Küresel ölümcül salgın yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak için geliştirilen aşılardan bazıları, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de gönüllüler üzerinde uygulanıyor. Gönüllüler uygulamanın her aşamasında yakından takip ediliyor.
Alınan bilgiye göre, Faz-3 çalışmaları kapsamında Türkiye'de de 15 Eylül'de başlanan Çin menşeli Kovid-19 aşı uygulaması, yüksek riskli sağlık çalışanları ve normal riskli gönüllüler olmak üzere iki aşamada devam ediyor. Aşı uygulaması, Türkiye'de 12 şehirde 25 merkezde sürüyor. Kovid-19 aşısının 12 bin 450 gönüllü üzerinde uygulanması planlanıyor.
Yüksek riskli sağlık çalışanlarına yapılan aşı uygulamalarının güvenlilik verileri olumlu değerlendirildiği için aşının kapsamı vatandaşlara da açılarak şu anda talep eden gönüllüler üzerinde gerçekleştiriliyor.
Aşılamanın devam eden aşamalarında her 500 gönüllüde ara değerlendirme raporları hazırlanıyor. Ara güvenlilik raporuna göre, aşının önemli bir yan etkisinin bulunmadığı belirtiliyor. En sık görülen yan etkiler yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı, ateş ve enjeksiyon yerinde ağrı olarak raporlanıyor.
Aşı çalışmasında, gönüllülerin bir kısmına gerçek aşı, diğer bölümüne ise plasebo veriliyor. Bu yöntem, bilgisayar programı tarafından rastgele olarak belirleniyor ve hangi gönüllüye ne uygulandığını araştırma ekibi bilmiyor. Gönüllü vatandaşlar üzerinde yapılan denemelerde, her 3 kişiden 2'sine gerçek aşı uygulanıyor. Bu sayede aşı olanlarla olmayanlar arasında etki farkı ortaya konulabiliyor.
Çalışmanın bitiminde, plasebo uygulanan tüm gönüllülerin tekrar merkezlere davet edileceği ve gerçek aşı uygulaması yapılacağı belirtiliyor.
Çin menşeli Kovid-19 aşısı uygulamasında gönüllü prosedürü nasıl işliyor?
Çin menşeli Kovid-19 aşısı, gönüllü 18-59 yaş arası, daha önce Kovid-19 geçirmemiş vatandaşlara uygulanabiliyor. Gönüllü olmak isteyen vatandaşlar, "https://covid19asi.calismasi.info" internet adresinden veya "0850 811 18 80" telefon numarasını arayarak başvuruda bulunabiliyor.
Çin menşeli Kovid-19 aşısının Faz-3 çalışması gönüllü prosedürü şöyle:
"- Gönüllüler, ilk olarak araştırmaya katılan merkezlere telefon ya da internetten başvuruyor.
- Yetkililerce, gönüllülerin başvuru sırası ve çalışmaya dahil edilme uygunluklarına göre belirleniyor.
- Merkeze davet edilen gönüllülere aşı ile ilgili bilgi verilerek onam formu imzalatılıyor
- Uygulamanın 1. ve 14'üncü gününde gönüllü katılımcılar muayene ediliyor ve kadın gönüllülere gebelik testi yapılıyor.
- İlk gün hastalığın daha önce geçirilip geçirilmediğini gösteren antikor testi ve enfeksiyonun halihazırda geçirilip geçirilmediğini gösteren PCR testi yapılıyor.
- İlk gün aşının yan etkisi ve olası hastalık belirtileri günlük kartlara işlenmeye başlanıyor.
- Test sonuçları negatif çıkanlardan rastgele 2 kişiye gerçek aşı, bir kişiye plasebo (boş aşı) uygulanıyor. İlk aşı uygulamasının ardından 14. günde 2. doz aşı yapılıyor.
- Uygulamanın 14. ve 28. gününde günlük kartlar toplanarak merkezde yetkililerce değerlendiriliyor.
- Kovid-19 gelişip gelişmediğinin belirlenebilmesi için gönüllü katılımcı bir yıl boyunca haftalık olarak telefonla bilgilendirme alınarak takip edilecek ve belirtisi olanlar merkezde muayene edilecek.
- Katılımcılarda olası yan etkiler 28. güne kadar düzenli olarak telefonla bilgi alınarak izleniyor.
- Alınan ilaç ve tedaviler de yine aynı şekilde takip ediliyor."
