Su kıtlığının binlerce yıllık hikayesi Konya’da saklı! Kuyudan çekip satıyorlardı

 Muhabir
Konya’nın Bozdağ eteklerindeki Savatra, dünyanın en derin kuyularından suyun çıkarılıp parayla satıldığı, kendi sikkesini basan binlerce yıllık yapısıyla dikkat çekiyor. Stratejik konumuyla öne çıkan antik kent sakladığı sırlarla keşfedilmeyi bekliyor.

Konya’nın Karatay ilçesi sınırlarında, Bozdağ’ın eteklerinde yer alan Savatra Antik Kenti, binlerce yıllık geçmişiyle dikkat çekiyor. Lykaonia Bölgesi’nin doğu ucunda, Perta ve Kana antik kentlerine komşu olan Savatra, tarih boyunca birçok seyyah ve araştırmacının dikkatini çekmiş önemli bir yerleşim merkezi olarak biliniyor.

Yapılan arkeolojik yüzey araştırmaları esnasında daha önce tespit edilen yapılar ile birlikte sırasıyla Roma tiyatrosu, höyük, kale, kilise, askeri kuleler ve savunma hatları, yeraltı dehlizleri ve farklı bölgelerde olmak üzere nekropol alanları tespit edildi.

KUYUDAN ÇIKARTILAN SU PARAYLA SATILIYORDU

Antik kaynaklara göre Strabon, Savatra için “dünyanın en derin kuyularının bulunduğu” bir yer olduğunu belirtirken, su olmamasına rağmen bölgede gelişmiş bir koyun yetiştiriciliğinin yapıldığını vurguluyor. Kuyulardan çekilen suyun parayla satıldığı bilgisi de, dönemin ekonomik yapısına ışık tutuyor.

KENDİ SİKKESİNİ BASIYORDU

Kent, M.Ö. 1. yüzyılda kendi sikkelerini basacak kadar gelişmiş bir yönetim sistemine sahipti. Grekçe ΣΟΑΤΡΕΙΣ yazılı bu sikkeler, kentin bağımsızlığını ve ticari gücünü gözler önüne seriyor. Roma İmparatorluk döneminde de önemini koruyan Savatra, imparator Traianus’tan itibaren kendi darphanesine sahip olmuş ve Antoninus Pius devrinde Lykaonia Birliği’ne dahil edildi.

STRATEJİK BİR GEÇİŞ NOKTASI

Yerleşim, zamanla Roma’nın Galatia ve Lykaonia bölgeleri arasında sınır değişikliklerine uğradı. M.S. 370-372 yıllarındaki yeni düzenlemeyle Lykaonia’ya bağlanan kent, antik kral yolu üzerinde yer alması sayesinde stratejik bir geçiş noktası olarak anıldı. Sardes’ten başlayıp Gülek Boğazı’na kadar uzanan bu yolun önemli duraklarından biri olan Savatra, aynı zamanda doğu sınırlarını koruyan bir askeri üs görevini de üstlendi.

Bozdağ’ın doğu hattına yayılan kule ve kalelerle çevrili antik kentte, yerleşimin doğal araziye göre planlandığı görülüyor. Yaklaşık 45 metre çapındaki antik tiyatro günümüze kadar kısmen ulaşabilmiş durumda. Hellenistik dönemden itibaren iskan gördüğü düşünülen bölgede ayrıca geniş bir höyük alanı da bulunuyor. Ancak kentin kaderi, M.S. 3. yüzyılda değişmeye başladı. Pers hükümdarı I. Şapur’un saldırıları sonucu Savatra, M.S. 251-252 yıllarında Sasani ordularının yağmasına uğradı. Roma İmparatorluğu’nun doğu savunması bu saldırıyla çökerken, İmparator Valerianus’un 260 yılında esir düşmesi bölgeyi Pers hakimiyetine soktu. Roma ancak 272 yılında yeniden bölgeyi kontrol altına alabildi.

BİZANS DÖNEMİNDE DİNİ KİMLİĞİYLE ÖNE ÇIKIYOR

Bizans döneminde ise Savatra dini kimliğiyle öne çıktı. 381’deki İstanbul Konsili ve 451’deki Kadıköy Konsili’ne temsilci gönderen kent, piskoposluk merkezi olarak etkinliğini uzun yıllar sürdürdü. Bu özelliğiyle, Selçuklu dönemine kadar Katolik kayıtlarında da varlığını korudu.

HALA KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN BİR SIR

Bugün, Savatra Antik Kenti arkeologlar ve tarihçiler için hala keşfedilmeyi bekleyen büyük bir tarih hazinesi olma özelliğini sürdürüyor. Konya’nın saklı tarih miraslarından biri olan bu kadim kent, hem Anadolu uygarlıklarının izlerini hem de kültürel geçişleri bir arada sunuyor.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Konya Haberleri