Başkan Akbulut, yaptığı yazılı açıklamada, bitki koruma ilaçlarının satış ve uygulama yetkisinin ziraat mühendisleri dışında ilgisiz mesleklere de verilmesine tepki gösterdi.
Akbulut şunları kaydetti:
“18 Temmuz 2020 tarihli ve 31189 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle; bitki koruma ürünlerinin toptan veya perakende satışını yapmak amacıyla bitki koruma ürünleri bayi veya toptancı izin belgesi almak için Bakanlığa müracaatta bulunabilecek meslekler arasına; doğrudan ilgili ve tek yetkili olması gereken Ziraat Mühendisi dışında; daha önce maddeye eklenen Eczacı, Kimya Mühendisi/Kimyager, bitki sağlığı ile ilgili dersleri alarak mezun olmuş Tekniker veya Ziraat Teknisyeni meslek alanları yanına; bu kez de “Orman Mühendisi/Orman Endüstri Mühendisi” eklendi.
Pandemi sürecinde dünyada ve ülkemizde öne çıkan iki temel sektör, sağlık ve tarım sektörüdür. Tarım sektörünün devamlılığı sağlanamazsa yaşanacak gıda krizinin ve açlığın boyutları bugün tüm dünyanın gündemindedir ve gelişmiş ülkeler dahil pek çok ülkede ciddi kalıcı yeni tedbirler almaktadır.
Tarımsal üretimin artırılması ve devamlılığının sağlanması için üretim, işleme, depolama ve tüketim aşamalarında bitki koruma önlemleri olmazsa olmaz koşuldur. Bitki koruma ürünlerinin üretimi, toptan ve perakende satışı, tanıtımı ve fiili uygulanmasının bu konuda eğitim almış uzman kişilerce yapılması bir zorunluluktur.
Ülkemizdeki mevcut bitkisel ilaç satış bayilerinin çözülemeyen sorunları arasında; reçete sorunu, pestisitlerin ruhsatlandırma alanları ve dozları, gübre ruhsatı ile satılan pestisitler, etiket fiyatı denetim, sahte ve kaçak ilaçlar, üreticinin eğitim ve gelir seviyesi düşüklüğü, mesai saatleri, kâr marjının düşüklüğü, uzun vadeli satış ve tahsilat zorluğu, karekod ve barkot programları, sermaye yetersizliği, ürün fiyatlarının belirsizliği, ilaçların kullanım süreleri, fide, gübre, tohum satışları gibi bugün de yaşanan birçok ciddi sorunları mevcuttur.
Bu konudaki en önemli sorun bitki koruma ilaçlarında çok büyük oranda dışarıya bağımlılıktır. Savunma sanayinden başlamak üzere başlatılan Yerli ve Milli üretim seferberliğinde bitki koruma ürünlerinde hamle yapmak yerine 10 yıldır çözüm bulunması imkânsız olan bir yanlışta neden ısrar ediliyor? Bu konuda üretim yapan firmalarımız da en az zirai ilaç toptancısı ve bayisi kadar prosedür kıskacında faaliyetlerine devam etmektedir.
Yanlışta ısrarın ülke tarımına faydası olmayacaktır. 2010 tarih ve 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”nda düzenlenmemiş hükümlerin, yönetmelik değişikliklerindeki ısrar on yıldır zirai mücadelenin zamanını çalmakta ve hızını kesmektedir. Enerjimizi boşa harcamayalım her alanda dillendirilen yerli ve milli üretimin en başarılı olacağı alan olan tarımsal üretimin tüm faaliyet alanlarını kapsam içerisine alalım.
Ziraat Mühendislerinin yasa, tüzük ve yönetmelikle düzenlenmiş hak ve hükümleri yok sayılarak, keyfi yönetmelik değişikliği ile mesleki alandaki hakların ilgisiz bir kesime istihdam yaratma amacıyla yasa dışı düzenlenmesi her açıdan yanlıştır ve hukuka aykırıdır.
Ziraat Mühendisliği dışındaki mesleklerin doğrudan ilgili olmadığı zirai ilaç bayiliği, çiftçiye uygulamalı eğitim dahil olmak üzere yeniden değerlendirilmeli ve dolaylı bağ aramaksızın diğer meslek gruplarına verilen mevcut yetki belgeleri iptal edilmelidir.
