Konya’nın zaman kapsülü ilçesi! Medeniyetlerin sırlarını saklıyor
Konya Ovası ile Akdeniz’in buluşma noktasındaki Taşkent, binlerce yıl öncesine dayanan tarihiyle adeta bir zaman kapsülü. Sırrı henüz çözülemeyen medeniyetlere ev sahipliği yapan bu eşsiz ilçe, geçmişin gizemini bugünlere taşıyor.
128
Orta Toroslarda, Taşeli Platosunda kurulu Konya’nın Taşkent ilçesi, hikayesiyle dikkat çeken yerlerden biri. Peki, tarihi yüz yıllar öncesine dayanan Konya’nın eski ilçelerinden Taşkent’in adı nereden geldi, bugünkü adını nasıl aldı? İşte birçok medeniyete ev sahipliği yapan ilçeye dair tüm merak edilenler…
228
1620 METRE RAKIMDA
Taşkent, Konya’nın 31 ilçesinden biri olarak, il merkezinin 133 kilometre güneyinde yer alıyor. 11 Ağustos 1988 tarihinde Hadim ilçesinden ayrılarak ilçe statüsüne kavuşan Taşkent, Akdeniz Bölgesi'nde yer almasına rağmen, yüksek rakımlı Orta Toroslar'da bulunuyor.
328
Bu coğrafi konum, ilçeye hem Akdeniz hem de Karasal iklimin özelliklerini kazandırıyor. İlçede kışlar soğuk ve karlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçiyor. Rakımı 1620 metre olan Taşkent, Konya il sınırlarının en güney ucunda bulunuyor. İlçe Karaman, Antalya illeri ve Hadim ilçesiyle komşu olmasıyla da biliniyor.
428
TARİH ÖNCESİNDEN AKDENİZE AÇILAN YOL
Göksu Irmağı’nın, Hadim ve Ermenek kollarının kaynaklarını oluşturan havza, bu ırmağın sağladığı derin vadi yolları ile Konya Ovası’na çıkış yolu sağlıyor. Bu yollar tarih öncesinden itibaren Konya Ovası ile Akdeniz ulaşım ağını oluşturuyor.
528
Bölgede yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında Sarıoğlan (Belören) Höyük, Bağbaşı Baraj Höyüğü, Hadim Kale Önü ve Sarıveliler Kalesi, Ermenek (Germenikapolis)-Anamur ve bu güzergâhtan Taşkent-Sarıveliler arasındaki yol çatından ayrılan Taşkent-Alanya yolu buradan Beyreli istikametinden güneye Akdeniz’e uzanıyor.
628
Taşkent’ten batıya doğru ise Hadim, Korualan (Gezlevi) ve Bozkır üzerinden giden yollar Ege Bölgesi’ne yöneliyor.
728
İLK ÇAĞDA TAŞKENT
MÖ III. bin yıldan itibaren bölgeye yerleşen Luvi kökenli halklar, zamanla burada güçlü kültürel izler bıraktı. Bu halklardan dolayı, MÖ II. bin yılın ortalarında Hititler, bölgeye bir süre "Luviya" adını verdi. Ancak, Hititler zamanla bu ismi değiştirerek, Luvi Fırtına Tanrısı Tarhu'ya atıfta bulunarak bölgeyi "Tarhuntaşşa" olarak anmaya başladı.
828
Tarhuntaşşa, geniş bir alanı kapsayarak; Konya Ovası'ndan Akdeniz'e kadar uzanan, Toros Dağları'nı da içine alan büyük bir bölgeyi ifade ediyor. MÖ I. bin yılın başlarına gelindiğinde ise Asurlular, bu bölgeye "Hilakku" adını vererek yeni bir isimlendirme yaptı.
928
MÖ VIII. yüzyılda Asurlular ile Frigler arasında tampon bölge olan bu coğrafya, sonraki yüzyıllarda da stratejik önemini korudu. MÖ VI. yüzyılda ise Yeni Babil İmparatorluğu ile Lidyalılar arasında da benzer bir durum söz konusu oldu. MÖ 546’da Lidya’nın Persler tarafından egemenlik altına alınmasının ardından, Persler bölgeyi satraplıklar aracılığıyla yönetmeyi tercih etti. Ancak, Hititler döneminden itibaren büyük medeniyetlerin hüküm sürdüğü Torosların bu kesiminde, tam anlamıyla bir hâkimiyet sağlanamadı. Gevşek yönetim anlayışı, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde de devam etti.
