Kadın cinayetleri, kadına karşı şiddet Türkiye'nin ve dünyanın önemli sorunları arasında yer alıyor. Her geçen gün toplumsal şiddet artıyor, kadın cinayeti haberleri geliyor.
ADANA’DA 12 SAATTE 5’İ KADIN 6 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ
Kadın cinayeti haberlerinin son olarak peşe peşe geldiği adres Adana oldu.
Kentte 12 saatte 3’ü mezarlıkta 2’si evde olmak üzere 5 kadın tabanca ile vurularak öldürüldü. Olaylarda 1 erkek de sokakta katledildi, 1’i kadın 3 kişi ise yaralandı.
Selçuk Üniversitesi Sosyoloji, Aile Danışmanlığı ve Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özlem Altunsu Sönmez, “Kadın cinayetlerini bir kadının sadece kadın olmasından dolayı erkekler tarafından öldürülmesi olarak kısaca tanımlarsak buna neden olan unsurların başında ataerkil sistem içerisinde kadının ikincil konumda yer alması, alınıp satılabilen bir varlık olarak meta haline dönüşmesi ve bu bağlamda değersiz görülmesi gelmektedir. Erkek otoritesi hem aile içinde hem de dışında üretilerek toplumda kadını ikincil konuma getirir. Kadın cinayetleri kadına şiddetin en son noktası olarak karşımıza çıkar. Kadınların şiddete daha fazla uğradığı toplumlara bakarsak da bunların cinsiyet rollerinin daha belirgin, ataerkil kodların güçlü olduğu ve erkek otoritesinin devamının ve korunmasının önemsendiği ve yeniden üretildiği toplumlar olduğunu görürüz. Genellikle erkeğin üstün kadının ikincil planda olduğu ve cinsiyet rollerinin de birbirinden keskin çizgilerle ayrıldığı toplumlarda kadına şiddete ve kadın cinayetlerine daha fazla rastlanır” dedi.
“ATASÖZLERİ İLE KADINA YÖNELİK ŞİDDET DAHA MEŞRU BİR HAL ALMAKTADIR”
Sönmez, “Ülkemizde şiddet toplum tarafından özellikle de aile içinde olduğu durumlarda yok sayılan, görmezden gelinen bu nedenle normalleşen bir unsur olarak karşımıza çıkar. Özellikle de ‘karı-koca arasına girilmez’ gibi sözler ve ‘Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin’, ‘Kızını dövmeyen dizini döver’ gibi atasözleri ile de aile içi kadına yönelik şiddet daha meşru bir hal almaktadır. Ülkemizde şiddet ayrıca bir terbiye yöntemi olarak da meşru hale gelmekte bu nedenle yeniden üretilmektedir. Şiddet normalleştikçe de uygulanma sıklığı artar, sonraki nesillere aktarılır” diye konuştu.
“9 AYDA NE YAZIK Kİ 292 KADIN CİNAYETİ GERÇEKLEŞMİŞTİR”
9 ayda 292 kadının cinayete kurban gittiğini belirten Özlem Altunsu Sönmez, “Kadın cinayetleri son yıllarda büyük artış göstermiştir. 2002 yılından bugüne 14 kat bir artıştan söz edilmektedir. Hatta 2024 ilk 9 ayında bile ne yazık ki 292 kadın cinayeti gerçekleşmiştir. Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürülürken onu kesici alet, boğma yüksekten atma gibi nedenler izlemektedir. Burada en açık görülen unsurlardan biri ateşli silahlara erişimin artması olarak karşımıza çıkar. Kadın cinayetlerinde de kadına yönelik şiddette de failler çoğunlukla kadının yakınıdır. Yukarıda bahsettiğim erkek egemen toplumun varlığını sürdürmesi ve daha da güçlenmesi, kadının yeterince yasalar ve adalet sistemi tarafından korunamaması da kadın cinayetlerinin artmasına sebep olmaktadır. Aynı zamanda kitle iletişim araçlarında dizilerde, filmlerde normalleştirilmesi, koruyucu mekanizmaların yaptırım uygulayamaması ve cezaların caydırıcılıktan uzak olması da nedenler arasındadır” ” ifadelerine yer verdi.
“FARKINDALIK DÜZEYİ ARTTIRILMALIDIR”
Özellikle de şiddet gören kadın mağdurların bu durumdan utanmaması, çekinmemesi gerekliliği belirten Sönmez şunları söyledi:
“Televizyonlarda, film ve dizilerde ve hatta sosyal medya üzerinden kadına yönelik şiddeti durdurmaya ve önlemeye yönelik birçok program yayınlanmalı ve toplumda bu konudaki farkındalık düzeyi arttırılmalıdır. Özellikle de şiddet gören kadın mağdurların bu durumdan utanmaması, çekinmemesi gerekliliği üzerine vurgular yapılarak gerekli yasal mercilere rahatlıkla başvurabilmesi konusunda bilgilendirilmelidir. Son zamanlarda bu konuda çok fazla farkındalık yaratılmaya çalışılmasına rağmen şiddet oranlarındaki değişimin artarak devam etmesi bu konunun gün be gün daha da önemli hale geldiğinin de bir göstergesidir. Bu bağlamda şiddeti ortaya çıkarmaktan çok daha önemli olanın şiddetin önlenmesi üzerine çalışmalar yapmak olduğu da aşikardır”
“KADINA ŞİDDETİ ÖZENDİREN YAYIN, HABER VE DİZİLER KALDIRILMALIDIR”
Sönmez, “Özellikle ülkemizde kadın değersiz görülürken, anne veya yaşlı kadın ise daha değerli görülmektedir. Bu bağlamda kadının önce kız çocuk, kız kardeş sonra anne olarak değerlendirilmesi özellikle ülkemizde kadına bakış açısını değiştirebilecek bir unsurdur. Çünkü ‘Ana gibi yar olmaz’, ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ gibi atasözlerimiz de vardır.
Aile içerisinde, aile bireylerinden herhangi birine yönelik olarak uygulanan şiddet, ailenin tüm fertlerini yakından ilgilendiren ve derinden etkileyen bir sürece dönüşür. Aile içerisinde kadına yönelik şiddet ise evdeki çocukların şiddete bakış açısı üzerinde de etkin bir rol oynayabilir. Bu nedenle de normalleşmesine izin verilmemelidir. Cezalarında caydırıcı nitelikte olması oldukça önemli bir unsurdur. Kadın tüm toplumda her platformda erkekle eşit gösterilmeli ve bu ikincil bakış açısı sonlandırılması için kadın erkek eşitliğine önem verilmelidir. Sığınma evleri sayısı artmalı, cezalar artmalı, silaha erişim zorlaşmalı ve kadına şiddeti özendiren her yayın, haber ve diziler kaldırılmalıdır.
Kadına yönelik şiddet; eşler arasında cinsiyete dayalı bir şiddet olarak, kadın hak ve özgürlüklerine zarar veren bir ayrıma yol açmaktadır. Ailede kadına yönelik şiddetin önlenmesi için öncelikle kadın erkek eşitliği konusunda ciddi adımlar atılması da gereklidir. Böylece bir farkındalık sağlanarak önce şiddeti önlemeye sonrasında da şiddet mağdurlarına destek verilmesine yönelik politikaların gerçekleştirilmesi daha kolay ve anlamlı olacaktır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde var olan bu sorun insan hakları sorunu olarak ele alınmalıdır” dedi.