HİSDER'in (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) Konya Muharip Gaziler Derneği binasında düzenlediği toplantıda, NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Karauğuz, “Hz. İbrahim ve Arz-ı Mevud” hakkında slayt eşliğinde dernek üyelerine bilgi verdi.
İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla birlikte önem taşıyan arz-ı mev’ud konusuna değinen Karauğuz, “ Arz-ı mev’ud Tevrat’ta Hz. İbrahim’le başlatılır. Barnabas İncilini Hristiyanlar önemsemezken Müslümanlar ciddiye alıyor. Bu incil Kur’an-ı Kerim’in bile önüne geçiriliyor. Tevrat’ta İbrahim’den Musa peygambere kadar olan kısım Hitit merkezli anlatılıyor. Arz-ı mev’ud’u biz sadece Türkiye’nin güneydoğusunu kapsadığını düşünüyoruz. Tevrat’ta anlatılan yerler tüm Anadolu’yu kapsamaktadır.” dedi.
"ADEM’İN ÇOCUKLARI"
İslam dünyasının eski antik çağla ilgili çalışmalara önem vermediğini, sadece kendi kaynaklarımıza odaklandığımızın üzerinde duran Karauğuz, kaleme aldığı “Adem'in Çocukları” kitabıyla Tevrat, İncil ve Kur’an-ı Kerim’in olaylara bakış açılarını karşılaştırdığını belirtti: ”Musa kavmini Mısır ülkesinden çıkarıp verimli arazilerin olduğu Hitit toprakları vaat edilir. Rab, Hititleri korumak için eşek arısı (salgın hastalık) gönderir. Hititler, Kenan’ın dağlık bölgesinde Amrların bitişiğnde yaşıyorlardı. Musa’nın ölümünden sonra Tevrat’ın değiştirilmeye başlanıldığı Maide 15. ayette belirtilir. Kur’an detay vermez denilerek eksiklikler Tevrat’tan tamamlanmıştır. Sonra onlar bizim hurafelerimiz olmuştur. Süleyman ve Davut pegamberlerde arz-ı mev’ud’a rastlamıyoruz.” diye konuştu.
"TEVRAT HİTİT KAYNAKLIDIR"
Sa’d suresi 33., Bakara suresi 102., Sebe suresi 62., Enam 74. ayetlere değinen Karauğuz; Tevrat’tan Hz. İbrahim’in hayatıyla ilgili bölümleri okuduktan sonra Hitit konusunun Tevrat’ta 60 yerde geçtiğini belirterek, Tevrat ve Kur'an-I Kerim bilgilerini kıyasladı:
“Tevrat'ta Hz.İbrahim hakkındaki bilgiler, onun soyağacının verilmesi, kısa yaşam öyküsü ve göçü ile başlamasına karşın Kur'an, İbrahim'in peygamberlik öncesi ve sonrası yaşamından bahseder. İbrahim; İbranilerin atası, inananların babası ve Allah'ın dostu olarak anılır. Tevrat’ta İbrahim'in babasının adı Terah, Kur'an'da ise Azer'dir ve putperesttir. Hz. İbrahim' in, ateşe atılması olayı Kur'an'da geçer ve ateşten kurtulunca İbrahim, emin ve bereketli topraklara göç eder. Tevrat, Mısır'a ve Abimelek'in ülkesine göç eden İbrahim'in karısı Sara'nın ve yine oğlu İshak'ın da karısı Rebeka'yı kızkardeşi olarak tanıttığından söz eder. Ama Kur'an böyle bir bilgiyi teyit etmez. Tevrat, İbrahim'in ilk oğlu İsmail olmasına karşın oğlu İshak üzerinden olayları anlatmayı tercih eder ve İshak'ı İbrahim'e müjdeleyenleri Kur'an' ın melek olarak tanıtmasına karşın Tevrat, onları sıradan adamlar olarak gösterir. Daha once Tevrat bir din kitabı değil, tarih kitabıdır, demiştim. Ben bunu kaynaklarıyla ortaya koyuyorum.
"GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARTMALIYIZ"
Kur'an, önceki nesillerin hikayelerini anlatarak öğüt ve ibret alınmasını ister. Eski kavimlerin harabelerinin bir kısmı ayakta ve bir kısmı da toprak altında olduğu tekrarlanıyor: Kur'an, hikayeleri öğüt alınılması ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi amacıyla anlatıyor. Eskiçağ halklarından olan Sumerler aracılığıyla dini ve kültürel konular diğer uluslardan Mısır, Akad, Babil, Hitit ve Pers gibi pek çok ulusu, hatta bu halklar da birbirini bu bağlamda etkilemiştir. Şüphesiz bu etkileşim günümüze kadar da gelmiştir.”
"BÖLGENİN ZİHİN DÜNYASINDA KARŞILIĞI OLMALIDIR"
Bizim arkeolojik çalışmalara fazla önem vermediğimizi ifade eden Karauğuz, “Babil Kralı Hamurabi İbrahim peygamberin doğduğu Ur’a yakın yerde hüküm sürüyordu. Bu bölgede arkeologlar çalışmalar yaptılar. Biz sadece Batılıların yaptığı çalışmaları değerlendiriyoruz. Bunu bir ibadet aşkıyla yapıyorlar. Elhalil’de Halilurrahman Camisi’nde 25 Şubat 1994 Cuma günü fanatik bir Yahudinin namaz kılan Müslümanlara ateş açması sonucu 9 ay kapalı kalan cami ikiye bölünmüştü. Yakup ve eşi ile birlikte Yusuf’un kabrinin olduğu alan, sinagoga dönüştürmüştü. Aynısını Mescid-iAksa’da yapacaklar. Kubbetü’s Sahra’yı Müslümanlara bırakıp, Ağlama Duvarı’nın olduğu Mescid-i Aksa’yı kendilerine alacaklar. Mescid-i Aksa’nın altında yıllardır kazı çalışmaları yapıyorlar. Bu durum karşısında birlik ve beraberliğimiz büyük önem taşımakadır. Bölgenin zihin dünyasında karşılığı olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Sohbetin soru cevap bölümünden sonra HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu tarafından, Prof. Dr. Güngör Karauğuz’a plaket verildi.