Konya Mevlana Müzesi’nin bin yıllık Gül Bahçesi’ndeki mezar taşları sergiye açıldı

Konya Mevlana Müzesi’nde, 2017 yılında yapılan kazı çalışmalarında Mevlevilere ait olduğu düşünülen kemik ve mezar taşları bulunmuştu. “Gül Bahçesi” olarak bilinen bin yıllık alan eski görünümüne kavuştu, mezar taşları da sergiye açıldı.

Türkiye'de Ayasofya ve Topkapı müzelerinden sonra en çok ziyaretçisi olan Mevlana Müzesi'ne, ek müze binası için “Gül bahçesi” olarak bilinen bin yıllık alanda 2017 yılında kazı yapıldı.

Kazılarda Mevlevilere ait olduğu düşünülen kemikler ve mezar kapakları bulundu. Aradan geçen süre sonunda, mezarların üzeri toprakla kapatıldı.

Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'ın “Gül bahçesi” eski görünümüne kavuşmaya başladı. Müzedeki Mevlevilere ait mezar taşları da burada sergiye açıldı.

Çalışmalar hakkında bilgi veren Mevlana Müzesi Müdürü Dr. Naci Bakırcı, "Çok öncesine gittiğimizde Mevlana Külliyesi’nin oturduğu alan Selçuklular döneminde Alaeddin Keykubat'ın gül bahçesi olduğu ve Mevlana ailesine buranın vakfedildiği yönünde bilgilerimiz var. Bir süre önce Mevlana Müzesi'ne ek binaya ihtiyaç duyulduğunda burada bir kazı çalışması yapılmıştı. Hiç kimsenin bilmediği bu alanda, Selçuklular dönemi ve daha geç dönemlerde definlerin yapıldığı büyük bir mezarlıkla karşılaşıldı" dedi.

'HER BİRİ ANIT ESER GİBİ'

Çalışmalarda mezarlıkların çıkmasının ardından Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nun kazıyı durdurduğunu ifade eden Dr. Naci Bakırcı, "Mezarlar çıkınca buradaki çalışmalar iptal edildi. Koruma Kurulu tarafından durduruldu, Konya Büyükşehir Belediyesi projeyi uygulamaktan vazgeçti. Buradaki yaklaşık 10 metrekarelik alanda Selçuklu dönemi mezarlığıyla karşılaşılmıştı. Daha sonra bu alan dolduruldu, gül bahçesi de müzenin bahçesiyle bütünleştirildi. Bu alan yeşillendirildikten sonra 1925-1931 yılları arasında Konya'da çok tarihi mezarlıklar tahrip edilmiş. Bunlardan birisi de Konya Mevlevi Dergahı'nın mezarlığıdır. Burada yaklaşık 600 mezar taşından 150 kadarı sahiplerine iade edilmiş. Diğerleri de müzenin muhtelif yerlerinde duruyordu. Müze kayıtlarına girmeyen yaklaşık 70 mezar taşını da tekrar envanterimize kaydettik. Bu alanda bir Mevlevi mezar taşları sergi alanı oluşturmaya çalıştık. Mezar taşları düzenlendi, okundu. Mevlevilikte mezar taşları çok önemlidir. Birer anıt eser gibidir bu mezar taşları. Bunların derviş olduklarını, tarikat içerisindeki hiyerarşik pozisyonlarını ve kimliklerini üzerlerindeki kitabelerden anlıyoruz. Bu bölümde 15'inci yüzyıldan 19'uncu yüzyılın sonlarına kadar yaklaşık 70 Mevlevi mezar taşını sergiledik. Ziyaretçilere hem yeni bir gezi alanı yarattık. Hem de müzenin sağında ve solunda şimdiye kadar dikkati çekmeyen mezar taşlarını yeni bir bakışla ziyaretçilerimizin beğenisine sunduk" diye konuştu.

'HER BİRİNİN AYRI HİKAYESİ VAR'

Sergilenen mezar taşlarında ölen kişinin yaptığı iş ve yaşamıyla ilgili kesitlerin, sembol ve şekillerle anlatılmaya çalışıldığını söyleyen Dr. Bakırcı, "Buradakilerin Mevlevi mezar taşı olması nedeniyle, günlük hayatta kullandıkları Mevlevi sikkeleri de mezar taşlarına taç olarak kullanmışlar. Biz daha kitabelerini okumadan, destarlı mı, destarsız mı, tarikatın hangi akademisinde, hangi kariyerinde görev almış onları rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Üzerlerindeki motiflerde zengin olarak elma ağaçları, servi ağaçları, hurma ağaçları da, Türk mezar taşlarının öteki alemle ve ölümle alakalı ifadeleri sevimli hale getirilmiş. Kadın mezar taşlarında bol miktarda hazreti peygamberin rumuzu olan gül motifleri kullanılmış. Katip olanlarda divitler ve kalemlikler kullanılmış. Asker kökenli olanlarda kılıçlar kullanılmış."

Mezar taşlarının Türk sanat tarihi bakımından önemli eserler olduğunu belirten Bakırcı, "En erken tarihli, 1363 tarihli bir mezar taşında ölünün yolunu aydınlatsın diye kandiller konulmuş. Lale motifleri, haşhaş motifleri kullanılmış. Dönemdeki bitki topografyasını göstermesi açısından çok önemli. Mezar taşları Türk sanat tarihi açısından çok önemlidir. Bunlar bu ülkenin tapu senetleridir. İnşallah burada sergilediğimiz mezar taşları da Mevlana Müzesi gül bahçesinin tapu senedi olur. Bundan sonraki yıllarda da gül bahçesi içerisine herhangi bir yapıya müsaade etmeden bunları korumuş oluruz diye düşünüyorum" dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Konya Haberleri