1992 yılında İslamiyet’i seçen ve “Müslüman: Genç Bir Kadının Yolculuğu” adlı kitabıyla tanınan İngiliz yazar Aisha Wright, Konya’da düzenlenen 6. Sufi Sinema Festivali için Türkiye’ye geldi. Festival kapsamında açıklamalarda bulunan Wright, İslam, tasavvuf, Mevlana ve Müslüman olma süreci üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Aisha Wright, Sufizm’i tanıtan etkinliklere katılmanın kendisi için çok anlamlı olduğunu belirterek, “Sufizmi paylaşmak için çaba sarf eden insanların arasında olmak çok özel bir his. Tasavvuf ilmi, doğrudan Peygamber Efendimiz'den birebir aktarılan bir bilgidir. Bu konuda filmler yapmak, Peygamber’in nurunu korumaya çalışmak anlamına geliyor” dedi.
“RUMİ’NİN MÜSLÜMAN KİMLİĞİ GÖRMEZDEN GELİNEMEZ”
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin özellikle Batı’da büyük bir ilgiyle okunduğuna dikkat çeken Wright, bu ilginin onun gerçek kimliğinden koparıldığını ifade etti.
Wright, “Birçok kişi Mevlana’nın kim olduğunu biliyor. ABD’de en çok okunan şairlerden biri. Ancak onun Müslüman olduğunu bilen pek az. Rumi’yi İslam’dan kopararak evrenselleştirmek isteyen bir yaklaşım var. Halbuki onun sözleri tamamen Allah’ı işaret ediyor. Onun ışıltısı, Allah’tan gelen bir hediyedir. Bu yüzden Rumi’yi İslam diniyle ilişkilendirmek bizim sorumluluğumuz.” dedi.
“İSLAM, ADEM’LE BAŞLAYAN İLAHİ MESAJIN DEVAMIDIR”
İslam’la tanıştıktan sonra hayatında yaşanan değişimleri de paylaşan Wright, İslam’ın evrensel hakikatin devamı olduğunu vurgulayarak, “İslam’a geçtikten sonra ibadetin sadece görev değil, ruhu besleyen doğal bir dönüş olduğunu fark ettim. Aslında bu mesaj Adem’den beri hep vardı: Allah’tan başka ilah yoktur. Farklı zamanlarda bu mesaj yeni bir vahiyle yenilendi. Budizm, Şamanizm, Kızılderili öğretileri… Hepsi aynı kaynaktan gelen izler taşıyor.” ifadelerini kullandı.
“İSLAM’I BİZ SEÇMEYİZ, ALLAH BİZİ SEÇER”
Wright, Müslüman olmanın bir seçimden öte bir çağrı olduğunu ifade ederek, tasavvuf yolundaki ilk şeyhi Abdülkadir Es-Sufi’den aldığı öğüdü şöyle aktardı:
“İslam’a girdiğimde çok heyecanlıydım. Şeyhim bana şöyle dedi: ‘Sen İslam’ı seçmedin, Allah seni buraya aldı.’ Bu söz, bütün benlik anlayışımı altüst etti. İşte dinin yaptığı şey tam da budur; insanın iç dünyasını dönüştürmek.”
“KUR’AN’DAN İLHAMLA YAZDIM: ‘VE RABBİNİN NİMETİNDEN BAHSET’”
Kendi hikâyesini paylaşmayı bir görev olarak gördüğünü söyleyen Wright, kitabının ortaya çıkış sürecine dair şu ifadeleri kullandı:
“Bu kitabı yazarken bana ilham veren ayet, Duha Suresi’nin 11. ayetiydi: ‘Ve Rabbinin nimetinden bahset.’ Bu ayetle düşündüm ki, kalbime dokunan hakikati başkalarına da anlatmalıyım. Kitabım, dine temas eden ama emin olamayanlara, dinden uzaklaşanlara ya da sadece merak edenlere hitap ediyor.”
“OSMANLI’NIN MERHAMET ANLAYIŞI BENİ ÇOK ETKİLEDİ”
İlk kez 30 yıl önce geldiği İstanbul’u son yıllarda tekrar ziyaret ettiğini söyleyen Wright, Osmanlı vakıf kültürüne hayran kaldığını ifade etti.
Wright, “Kışın kuşların beslenmesinden hizmetçilerin kırdığı tabakların yeniden konulmasına kadar Osmanlı’da topluma gösterilen nezaket beni çok etkiledi. İstanbul’un mimarisi kadar dinin incelikli, zarif yönlerini görebilmek, hem Müslümanlar hem de Müslüman olmayanlar için ilham verici.” diye konuştu.