Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gezinin çevreyle, 17-25 Aralık'ın yolsuzlukla, 6-8 Ekim olaylarının DEAŞ'ın Ayn-El Arap'a saldırmasıyla herhangi bir bağı yoktur. Bunların hepsi belli bir silsile ve plan içinde hayata geçirilmiş eylemlerdir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Konya İl Teşkilatı tarafından düzenlenen yemekte konuştu.
Bir seneyi aşkın bir aranın ardından, Hazreti Mevlana'nın şehri Konya'da bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyduğunu belirten Erdoğan, "Konya'yı ve siz Konyalı kardeşlerimizi cidden çok özlemişiz. bizi büyük coşkuyla bağrına basan Konyalı kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum." dedi.
Konya'ya elleri boş gelmediklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sağlıkta ulaşımda, konutta, belediye hizmetlerinde hepsi birbirinden önemli eserleri Konyalı kardeşlerimizin istifadesine sunduk. Kayacık Lojistik Merkezinin, Konya Çevreyolu Birinci kısmının, Tarihi Buğday Pazarı ve Çevre Düzenlemesi Projesinin ve Sarayönü Toplu Konutlarını açılışını yaptık. Toplamda 1250 yatak kapasitesine ulaşacak Konya Şehir Hastanemizin 838 yataklı ilk bölümünün resmi açılışını gerçekleştirdik." ifadelerini kullandı.
Salgın sebebiyle Konya Şehir Hastanesinin inşaatını hızlandırarak hasta kabulünü başlattıklarını belirten Erdoğan, "Bu sağlık tesisi, Kovid-19 ile mücadelede şehrimizin en önemli araçlarından biri olmuştur. Diğer 80 vilayetimizin tamamında olduğu gibi Konya'da da hiçbir insanımız sahipsiz bırakılmamış, hastane kapısından çevrilmemiş, tedavisi ihmal edilmemiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal güvenlik sisteminin kapsayıcılığı sayesinde, maddi imkanı ne olursa olsun 83 milyon vatandaşa, birinci sınıf sağlık hizmeti sağlandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerin dahi hazırlıksız yakalandığı bu krizi, sağlık personelimizin fedakarlığı, sağlık altyapımızın gücü sayesinde en az sıkıntıyla atlatmaya çalışıyoruz. Dünyanın en gelişmiş, en ileri ülkelerinde maske dahi bulamayanlar, kapımızı çaldı, tulum bulamayanlar kapımızı çaldılar. İlaç hakeza öyle. Biz, 153 ülkeye maske, tulum, ilaç gönderdik. Bunu yaparken asla gurur ve kibir gibi bir şey taşımadık." diye konuştu.
"Tamam" diyerek tüm Konyalılara temizlik, maske ve mesafe tedbirlerinin önemini vurgulayan Erdoğan, "Sadece kendimiz ve sevdiklerimiz için değil sokakta, çarşıda, pazarda karşılaştığımız tüm hemşerilerimizin sağlığını korumak için bu kurallara riayet etmeliyiz. Bu konuda yaşanacak en küçük bir ihmalin kul hakkına girmek anlamına geleceğini, bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız." dedi.
Sağlık sisteminin herhangi bir sorunla karşılaşmadan hizmet verebilmesinde yeni hastaneler kadar vatandaşların da desteğinin çok önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu salgının üstesinden ancak 83 milyon olarak tam bir seferberlik ruhu ile hareket edersek gelebiliriz. AK Parti teşkilatlarının bu konuda da toplumumuzun diğer kesimlerine örnek olduğuna inanıyorum. Donanımıyla, altyapısıyla bölgemizin en modern sağlık tesislerinden olan Konya Şehir Hastanesi'nin bir kez daha şehrimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Konya'ya böyle muhteşem bir eserin kazandırılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı gönülden tebrik ediyorum. Açılışını yaptığımız diğer eserlerin de şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum."
- "Gezi olaylarıyla fitili ateşlenen saldırılar zincirinin hiçbiri tesadüfi değildir"
Milletçe gelecek çeyrek asrı şekillendirecek bir önemde kritik gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçildiğini kaydeden Erdoğan, "Sadece ekonomi ve dış politika alanında değil, terörden enerjiye sağlıktan savunmaya kadar birçok farklı cephede bunun yansımalarına şahit oluyoruz. Burada öncelikle bir noktayı açık ve net ifade etmem gerekiyor, Gezi olaylarıyla fitili ateşlenen saldırılar zincirinin hiçbiri tesadüfi değildir." dedi.
Son 7 yılda meydana gelen her hadisenin, görünenin dışında siyasi, ekonomik ve sosyal hedefleri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gezinin çevreyle, 17-25 Aralık'ın yolsuzlukla, 6-8 Ekim olaylarının DEAŞ'ın Ayn-El Arap'a saldırmasıyla herhangi bir bağı yoktur. Bunların hepsi belli bir silsile ve plan içinde hayata geçirilmiş eylemlerdir. Bugün geriye doğru baktığımızda, Gezi olaylarından 15 Temmuz'a kadar uzanan süreçte yaşadığımız her hadisenin bir sonrakinin provası olduğunu görüyoruz. FETÖ, yargı-emniyet darbe girişimi ile gerçekleştiremediğini 15 Temmuz ihaneti ile başarmak istemişti.