Bakanlık, yasaya aykırı bir biçimde serbest çalışan ziraat mühendislerinin TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’na üye zorunluluğunu göz ardı etmemelidir. Yasa gereği bitki koruma ürünlerinde bayi ya da toptancı izin belgesi almak isteyen ziraat mühendislerinin meslek odasına üye olduğunu gösterir belgenin başvuru sırasında bayi ya da toptancılık yapacakları ildeki il müdürlüklerince istenilmesini zorunlu kılmalıdır. Oda, mevzuatı gereği bu konuda yanlış iş ve işlem yapan üyelerini denetleyebilmelidir.
Kamunun, kamu kurum ya da kuruluşlarına bağlı olmadan serbest hizmet faaliyeti sürdüren Oda üyesi olması zorunlu bayi ya da toptancılar için sınav düzenleme yetki ve görevleri bulunmamaktadır. Dayanak kanunun uygulanmasını göstermesi gereken yönetmelikle kanunda olmayan bir düzenleme getirilemeyeceği için Ziraat Mühendisleri için sınav zorunluluğu kaldırılmalıdır.
Özellikle ihracata dayalı üretim yapan tarımsal sanayi kuruluşlarına tesisleşme üretim pazarlama alanında hibe teşvik ve kredi desteği sağlanmalıdır. Bu çalışmalar tarım alet makine alanında kalmamalı gübre, ilaç, tohum gibi diğer tarımsal girdilere yansıtılmalıdır. Keza ihracata yönelik üretimlerin önünün açılması demek bu ürünlerin iç piyasada kullanıldıktan sonra ihraç edileceği gerçeği ile tarımın en büyük sıkıntısı olan girdi fiyatlarında direk olarak düşüş sağlayacaktır.
Sahte ve kaçak bitkisel üretim girdilerinin üretim, pazarlanma ve satışındaki sorunlarına ilişkin kamusal denetimler etkinleştirilerek, yasak sahte ucuz kontrolsüz ilaç kullanımına izin verilmemelidir. İnternetten bitkisel ilaç satış uygulama yasağı somut önlemlerle yaşama geçirilmelidir.
Bitkisel üretimdeki ilaç kalıntısı ve diğer sorunların entegre mücadele uygulamaları kapsamında çözülmesi amacıyla, biyolojik ve kültürel mücadele ürünlerine verilen destekler arttırılmalıdır.
Çiftçi bir ürününde hastalık, zararlı, yabancı ot vb. bir problemle karşılaştığında bunun ne olduğunun doğru olarak ortaya konması için en kolay ulaşacağı birim zirai mücadele ilaç bayisi olduğu için sıklıkla başvurduğu ve çözüm aradığı yer olarak görülmektedir. Dolaysıyla ilaç bayisini işletmeden sorumlu kişi hem bir doktor hem de bir eczacı konumunda olarak bu alandaki faaliyetini yürütmektedir. İlaç bayisine gelen üreticiye doğru öneride bulunabilmek için her şeyden önce sorunun doğru olarak tespiti ile mümkündür. Bu da ancak bitkilerdeki hastalık, zararlı ve yabancı otlar hakkında bilgi sahibi, bir yerde bu konularda uzman olmakla mümkündür. Ders müfredatında bu konularla ilgili hiç bir dersin olmadığı Fakülte mezunlarına (Eczacı, Kimyager ve Orman Müh.,vb.) böyle bir hakkın verilmesi telafisi mümkün olmayan sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Yarım Hocanın dinden yarım doktorun candan edeceği sözünün tam anlam bulduğu bir durumla karşı karşıyayız.
İnsanlarımızın topraktan sofraya sağlıklı beslenmeye çalışırken, Bakanlığın ilgili ilgisiz her meslek alanına tarımsal ilaç üretme, satma ve alana uygulama yetkisi vererek, insanlarımızın beslenirken bitki koruma ilaçlarıyla zehirlenmesi ve bu dayatma neticesinde yanlış uygulamalarla tarımda oluşabilecek gerilemenin vebalini sayın Bakanımızın taşımaması gerekir. Kaldı ki sayın Bakan’ın bu konuda yanlış yönlendirildiği kanaatindeyiz. Konunun Bakanımız tarafından incelenerek yanlıştan dönülmesi ve kendisini yanlışa götüren kadronun ise acilen görevden azledilmesi gerekir.
Bilinmelidir ki hakikaten çok büyük öneme sahip ve gene bu ölçekte çok büyük bir camianın itibarsızlaştırılması Türk Tarımı’na ciddi zararlar verecektir.”