1028
MÖ III. yüzyıldan itibaren bölgede yaşayan İsauria halkından dolayı yaklaşık bin yıl İsauria olarak adlandırıldı. MÖ 322’de Büyük İskender’in generali Perdikkas’ın, MÖ 79’da Roma Konsülü Servillius Vata’nın ve MÖ 27’de Roma vassalı Galatya Kralı Amyntas’ın öldürülmesinin ardından, Roma İmparatorluğu tarafından sürekli saldırılara uğrayan İsauria halkı, nihayetinde MS 560 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianius’un müdahalesiyle son buldu. Bu dönemde, bölgedeki erkekler tutsak edilerek İstanbul’a götürüldü. Aileler ise parçalanarak asimile edildi.
1128
İsauria, antik çağda Toros Dağları'nın kuzeyinde yer alan bir bölge. Günümüz Konya il sınırları içinde yer alan Taşkent, Hadim, Bozkır, Yalıhüyük ve Ahırlı ilçelerinin bulunduğu coğrafya, tarihsel olarak İsauria olarak adlandırıldı. Ancak bölgenin sınırları, Roma ve Bizans dönemlerinde idari değişikliklere bağlı olarak zaman zaman farklılık gösterdi. Bu dönemlerde İsauria'nın sınırları doğuda Tarsus, kuzeyde Konya Ovası ve batıda ise Antalya'ya kadar uzandı.
1228
Bozkır’ın Ulupınar köyündeki İsaura Kalesi (Zengibar) çevresi, antik coğrafyacı Strabon’un Geographika adlı eserinde yer alan ve Lykaonia’nın bir alt bölgesi olarak tanımladığı İsauria bölgesinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Strabon, bölgenin dağlık ve taşlık yapısından dolayı, bu coğrafyada yaşayan halkı "Dağlılar" anlamına gelen “Trakheitos” olarak nitelendiriyor. Bu halk, zamanla Kilikialılar (Çukurova çevresindeki halk) tarafından Torosların kuzeyine uzanan bölgenin sakinleri olarak tanınıyor.
1328
Strabon’dan yüzyıllar önce ise Asurlular, aynı bölgeyi “Dağlılar” anlamında “Şaddua” olarak adlandırmış ve bu terim, günümüzde çevredeki halk tarafından hala "Dağlı" olarak kullanılıyor. Bu dağlık coğrafya, bölgenin tarihî ve kültürel yapısının şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor.
1428
TÜRKLER TAŞKENT’E NE ZAMAN GELDİ?
Türkler Orta Asya'dan göç ettikten sonra, 916-966 yılları arasında Çağrı Bey’in Anadolu seferiyle çeşitli dağlık bölgelere yerleşti. Bugün Taşkent’in bulunduğu bölge olan Klikya’ya gelen Türkmenler, Avşar boyundan olarak biliniyor.
1528
Avşar boylarından 50 sene sonra Moğolların önünden kaçan bazı Türkmen boyları Moğollarla aynı soydan olmaları nedeniyle aynı yörelerde yaşamaya başladılar, aynı zamanlarda gelen bu oymaklar 1150 yılına kadar birlikte yaşadılar. 1150 yılında göçebelikten bıkarak evler yapıp, köy haline geldiler.
1628
Köyün adı, zamanın en yaşlı kişisine sorularak belirlendi. Yaşlı kişi, köyün adını "Pirin" olarak önermesiyle köyün adı Pirin olarak kabul edildi. Ancak zamanla "Pirin" ismi, "Pirikondu"ya dönüştü.
1728
Zamanla Anadolu Selçuklu Devleti'nin çöküşüyle birlikte bölgede birçok beylik kuruldu. Bu dönemde Pirikondu, Karaman oğullarına bağlandı. Ancak, 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in Karaman oğullarını fethetmesiyle birlikte, Pirikondu’ da Osmanlı topraklarına katıldı.
1828
Osmanlılar zamanında, Kariye-i KONDİ diye adlandıran köy, Belediyelik statüsü kazanarak Osmanlı döneminde ilçelik statüsüne kadar yükseldi. Belediyenin resmi kayıtlarında ilçelik statüsü olduğu yer alırken, daha sonra Pirikondu’nun ilçelik statüsü kaldırıldı ve Nahiye olarak kaldı.