Bölücü terör örgütü de 6-8 Ekim olaylarında elde edemediği neticeye çukur eylemleriyle ulaşmayı amaçlamıştır. FETÖ devletin içine sızdırdığı hakim, savcı, polis, asker kılıklı militanları ile demokrasimizi hedef alırken, bölücü terör örgütü de siyasi uzantıları aracılığıyla milli birlik ve bütünlüğümüze kastetmişti.
6-8 Ekim olaylarında insanımızı sokağa çağıranlar ile çukur eylemlerinde belediyenin kepçesini, kamyonunu teröristlerin emrine verenler aynıdır. Kurban eti dağıtırken vahşice şehit edilen Yasin Börü'nün katilleriyle çukur eylemlerinde camileri, okulları yakanlar aynı zihniyetin mensuplarıdır.
Bunların birbirinden farkı yok, DEAŞ saldırısı bahanesi ile başlatılan sokak terörü, 39 insanımızın hayatına mal olurken, çukur terörüne 36 sivil vatandaşımızı kurban verdik. Yine bu kalleş saldırılarda asker, polis, güvenlik korucusu 278 emniyet görevlimiz şehit düştü. Buradan bir kez daha vatanım için can veren aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize sağlık ve afiyetler diliyorum."
Terör örgütünün sadece cana ve mala kast etmediğini aynı zamanda bölgedeki Kürt vatandaşların inancına ve mahremiyetine de el uzattığını belirten Erdoğan, camiler, okullar, Kur'an kursları, kütüphaneler, sağlık tesisleri, hatta yaralı taşıyan ambulansların teröristlerin hedefi olduğunu anımsattı.
Diyarbakır'daki ilk Osmanlı eserlerinden biri olan 1500'lü yıllarda inşa edilen Fatih Paşa Camisinin terör örgütü mensupları tarafından yakıldığını, vatandaşlara ait binlerce iş yeri ve dükkanın da yine teröristlerce yağmalandığını hatırlatan Erdoğan, her iki hadisenin bu ülkeye ekonomik maliyetinin 15 milyar liradan fazla olduğunu söyledi.
- "Hesap sorulmayan her cürüm, yeni zulümlere davetiye çıkarır"
Terörün kopardığı canlara dünyevi olarak zaten paha biçilemeyeceğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yıkılanı yapar, yakılanı onarır, kırılan döküleni yeniden yerine koyarsınız, terörün yol açtığı maddi zararı bir şekilde tazmin edersiniz fakat katillerden ve azmettiricilerinden hesap sormazsanız vicdanlarda kanayan yaraları asla iyileştiremezsiniz. Ciğerparesini toprağa veren bir annenin kalbini adaletten başka ne tatmin edebilir? Babasının tabutuna sarılıp ağlayan bir çocuğun acısını adaletten başka ne durdurabilir? Hayat arkadaşını kaybeden bir eşin yürek sızısını adaletten başka ne diye dindirebilir? Gazilerimizin gösterdiği fedakarlığın karşılığı adaletten başka ne olabilir?"
Cezasız kalan her suçun faili daha da azgınlaştırdığını, hesap sorulmayan her cürümün de yeni zulümlere davetiye çıkardığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Maalesef bu ülke, geçmişte yapanın yanına kar kaldığı, darbecilerden eli kanlı katillere kadar birilerinden hesap sorulamadığı dönemler yaşamıştır. Hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun yürürlükte olduğu bu dönemler artık geride kalmıştır. Biz ülkemize bir daha böyle bir utancı, milletimize böyle bir acıyı yaşatmamakta kararlıyız. Yargımız nasıl FETÖ'cü alçaklardan 15 Temmuz'un hesabını soruyorsa, bölücü örgütün uzantılarından da 6-8 Ekim olayları ve çukur eylemlerinin hesabını hukuk önünde soruyor. Demokrasiyi savunan herkesin görevi, bölücü örgütün siyasi uzantılarına koltuk değnekliği yapmak yerine adaletin tecellisine yardımcı olmaktır. Meşhur tabirle ağır ağır ilerlese de adaletin gideceği yere er ya da geç muhakkak varacağına inanıyorum."
Erdoğan, tüm bu yaşananların AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak mesuliyetlerini daha da ağırlaştırdığına işaret ederek, "Ülkemizin içinde bulunduğu bu kritik dönemeçte kendimiz ve bizden sonraki nesiller için en doğru kararları vermek, en doğru adımları atmak durumundayız. Bugün yapacağımız hatalar çeyrek 100 yıllık, yarım yüzyıllık kayıplara yol açabilir. Aynı şekilde bugün yapacağımız isabetli tercihler de ülkemizi bir anda çeyrek yüzyıl, yarım yüzyıl ileriye taşıyabilir. Türkiye'nin geleceği bizim çalışmamıza, sizlerin değer üretmesine, hizmet üretmesine, gayret göstermesi ne bağlıdır. Bu hareket ne kadar büyürse, ne kadar güçlenirse demokrasimiz de ekonomimiz de o derece güçlü olacaktır." diye konuştu.
