Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'ın "Cennet ya burasıdır ya da buranın altındadır" dediği Konya’nın Beyşehir ilçesi adını nereden aldı? Günümüzde hale gözde olan ilçe için kimler hangi kavgayı verdi? İşte tarihi ilçenin geçmişine yönelik merak edilenler…
Beyşehir ve çevresi, tarihi açıdan oldukça derin bir geçmişe sahip. M.Ö. 7000’li yıllara kadar uzanan yerleşim izleri, bölgenin çok eski çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığını gösteriyor. Özellikle Cilalı Taş Devri’ne ait buluntular, Beyşehir’in erken yerleşim tarihine ışık tutuyor.
Bu döneme ait önemli bir keşif, M.Ö 5700-5300 yıllarına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları. Bu buluntular, Beyşehir'in çok eskiden beri bir yerleşim yeri olduğunu kanıtlar nitelikte.
BEYLERİN ŞEHRİ: BEYŞEHİR
Beyşehir, İlkçağ'da Pisidya bölgesinde yer alan, Karallia adıyla bilinen bir şehir. Harabe hale gelen Karallia, zamanla Viranşehir adını aldı.
13. yüzyılın başlarında Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad döneminde, Üçoklar'dan gelen Türkmenler tarafından yeniden kuruldu.
Eşrefoğlularının hakimiyetine girdiğinde ise Viranşehir'in adı Süleymanşehir olarak değişti. Zamanla Beyşehir, beylik merkezi olduğu için “beyin şehri” olarak anılmaya başlandı.
OSMANLI VE KARAMANOĞULLARININ PAYLAŞAMADIĞI STRATEJİK KONUM
Eşrefoğulları'nın ardından bölge, Moğol Emiri Halil Ağazâde İsmail Ağa'nın hakimiyetine girdi. İsmail Ağa'nın vefatının ardından ise Beyşehir ve çevresi, Hamitoğulları Beyliği'nin kontrolüne geçti.
Ancak Osmanlı Sultanı I. Murat, 1381-82 yıllarında Hamitoğlu Hüseyin Bey’den Beyşehir’i satın alarak bu bölgeye Osmanlı hakimiyetini sağladı. Bu gelişme, Osmanlı ile Karamanoğulları arasındaki ilişkilerin gerilmesine yol açarak, 1379'da gerçekleşen ilk savaşa zemin hazırladı.
Karamanoğulları, Beyşehir’i ele geçirmek için çeşitli girişimlerde bulunmuş olsa da, Osmanlı 1467'de Karamanoğulları'nı yenerek bölgeyi tamamen kontrol altına aldı.
Karamanoğulları, bölgenin batı ucunda yer aldığından, stratejik açıdan büyük bir öneme sahipti. Bu durum, onları sürekli olarak Beyşehir ve çevresindeki göller bölgesini ele geçirmeye teşvik etti.
Beyşehir, bu dönemde Karamanoğulları ile Osmanlılar arasındaki çatışmalara sahne oldu ve iki devlet arasında sıkça el değiştirdi. Ancak, Beyşehir'in kesin olarak Osmanlı topraklarına katılması, yalnızca Karamanoğulları'nın ortadan kaldırılmasının ardından mümkün olabildi.
COĞRAFİ KONUM
Akdeniz Bölgesi'nin Göller Yöresi'nde yer alan Beyşehir, stratejik bir konumda bulunuyor. Akdeniz'e en güney noktasından bakıldığında, bu güzel ilçenin denize olan uzaklığı yaklaşık 65 kilometre civarında.
Toroslar’ın bir set gibi bölgeyi çevrelemesi, Beyşehir’i Akdeniz’den ayıran doğal bir sınır.
Beyşehir, doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın ilçeleri, kuzeydoğusunda Derbent, kuzeybatısında Şarkikaraağaç ve Eğirdir, batısında Yenişarbademli, güneybatısında Sütçüler, güneyinde Derebucak ve güneydoğusunda ise Seydişehir ilçeleriyle komşu.
BEYŞEHİR GÖLÜ
Beyşehir Gölü, eski çağlarda önce Karallis, ardından ise Skleros adıyla biliniyor. Bugün, Anadolu’nun üçüncü, Konya İli’nin ise ikinci büyük gölü olma özelliği taşıyan Beyşehir Gölü, aynı zamanda Anadolu’daki doğal tatlı su göllerinin en büyüğü.
Coğrafi olarak göller bölgesinde yer alan bu muazzam göl, büyük bir kısmı Konya sınırlarında bulunurken, küçük bir bölümü ise Isparta il sınırlarında yer alıyor. Göl, bugünkü adını güneydoğu kıyısında yer alan Beyşehir ilçesinden almakta olup, Konya il merkezine 96 km, Isparta iline ise 140 km mesafede.
Konya'nın gözde doğal alanlarından Beyşehir Gölü, eşsiz güzellikleriyle yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Göl üzerinde su seviyesine bağlı olarak sayıları değişen 33 ada bulunuyor.
Ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunan Beyşehir Gölü, doğa tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden biri haline gelmiş durumda.
Beyşehir gölünde yapılabilecek aktiviteler; yamaç paraşütü, doğa yürüyüşü, off-road, yüzme, dağcılık, sörf, amatör balıkçılık, paintball, dağ bisikleti, at yarışları, su altı sporları, fotoğrafçılık, rafting, mağaracılık, jeep safari olarak sıralanabiliyor.
Beyşehir, sadece huzurlu bir tatil arayanlara değil, aynı zamanda adrenalin dolu bu aktivitelerle de heyecan arayanlara birçok seçenek sunuyor.
BEYŞEHİR DEKİ TARİHİ ESERLER
Beyşehir Kalesi:
Beyşehir Kalesi, gölün güney doğu köşesinde eski Beyşehir Çayının şimdiki kanal köprüsünün yakınında.
Eşrefoğlu Camii:
Kale ile sarılmış bir alanda bulunan ve aynı adı taşıyan mahallede yer alan cami, tarihi bir öneme sahip. Cami, kuzeyden güneye doğru uzanan dikdörtgen bir plan üzerine inşa edildi.
Yapının kuzey kapısı dışında doğuya ve batıya birer kapı açılıyor. Kullanılan malzeme olarak özellikle kumlu taş tercih edilmesi dikkat çekiyor.
Cami, Selçuklu Hakanı Sultan Sancar’ın emriyle 1134 yılında inşa edilmeye başlanmış olsa da, daha sonra Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından 1297 yılında bugünkü haline getirildi.
Cami, hem mimari yapısı hem de tarihi geçmişiyle önemli bir kültürel mirası temsil etmekte.
Eşrefoğlu Türbesi:
Türbe, Eşrefoğlu Camiinin doğusunda yer almakta olup, Eşrefoğlu 1. Süleyman Bey'in de burada defnedildiği biliniyor.
İçeri Şehir Hamamı:
İçerişehir'de yer alan tarihi hamam, Selçuklu Hamam mimarisinin günümüze ulaşabilen en güzel örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Bu nadide yapı, hem tarihi dokusu hem de mimarisiyle ziyaretçilerine geçmişe bir yolculuk sunuyor.
Bedesten:
1451 yılında Osmanlılar tarafından inşa edilen Kapalı Çarşı, önemli bir tarihî mekân olarak günümüze kadar varlığını sürdürüyor.
Eflatunpınar (Hitit Çeşmesi):
Beyşehir'in 18 kilometre doğusundaki Fasıllar Köyü'nde bulunan Misthia Kenti Harebeleri, tarihi zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Bölgede, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait çok sayıda eser yer alırken, özellikle Hitit Anıtı, bölgenin en önemli yapılarından biri olarak öne çıkıyor.
M.Ö. 1300-1200 yılları arasında inşa edildiği tahmin edilen bu kutsal Hitit anıtı, lahit taşına işlenen tanrı kabartmalarıyla süslü. 7 metre genişliğinde ve 4 metre yüksekliğinde olan anıt, toplamda 14 büyük taştan oluşuyor. Bunun yanı sıra, bölgedeki diğer önemli yapılar arasında Likypanus Anıtı, Bereket Anıtı ve Dieskuhlar Anıtı da yer almakta.
Kubadabat Sarayı:
Beyşehir'in batısında, Beyşehir Gölü'nün güneyinde yer alan Gölyaka Köyü'nün 1.5 km. kuzeyindeki sahilde, tarihi bir yapının izlerine rastlanıyor.
Beyşehir'e 60 km uzaklıkta bulunan bu bölge, Alaaddin Keykubat dönemine ait önemli bir yapıyı barındırıyor.
Kubadabat karşısındaki göl içerisinde, bir kaya üzerine inşa edilen ve zamanla Kız Kulesi olarak bilinen bu yapı, Alaaddin Keykubat tarafından harem dairesi olarak kullanılması amacıyla yapılması dikkat çekiyor.
ARTIK KÖR NOKTA DEĞİL
Beyşehir’i kör nokta olmaktan çıkartan yatırım ise yakın tarihte yapıldı. Yeni açılan Konya - Antalya kara yoluyla birlikte ilçenin turizm değeri kat kat arttı. Demirkapı Tünelini kullanarak Türkiye’nin batısından Akdeniz’e ulaşmak isteyenler beylerin şehrini görmeden geçmiyor.
Gelenlerin ilçede daha çok vakit geçirmesini sağlamak amacıyla Konya Büyükşehir Belediyesi de çok önemli bir projeyi hayata geçiriyor.
Yaka Manastır Tabiat Parkı, eşsiz göl manzarası, yeşil dokusu ve doğal güzellikleriyle turizm potansiyeli yüksek bir alan. Burada göl manzaralı bir restoran ve 9 bungalov evden oluşan tesis inşa ediliyor. Tesisin en geç bu yıl içinde kullanıma açılması hedefleniyor.