Anadolu'nun son konargöçer topluluklarından biri olan Bozahmetli Yörükleri, yüzyıllardır süregelen geleneksel göçlerini bu yıl da sürdürerek Antalya’nın Manavgat ilçesinden Konya’nın 2 bin metre rakımlı Küpe Dağı’na ulaştı.
Baharın gelişiyle başlayan göç serüveni, aynı zamanda doğayla iç içe bir yaşam mücadelesine dönüşüyor.
Her yıl Mayıs ayında başlayan göç hazırlıkları haftalar sürüyor. Bozahmetli Yörüklerinden Adem Uslu, “Doğma büyüme bu yaylalarda hayvancılık yapıyoruz. Manavgat’tan gelip yazın bu dağlarda ekmeğimizi, çocuğumuzun rızkını kazanıyoruz. Bu dağların çiçeğinin, bitki örtüsünün özellikleri saymakla bitmez” diyerek yaşadıkları coğrafyanın kıymetine dikkat çekiyor.
Günlük ortalama 10 kilo keçi peyniri üreten Yörükler, hayvanlarını kurbanlık olarak da satıyor. Ancak bu kadim gelenek, genç kuşağın ilgisizliği nedeniyle sona yaklaşmak üzere.
Adem Uslu, “Eskiden yüz aileden fazlaydık, şimdi sadece birkaç akrabayız. Hayvancılık yardımlaşma işidir; yalnız yapılamaz” diyerek topluluğun yaşadığı zorluğu dile getiriyor.
Yörükler, doğayla uyum içinde yaşamanın yollarını biliyor ve doğaya zarar vermemeye büyük özen gösteriyor.
“Doğaya zarar vermeden yaşıyoruz, bitki örtüsünü korumaya çalışıyoruz. Bunu atalarımızdan öğrendik,” diyen Uslu, göçer kültürünün sadece bir yaşam biçimi değil, aynı zamanda bir doğa dersi olduğunun altını çiziyor.
Yayla yaşamı sonbahara kadar sürerken, Anamas Dağı’na kar düşmesiyle birlikte Yörükler yeniden Manavgat’a dönüş yolculuğuna geçiyor.
Zorlu hava koşulları ve dağ yaşamı, bu kültürün her yönüyle yaşanmasını sağlıyor. Ancak köylerde hayvancılık yapmanın zorluğu nedeniyle Yörükler mümkün olduğunca geç dönmeye çalışıyor.
Bu bin yıllık göç geleneğini yaşatmaya çalışan Adem Uslu gibi isimler, kültürel mirasın yok olmaması için destek bekliyor. “Biz bu yaylanın çocuklarıyız, mezarlarımız bile burada” diyen Uslu, Yörük kültürünün yaşatılması gerektiğine dikkat çekiyor.