Gündemi değerlendiren Başkan Akbulut, açıklamasında şunları kaydetti:
“2020 yılı olumsuzluklarla başladı ve hız kesmeden devam ediyor. Dünyada üç aydır etkisini gösteren ve bir aydır ciddiye alınarak tedbirler ve önlemler alınmaya çalışılan Koranavirüs vakası adeta dünyayı kilitledi ve insanlığı aciz ve çaresiz bıraktı. Ülkeler kendi ihtiyaçlarını ve olası senaryoları göz önüne alarak dış satımlarında kısıtlamaya giderek ya da tümden uygulaya koymaya başladılar. Bu olay ‘Gıda Milliyetçiliği’ni de gündeme getirmiştir. Hep söylenegelen bir söz vardır ya! herkes evinin önünü süpürse mahalle temizlenir diye. Biz de hastalık anlamında ahkâm kesecek değiliz. Devletimizin aldığı kararları destekliyor ve uyguluyoruz. Bilim insanlarının çalışmalarına güveniyor ve bir an önce insanlığa ışık tutacak çalışmaların sonuç vermesini bekliyoruz.
Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasının tarım ayağına yön vermek ve tarımda kendi kendine yetebilmek için çözümler oluşturmak katkı vermek istiyoruz.
Tarım Orman Bakanlığımız da gelişmeleri yakından takip ederek, Sağlık Bakanlığı gibi bilim kurulunu geçtiğimiz günlerde kurdu. Ne acıdır ki 7 Veteriner hekim, 1 Gıda Mühendisi, 1 Hekimden oluşan bir Bilim kurulunun kurulması ve en az 7 üyenin Ziraat Mühendisi olması gerekirken, bir üyenin bile konunun asıl muhatabı Ziraat Mühendisi olmayışı Bakanlığın konuya ilgisi ve hassasiyetini tartışılır hale getirmiştir. Toprak, su, bitkisel üretim, hayvansal üretim, tarımsal ekonomi, işletme ve iktisat alanlarından konu uzmanlarının da kurulda yer alması sürdürülebilir tarımsal üretim açısından gereklidir. Açıkça belirtmek isterim ki; bilim kurulu üyelerinin seçimi tarım camiasının ümidini kırmıştır.
“Tarımda kendi kendine yeterlilik” ile “yerli ve milli üretim” kavramlarının şaka veya bir slogan olmadığı, gelecek adına zorunlu bir bakış olduğunu biz Ziraat Mühendisleri tabi ki biliyorduk ve biliyoruz. Umarım Atatürk’ün “Milli Ekonominin Temeli Ziraattir” Sözünün ne anlama geldiğini ve derinliğini bu musibetle anlatabiliriz.
Gıda üretimi için tarım sektöründe üretimin devamlılığı şarttır, üretim zincirinin kırılmaması gerekir. Bunun için tarımsal üretimde insan gücü, tarımsal girdiler ve tarımsal destekler önemlidir. Üreticilerimizin kontrollü bir şekilde üretimde kalmalarını sağlamak için tedbir ve çalışma yapılması elzemdir. Üreticimiz, devletimizin aldığı kurallar ve mesafede tarlada olmak zorunda. Tarım sektörünün üretim zincirini oluşturan en başta üreticilerin sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve üretim şartları desteklenmez ise çoğunlukla mevsime bağlı olan ve bu günlerde baharlık ekimlerin yapılacağı açık alan tarla tarımında, sebzecilik ve meyvecilik faaliyetlerinde oluşacak olumsuzluklar tarımda çalışanlardan daha fazla ülkenin tamamını olumsuz etkileyecektir.
Koronavirüse karşı tarım sektörüne yönelik alınacak önlemler kapsamında “üretime devam” kararlılığı başlığında, üretimin önüne çıkacak engellere çözüm ve üretim planlaması çalışması acilen yapılmalıdır. Tarım Bakanlığının tedbirleri denince ilk akla gelen Ziraat Bankası ve Tarım Kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi veya yapılandırılması olmamalıdır. Üretim planlaması acil ve bu gün için şart olan ilk plan olmalıdır. Üretim planlaması dediğimiz konu İnsan ve hayvan beslenmesinde kullanılan ürünler bellidir. Arz talep miktarlarına göre, bu günden üretici satış fiyatlarını belirleyip üreticinin pazarlama tedirginliğini bertaraf ederek, miktar ve kalite olarak üretime yönlendirmek gerekmektedir. Tarım Kredi Kooperatiflerinin tanzim satış noktaları sanki bu gün için kurulmuş gibi imdada yetişebilir. Toprak Mahsulleri Ofisi gibi köklü ve kurum hafızası olan kurumumuz bu mücadelede aktif hale getirilmelidir.
