Asıl adı "Zühre’dir.
1909'da Oğuzeli ilçesinin Uruş köyünde doğmuştur.
Ezo'nun güzelliği söyleyen dillere söylence (efsane) olurken, Barak ovasında bir genç adamın adı dillerde dolaşır olmuştu. Bu, komşu Beledin köyünden, "Şitto" Hanefi Açıkgöz'dü. Şitto sazıyla ve sesiyle öylesine meşhur olmuştu ki Barak Ovası’nın bütün düğünlerine davet edilirdi. Uruş köyünde Hacı Mamuş'un düğününde Zöhre (Ezo) ve Şitto birbirlerini gördüler. Şitto 30 Ezo 20 yaşındaydı. Düğünde tüm gözler gelini de güveyiyi de unutup, Ezo ile Şitto'yu izledi. Şitto, Ezo ‘ya gönlünü kaptırdı. Şitto Hanefi'nin gönlüyle kafası aynı telden çalıyordu. Bu nedenle, Ezo ‘ya dünür yolladı.
Şitto'nun doğru dürüst evi bile yoktu ama, yüreğinde Ezo geziniyordu. Eşin dostun araya girmesiyle, Ezo Şitto ‘ya verildi. Bu evlenmede Şitto başlık parası da ödemedi çünkü, Şitto Ezo'yu almasına karşılık, Ezo'nun ağabeyi Zeynel'e halası Hazik' i verecekti.
Düğün güz mevsimi kuruldu. Şitto'yla Ezo'nun düğünü Beledin köyünde; Zeynel'le Hazik' in düğünü Uruş ‘taydı. Şitto ile Ezo’nun mutluluklarına diyece yoktu ama mutlulukları göze geldi, araya arabozucular girdi.
Şitto öykülerini bir cümlede özetler. "Kötü talih geç buldum; tez yitirdim..." Şitto, Ezo'yu boşayınca "berdel" töresince halası Hazik de geri döndü. Ezo, bu süre içinde daha bir serpildi, daha bir güzelleşti. Öyle ki; görenin gözü kalırdı. Genç-yaşlı, zengin-fakir, nice talibi çıktı Ezo'nun. Ezo, tam altı yıl, evlenme önerilerini geri çevirdi. Sonunda, ailesinin de ısrarı üzerine, kendisine genç kızlığından beri talip olan teyze oğlu Memey'le evlenmeye yanaştı.
SIRTINDA BİR ÇUVAL TOPRAK
Memey zengin değildi, Ezo dul olduğu için düğün de yapmayacaktı. Sadece bir gelin alayı gelip Ezo’yu götürecekti. Gelin alayı gelmek üzere iken Ezo ortalıktan kayboldu. İlk evliliğinden şansı olmayan Ezo için artık endişelenmeye başlamışlardı. Herkes Ezo’yu arıyordu. Düğün alayı gelmek üzereydi. Birazdan Ezo sırtında bir çuvalla göründü. Herkes Ezo’nun sırtındaki çuvalda ne olduğunu merak ediyordu. Ezo çuvalı getirdiğinde herkes çuvalın içinde toprak olduğunu anladı ancak anlam veremediler. Ezo toprağı vatan hasreti çektiği zamanlar öpüp koklamak öldüğünde mezarına konması için götürdüğünü söyler. Zaten hüzünlü olan akrabaları hepten hüzünlendiler.
Ezo'yla Memey'in iki kızları oldu. Vatan hasretiyle yanıp tutuşan Ezo'nun, ikinci kocasıyla geçimi yerindeydi. Ne var ki; "gurbet" denilen bir ateş yüreğini yakıyordu. Kozbaş' tan Türkiye'yi, Uruş' u görüyordu. Hatta ara sıra doğduğu köye gidip geliyordu ama, bunlar özlemini azaltmıyor, pekiştiriyor, dayanılmaz hale getiriyordu. Yakınları onun "Vara öleyim, tek yurdumda kalaydım" dediğini anlatırlar. Ezo bir de "Göreceksiniz, gurbetlik beni öldürecek" der ve öldüğünde, hiç olmazsa Türkiye'yi; Uruş köyünü görecek bir yere gömülmesini dilerdi. Dediği de oldu. Suriye'ye gidişinin yirminci yılında, 1956 güzünde Ezo yatağa düştü. Hastalığının ince hastalık (verem) olduğunu, herkes gibi kendisi de biliyordu. Ezo, kızı Celile'yi yatağının başından ayırmak istemiyordu. Ecelle kavil gününün gelip çattığını anlıyor, tek avuntuyu güzel kızı Celile'de buluyordu. Ve Ezo Gelin, güz yağmurlarının düştüğü bir cuma, yatsı vakti son soluğunu soludu. Eşi ve yakınları, vasiyetini dikkate alarak, onu; ara sıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle Türkiye'yi seyrettiği Bozhöyük'ün en yüksek noktasına gömdüler.
Ama Ezo Gelin’in hikayesi burada bitmedi. 1997 yılında eski Oğuzeli Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, eski Gaziantep Valisi Muammer Güler ve Dokuzyol köyünden eski Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın teşvikleriyle mezarın nakli için Suriye makamlarına başvuruldu. 2 yıl süren çalışma ve temaslar sonucu Ezo Gelin'in naaşı eski Oğuzeli Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız başkanlığında bir heyet tarafından 23 Eylül 1999 tarihinde Dokuzyol köyüne taşındı. Vatan sevgisinin, kardeşliğin, misafirperverliğin, Türk kültürünün temsilcisi Ezo Gelin, 24 Eylül 1999 yılında Oğuzeli ilçesi Dokuzyol köyündeki anıt mezara defnedildi.
Yaşayan tek çocuğu Celile de Suriye'deki savaşın ardından Türkiye’ye sığınmacı olarak geldi ve kendisine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi. Celile Bozgeyik, Türk vatandaşı olduğu için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dua ederek, "Bana Türk kimliği vereceklerine dair söz verdiler. Sana vatandaşlık vereceğiz dediler vermediler. 19 sene oldu. Erdoğan verdi kimliği Allah ondan razı olsun. Erdoğan olmasa ben kimlik alamazdım. Allah çocuklarını kendisine bağışlasın.” dedi.