Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Felsefe Bölümü 3. sınıf öğrencileri, gönüllülük dersi kapsamında Dr. Öğr. Gör. Mersiye Bora Gallois öncülüğünde Deha Rehabilitasyon Merkezi’nde özel çocuklarla bir araya geldi. Bu etkinlik, yalnızca çocuklara yönelik bir sanat faaliyeti olmanın ötesinde, öğrenciler için insanın varoluşu, toplumsal etkileşim ve etik sorumluluk üzerine düşündürücü bir deneyime dönüştü.
SANAT VE ETKİLEŞİM: ÖZEL ÇOCUKLARLA ANLAMLI BİR BULUŞMA
Etkinlik boyunca felsefe öğrencileri, özel bireylerle çeşitli sanat çalışmaları gerçekleştirdi. Boyama, seramik şekillendirme ve el sanatları gibi etkinlikler, çocukların kendilerini özgürce ifade etmelerine olanak sağladı. Bu süreçte öğrenciler, sanatın yalnızca estetik bir faaliyet değil, aynı zamanda bireyin dünyayla kurduğu ilişkinin bir aracı olduğunu gözlemledi.
Öğrenciler, çocukların sanatsal ifadelerinde spontane ve özgün bir yaklaşım benimsediklerini fark etti. Renk seçimleri, çizgiler ve şekiller, onların iç dünyalarını yansıtan birer anlatım biçimi olarak değerlendirildi. Felsefi açıdan bakıldığında bu durum, insanın dünyayla olan ilişkisini özgür iradesiyle kurduğunu ve varoluşunu kendi deneyimleriyle inşa ettiğini gösteren bir örnek olarak öne çıktı.
TOPLUMSAL ETKİLEŞİM VE FELSEFİ SORUMLULUK
Öğrenciler için bu etkinlik, sadece sanatsal bir paylaşım değil, aynı zamanda insanın toplumsal bağlamda nasıl var olduğunu sorgulama fırsatı sundu. Varoluşçu felsefenin temel yaklaşımlarından biri olan “insan, başkalarıyla olan ilişkileri içinde kendini gerçekleştirir” düşüncesi, bu süreçte somut bir deneyim haline geldi.
Özel bireylerle geçirilen zaman, insanın yalnızca akıl ve mantık yoluyla değil, duygusal bağlar ve etkileşimler aracılığıyla da anlam kazandığını gösterdi. Felsefe öğrencileri, etik sorumluluk kavramının sadece teorik bir konu olmadığını, aksine toplumsal hayatın içinde, özellikle dezavantajlı bireylerle kurulan ilişkilerde pratik bir karşılığı olduğunu gözlemledi.
FELSEFENİN GÜNLÜK HAYATTAKİ YERİ
Bu etkinlik, felsefenin yalnızca soyut kavramlarla sınırlı olmadığını, insanın yaşamına dokunan bir pratik alanı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Sanat ve etkileşim aracılığıyla kurulan bu bağ, öğrencilerin insanın değeri, toplumsal adalet ve bireyin özgürlüğü üzerine yeni bir perspektif kazanmalarına yardımcı oldu.
Felsefe öğrencileri için bu etkinlik, insanın yalnızca düşünen bir varlık olmadığını, aynı zamanda başkalarıyla kurduğu ilişkiler aracılığıyla kendini inşa eden bir özne olduğunu bir kez daha gösterdi.