AK Parti'nin ne kadar geniş bir kitleye ulaşırsa milletin birlik ve beraberliğinin de o derece kuvvetleneceğini vurgulayan Erdoğan, burada yaşanacak en küçük bir zafiyetin de ülke ve millete ağır maliyetleri olacağını belirtti.
- "Türkiye'ye hizmet etmek isteyen tüm vatandaşlarımıza bizim kapımız açıktır"
Bunun için bir taraftan kendi bünyelerini kuvvetlendirirken, diğer taraftan da milletle olan gönül bağlarını tahkim etmeleri gerektiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Büyük kongre sürecimizi hem muhasebe yapma hem kendimizi yenileme hem de eksiklerimizi giderme bakımından doğrusu bir fırsat olarak görüyorum. Maalesef salgın sebebiyle kongrelerimizi milletimizle kucaklaşamadan, sadece teşkilat mensuplarımızla yapmak mecburiyetinde kalıyoruz. Ancak bu durum salgın kurallarına uygun şekilde vatandaşlarımıza ulaşmamıza, hasbihal etmemize, gönüllerini kazanmamıza mani değildir. Her zaman ifade ettiğim gibi bizim kimseyi dışlama, dışarıda bırakma gibi bir lüksümüz yoktur. Üye sayısı 10,5 milyonu aşan Türkiye'nin en büyük siyasi partisi olarak, bu çatı altında 'önce millet önce memleket' diyen herkese yer vardır. Türkiye'ye hizmet etmek isteyen tüm vatandaşlarımıza bizim kapımız açıktır. AK Parti'den küçük parçalar kopartarak, bu davayı zayıflatma senaryolarını boşa çıkarmak için teşkilat yapımızı daha da güçlendireceğiz. Gönül seferberliği anlayışı ile başlattığımız yeni üye kampanyamızın başarısı milletimizin de bunu beklediğini gösteriyor."
Erdoğan, bu yıl salgın şartlarına rağmen AK Parti'ye 600 binin üzerinde yeni üye kazandırmayı başardıklarını dile getirerek, üstelik bu üyelerin yarısından fazlasının da 18-35 yaş grubuna mensup olduğunu vurguladı.
AK Parti Kadın Kollarının üye sayısının da 4 milyona yaklaştığını anlatan Erdoğan, "Bayrak yarışı olarak tarif ettiğimiz ilçe kongrelerimizdeki heyecan ve coşku takdire şayandır. Önümüzdeki dönemde bu ivmeyi artırarak, özellikle bir yıl içine bir milyon üye kaydını sığdırma azmi ile yürümemiz lazım. Üye çalışmalarıyla teşkilat eğitimleri ile toplantılarımızı aksatmadan yaparak, partimizi sürekli aktif ve canlı tutmalıyız. Hem yeni insanlar kazanmalı hem de mevcut arkadaşlarımızla bağımızı daha da güçlendirmeliyiz." dedi.
"Atalet, ağaç kurdu gibi bünyeyi yiyip bitiren bir hastalıktır." diyen Erdoğan, AK Parti'den atalet hastalığını ne kadar uzak tutarlarsa, 2023'e o derece güçlü şekilde hazırlanacaklarını söyledi.
Bu kutlu davanın neferleri olarak, "zaferle değil seferle mükellef" olduklarına dikkati çeken Erdoğan, "Zaferin de kaderin de zamanın da sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Bizim görevimiz sabretmek, sabırlı olmak, vakarımızdan, asaletimizden, prensiplerimizden taviz vermeden mücadelemizi kararlılıkla sürdürmektir. Buradaki tüm kardeşlerimin taşıdıkları sorumluluğun bilinciyle hareket edeceklerine yürekten inanıyorum. Konya il teşkilatımızdan şanına yaraşır bir gayret bekliyorum. Sizlerden ilk günkü heyecanla çalışmalarınızı sürdürmenizi istiyorum." diye konuştu.
Erdoğan, açılışını yaptıkları eserlerin kente ve Konyalılara hayırlı olmasını dileyerek, "Konya İl Teşkilatımızda görev almış, milletimizin barış, huzur ve esenliği için ter dökmüş tüm kardeşlerimi tebrik ediyorum. Teşkilatımızın bütün mensuplarına 19 yıldır gece gündüz demeden, AK Parti için Türkiye'nin ve Türk milletinin istikbali için mücadele eden bütün dava arkadaşlarıma buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Ahirete irtihal etmiş dava arkadaşlarımızı şükranla anıyor, Mevla'dan kendilerine rahmet niyaz ediyorum." ifadelerini kullandı.