1928
KANDA-KANDİ BUGÜNÜN TAŞKENT’İ 1956 ve 1968 yıllarında Taşkent ve çevresinde incelemelerde bulunan arkeoloji heyetinin açıklamaları oldukça dikkat çekici. Heyet, bölgedeki antik kalıntıların Hitit veya İyon medeniyetine ait KANDA-KANDİ adında bir uygarlık merkeziyle bağlantılı olabileceğini belirtti. Ancak, hangi harabelerin bu uygarlığa ait olabileceğini kesin bir şekilde saptamak mümkün olmadı.
2028
Bundan hareketle, Taşkent'in ilk isminin sonundaki “KONDİ”, “LONDA” veya “KANDA” takısının, tarihi bir şehir olan KANDA-KANDİ’den alındığı ileri sürülüyor. Bu iddiayı destekleyen başka bir görüş de, Şikarı'da yer alan PİRLERKANDİ adı üzerine yapılan araştırmalar. Ayrıca, İsmail Hakkı Konyalı'nın "Konya Tarihi" adlı eserinde "PİRLKANDİ" olarak geçerken, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nin 9. cildinde de "KARİYE-İ KONDİ" olarak adı geçiyor.
2128
PİRİKONDU’YA TAŞKENT İSMİNİ VEREN KONYA VALİSİ İSMAİL İZZET BEY
Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan yenilikler yurt çapında devam ederken Pirlerkondu’yu Konya’ya bağlayan karayolu yapımı sırasında zamanın Konya Valisi İsmail İzzet Bey Pirlerkondu ismini değiştirerek 1934 yılında TAŞKENT adını verdi. O günden beri Taşkent olarak bilinen bu şirin Nahiyenin 1960 yılından sonra İlçe olması kararlaştırıldı. Fakat o günlerde küçük bir İlçe olacağına büyük bir Nahiye olsun diyerek bu girişimden vazgeçildi.
2228
Taşkent adı ile anılan nahiye 04 Temmuz 1987 tarih ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3392 Sayılı Kanun gereğince İlçe oldu ve 11 Ağustos 1988 tarihinde fiilen faaliyete geçti.
2328
TAŞKENT’İN TARİHİ ESERLERİ
Taşkent, milattan önceki dönemlerden itibaren birçok medeniyet, uygarlık ve imparatorluğa ev sahipliği yapmasıyla dikkat çekiyor.
2428
Taşkent’in tarihsel geçmişi, tarihi eserler açısından oldukça önemli bir konumda bulunduruyor.
2528
Bu tarihi eserlerden başlıcaları Emirler çeşmesi, Ballar çeşmesi, Çibi köprüsü, İmirzala köprüsü, Uzun Şeyh Camii ( 2005 yılı Kasım ayında yandı, 2008 yılı Eylül ayında restorasyonu tamamlanarak ibadete açıldı) ve Boğaz köprüsü
2628
TAŞKENT’İN TURİZMİ
İlçede turizm sektörü istenilen seviyede olmasa da son dönemde dağ turizmine yönelik önemli gelişmeler kaydedildi. İlçeyi ziyaret eden turistlerin konaklama ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Belediyeye ait iki otel hizmet veriyor. Ayrıca, ilçenin doğal zenginlikleri arasında yer alan Mihrap Parkı'nda bir restoran ve aile çay bahçesi de mevcut.
2728
Doğal güzellikler arasında Boğaz Deresi ve bu derenin kaynağının bulunduğu Derebaşı Vadisi ile birlikte ilçede yer alan Yılancı Mağarası, doğaseverler tarafından ilgiyle ziyaret ediliyor. İlçede bir kapalı halı saha ve spor tesisi de spor yapmayı sevenler için bulunuyor.
2828
Belediye, ilçenin tanıtımına katkı sağlamak ve halkın birlik, beraberliğini pekiştirebilmek amacıyla Taşkent Kültür Sanat ve Bal Festivalini her sene düzenliyor. Festival, ilçenin örf ve adetlerini yaşatmayı hedefleyen önemli bir etkinlik olarak her yıl büyük ilgi görüyor. Festival, yerli ile yabancı turistlerin katılımıyla renkleniyor.