazı ülkelerin, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ve ülkedeki insan hakları ihlallerinden dolayı Suudi Arabistan'ı kınadığını hatırlatan Aktay, "Sadece Cemal Kaşıkçı meselesi dolayısıyla değil, diğer bütün insan hakkı ihlalleri dolayısıyla Suudi Arabistan devleti kınandı. Bu, BM'nin en üst düzeyinde şimdiye kadar alınmış en net karardı. Bir yıl sonra bu karar daha yeni çıktı. Zamanın geçmiş olmasını, birileri 'Bizim lehimize' diye değerlendiriyor olabilir ama çok da lehte değil. Zaman bazen aleyhte de işleyebiliyor, çanları çaldırıyor." diye konuştu.
Bu konuda sadece adaletin peşinde olduklarını vurgulayan Aktay, "Ne yazık ki Orta Doğu'da bir tür Cemal Kaşıkçı cinayeti modeli üzerine kurulu bir güvenlik ve insan hakkı ihlalleri modeli var şu anda... Şu anda hapishanelerde ulemadan, aydınlardan insan her an ölebilecek şartlarda tutuklu... Onlara yüklenen suçlamaları kabul ettiğiniz takdirde, dünyada masum kimse yok, hepsi idamlık. Böyle suçlamalarla insanlar tutuklu..." dedi.