TAGEM’den Selçuk Üniversitesinin 2 projesine destek

Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), Ar-Ge Destek Programı 16. Proje Çağrısı kapsamında, Selçuk Üniversitesi tarafından sunulan 2 projeyi destekleyecek.

Ar-Ge Destek Programı 16. Proje Çağrısı çerçevesinde TAGEM’e sunulan 205 projeden 37 proje önerisi ön değerlendirmeyi geçti. Değerlendirme kurulu toplantısında 27 projenin içerik, bütçe uyumluluğu, teknik ve format olmak üzere farklı kriterlere göre değerlendirilerek desteklenmesine karar verildi.

Bu kapsamda, Selçuk Üniversitesi Akşehir Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde yer alan Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kurt’un yürütücülüğünü yaptığı, Fakülte Dekanı ve Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akbulut’un proje ekibinde yer aldığı ‘Piliç-Hindi Mekanik Ayırma İşlem Atıklarından Jelatin Üretimi ve Şekerleme Ürünlerinde Kullanımı’ başlıklı proje desteklenmeye hak kazandı.

Desteklenen diğer proje ise Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Meyve Yetiştirme ve Islah Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfi Pırlak’ın yürütücülüğünü yaptığı, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Meyve Yetiştirme ve Islah Ana Bilim Dalı Öğretim Elemanlarının proje ekibinde yer aldığı ‘Selekte Edilmiş Zerdali (Prunus Armeniaca) Anaç Tiplerinin in vitro Koşullarda Çoğaltma İmkânlarının ve Anaçlık Özelliklerinin Araştırılması’ başlıklı proje oldu.

JELATİN ÜRETİMİ VE ŞEKERLEME ÜRÜNLERİNE İLİŞKİN PROJE

SÜ Akşehir Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akbulut yaptığı açıklamada, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu jelatinin yarıdan fazlasının ithal edildiğini belirterek, geliştirdikleri projenin; alternatif yerli bir kaynak sunarak tüketicinin güvenle tercih edebileceği ürünlerin geliştirilmesine imkân tanıyacağını söyledi. ‘Piliç-Hindi Mekanik Ayırma İşlem Atıklarından Jelatin Üretimi ve Şekerleme Ürünlerinde Kullanımı’ başlıklı proje ile kanatlı işleme atıklarından, gıda endüstrisi için önemli bir katkı maddesi olan jelatin üretimi gerçekleştirileceğini ifade eden Akbulut, “Atıkların değerli bir katkı maddesine dönüşmesiyle dışa bağlılığın azaltılması ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlayacaktır. Ülkemiz farklı kaynaklardan jelatin üretebilir konuma gelerek, uluslararası piyasada da söz sahibi olacaktır. Ayrıca bu proje ile genç araştırmacıların yetişmesine katkı sunulacak, sanayi-üniversite iş birliklerini daha ileri düzeye taşınacak ve yeni projeler geliştirilmesine de imkân sağlanacaktır. Proje imkânlarıyla alınacak alet ve ekipmanların, Akşehir Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü laboratuvar altyapısına büyük katkısı olacak olup, uygulama imkânları ile lisans ve lisansüstü öğrencilerin yetişmesine de önemli katkılar sunacaktır. Selçuk Üniversitesinin yürütücülüğünde, üniversite-sanayi iş birliğinde gerçekleştirilecek bilimsel düzeyi yüksek Ar-Ge faaliyetlerini kapsayan bu projenin sanayi adımını Erpiliç ve Şölen Çikolata işletmeleri oluşturmaktadır. Projemizin ülkemizin bilimsel, ekonomik ve teknolojik gelişimine imkân sağlamasını temenni ederiz.” diye konuştu.

SELEKTE EDİLMİŞ ZERDALİ ÇALIŞMASINA İLİŞKİN PROJE

SÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Meyve Yetiştirme ve Islah Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfi Pırlak ise ‘Selekte Edilmiş Zerdali (Prunus Armeniaca) Anaç Tiplerinin in vitro Koşullarda Çoğaltma İmkânlarının ve Anaçlık Özelliklerinin Araştırılması’ başlıklı projenin Beta Fidan Ltd. Şti. ile ortak yürütüleceğini belirtti. Projede, materyal olarak Konya’da yapılan arazi çalışmaları sırasında belirlenen anaçlık özellikleri üstün ve farklı büyüme tabiatına sahip zerdali genotiplerinin in vitro (laboratuvar ortamında) şartlarda mikro çoğaltım özelliklerini araştırmayı amaçladıklarını aktaran Pırlak, şunları kaydetti: “Gerek ülkemizde gerekse dünyada kayısıya anaç olarak kayısı çöğürü yaygın olarak kullanılmaktadır. Klon anacı ihtiyacı diğer Prunus türlerinin klon anaçları tarafından karşılanmaktadır. Ancak kayısı ile erik, şeftali ve badem gibi türlerin aşı uyuşması sınırlıdır ve her çeşit ve anaç kombinasyonunda farklılık görülmektedir. Ayrıca kayısının en iyi anacı yine kendisidir. Ülkemizde ve diğer kayısı yetiştiriciliği yapan ülkelerde kayısı anacı geliştirmeye yönelik pek çok çalışma yapılmış ve farklı ülkelerde tohum alınacak bitkiler belirlenmiştir. Fakat bu seçilen bitkilerin in vitro şartlar da dâhil, değişik vejetatif çoğaltma yöntemleri ile klonal çoğaltılmasından istenen ölçüde başarı elde edilememiştir. Buna bağlı olarak günümüzde P. armeniaca türünde klonal anaç bulunmamaktadır. In vitro şartlarda klonal olarak çoğaltılabilecek bir P. armeniaca anacının geliştirilmesi bu projenin en önemli Ar-Ge niteliğidir. Bu şekilde dünyada ilk olarak klonal bir P. armeniaca anacının geliştirilmesi ile hem ülkemizde hem de dünya genelinde tescilli ve patentli anaç elde edilmiş olacaktır. In vitroda çoğaltılabilen bir P. armeniaca anacının geliştirilmesi ıslah çalışmaları ile tür içi melez klonal başka P. armeniaca anaçlarının geliştirilmesinin de önünü açacaktır. Bu pek çok yeni projenin yapılmasını ve patent alınabilecek yeni klonal anaçların geliştirilmesini de sağlayacaktır. Proje sonucu elde edilmesi hedeflenen klonal kayısı anaçları dünyada ilk olma özelliği taşımaktadır. Bu itibarla gerek ülkemizin kayısı üretiminde artış gerekse klonal anaçların ihracatı yoluyla önemli bir gelir elde etme imkânı olacaktır.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Konya Haberleri