Üretim planlaması ülkenin İthalat yapma zorunluluğu olan temel gıda maddelerinin üretimini teşvik ederek kendi kendine yete bilirlik sözünün karşılığını oluşturacaktır.
Bunun yanında;
- Sektörün Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalara olan kredi borçları, vergi, SGK, BAĞKUR, TARSİM ve benzeri ödemeleri, salgının en az bir yıl sonrasına, faizsiz olarak ertelenmeli.
- 2019 yılı süt ve buzağı desteklemeleri bir an önce ödenmeli ve artan fiyatlar nedeniyle tedarikinde üreticiyi zorlayan yem sorunu çözülmelidir.
- Bakanlıkça bu günlerde yapılacak destekleme açıklamaları, içinde bulunduğumuz sürece dair yeni bir destek olmayıp üreticinin 2019 yılı alacağıdır. Bu desteklemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir. Ayrıca uzun yıllardır %50 hibe şeklinde desteklenen tarımsal sulama ekipman alımının da 1 Ocak itibariyle proje kabulüne başlanması gerekirken hala hazırda hiçbir faaliyette bulunulmaması anlaşılabilir değildir. İvedi olarak proje bürokrasisi kaldırılarak Basınçlı Sulama Sistemlerine hibe desteklerinin 15 gün içerisinde verilmesi şarttır.
- 2020 yılı desteklemeleri ürün destekleri hariç temel desteklemeler ÇKS kayıtlarına göre avans olarak acilen ödenmelidir.
- Bu zor ve çetin süreci atlatmak için Tarımsal işletmelere kolay erişilebilir, ipoteksiz, KGF benzeri faizsiz ya da çok düşük faizli ve kredi taksit ödemelerinin bir üretim sezonu sonrası başlayacağı biçimde tarımda “Üretime Devam Kredisi” hızla hayata geçirilmelidir.
- Tarımsal mekanizasyon test ve deneyleri zirai karantina ve zirai mücadele müdürlükleri döner sermaye işletmeleri standart belge ücretleri 2019 yılı fiyatlarına çekilmeli, tarımsal ticaretin hızlandırılması amacıyla bürokratik işlemler azaltılarak Bakanlıkça bazı yetkiler taşra teşkilatlarına aktarılmalıdır.
- Aile çalışması ve kayıt dışı çalışanlar da istihdam desteklemelerinden faydalandırılmalı, yevmiyeli işçiler ve mevsimlik tarım işçileri için barınma, beslenme ve sağlık koşullarını kapsayacak Kızılay veya AFAD alt yapısından faydalanılan özel koşullar bu yıl oluşturulmalıdır.
- Tarım sektörü, girdi sağlayan tedarikçilerin mücbir sebep kapsamında çalışmaları kolaylaştırılmalıdır.
- Tarımsal faaliyetteki Şirket ve firmaların ödeme sisteminin tıkanmaması için bütçe ve muhasebe ölçeğine göre ödemelerinin, devletçe ödenmeli ve şirket veya firma hesabına kredi olarak kayıt edilmeli.
Ancak en önemlisi çiftçilerimiz, bugüne kadar ithalat yaptığımız stratejik öneme sahip ürünlerin önümüzdeki 15 günlük baharlık ekim sezonu geçirilmeden önceki senelerden hatta daha fazla ekim alanda üretime yönlendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
Tüm olumsuzluklara rağmen Ülkemizde ve Konya/mız da iklimsel veriler gayet olumlu gözükmektedir. İçinde bulunduğumuz baharın başlangıcında ısmarlama bir iklim yaşamaktayız. Nisan Mayıs ayları da mevsim normallerinde geçerse ki öyle umut ediyoruz, özellikle doğaya bağlı tarım yapma zorunluluğunun yoğun olduğu bölgemizde rekoltede geçen seneye göre ciddi bir artış olacağını bekliyoruz.
Günümüzdeki bu savaşın silahı da gıdadır. Dolayısıyla da savunma sanayisi de tarımsal üretim olmuştur. Tarımda üretim zincirinin kırılmaması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve hayatımıza keş keleri almamak için tedbirler başta alınmalıdır."