"50 milyon doz aşı için sözleşme yapıldı"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, söz konusu aşının teminine ilişkin bir sözleşme yapıldığını ve aralık, ocak ve şubat ayında toplam 50 milyon doz aşı alımı için imza atıldığını ifade etmişti.
Koca, şu an için sözleşmeye bağlanan 50 milyon doz için muhtemelen 11 Aralık gibi aşı takvimine başlanabileceğini belirtmişti.
"Kovid-19 aşısı ülkeye gelmeden önce bir algoritma konulacak"
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine aşı uygulamalarına ilişkin bilgi verdi.
Her şeyin yolunda gitmesi halinde nisan ayında üretime başlanması öngörülen yerli aşının yanı sıra Alman-Amerika menşeli ve Rusya'da geliştirilen aşılardan da temin edilmesiyle toplumsal bağışıklığın kazanılmasında önemli bir aşamaya gelinebileceğini vurgulayan İlhan, "Böyle olması halinde sonbaharı daha iyi yaşayabiliriz." dedi.
Toplumsal bağışıklık kazanılması için nüfusun yaklaşık yüzde 60'ının aşılı ya da hastalığı geçirmiş olması gerektiğini anlatan İlhan, aşının da kime yapılması gerektiğinin belirlenmesinin çok önem taşıdığını söyledi. İlhan, şunları kaydetti:
"Bunu grip aşısı gibi veya zatürre aşısı gibi düşünmemek gerekiyor. Karar verilmesi gereken konular var. Hastalığı geçirdiğinde daha olumsuz sonuçlar alınan kişilere mi yoksa hastalığı bulaştırma ihtimali daha yüksek olan kişilere mi yapılmalı, buna karar verilmeli.
Eldeki kaynaklar sınırlıysa, sağlık çalışanları, hizmet sektöründekiler gibi bulaştırma ihtimali daha yüksek olan kişilerin ilk olarak aşılanması daha önemli olacaktır diye gözüküyor. Bunun sonrasında toplumda diğer kişilerin aşılanmasına doğru ilerleyecektir. Tıpkı grip, zatürre gibi aşılar için nasıl şema belirlendiyse, Kovid-19 aşısı için de ülkeye gelmeden önce bir algoritma konulacaktır."
Aşı yaptıranların da maske-mesafe-hijyen kuralına uyması gerekiyor
Prof. Dr. İlhan, aşı olan kişilerin hiçbir zaman hasta olmayacağı yönünde bir rehavete kapılmaması ve yine tüm tedbirlere uyması gerektiğine işaret ederek, "Aşı yüzde yüz korur diye bir şey saptanmış değil şu an için. Aşı olsak da kişiler yine fiziksel mesafe-maske-hijyen kuralına uymalı, kapalı ortamlardan kaçınmalı, kapalı ortamlarda temiz hava bulunmasına özen göstermeli. Çünkü, hastalığı geçirse dahi kişi ortalama 3 ay sonra ikinci kez geçirebilir. Hatta son dönem ikinci üç ayın da bitmesiyle 3. kez hastalığa yakalanan kişiler var." bilgisini paylaştı.
Aşılar uygulamaya girse bile bir süre daha fiziksel mesafe-maske-hijyen kuralının geçerli olacağının öngörüldüğünü dile getiren İlhan, "Önümüzdeki yaz dönemi sonu için daha umutluyuz." diye konuştu.
"Her yıl Kovid-19 aşısı olup olunmayacağına antikor düzeyine göre karar verilmeli"
İlhan, Kovid-19 aşısının her yıl yenilenip yenilenmeyeceğine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kovid-19 aşısına ilişkin deneyimler çok az şu an için. Grip aşısı olanlardan kimileri hafif bir hastalık geçirirken kimileri daha ağır geçirdiğini söylüyor. Koronavirüs aşısı için de benzer bir durum olabilir. Bu, zamanla görülebilecek. Şu an için bunun analizini ve yorumunu yapmak çok doğru değil. En azından aşının özelliklerinin test edilebilmesi için uygulamanın üzerinden en az bir yıl geçmesi gerekiyor.
Öte yandan yıllık ve mevsimsel değerlendirme yapılır aşılarda, grip aşısında olduğu gibi ama Kovid-19, grip gibi bir sezonun hastalığı değil, her mevsim görülebiliyor. Bu nedenle aşının üzerinden bir yıl geçtikten sonra değerlendirilmesi gerekiyor. Kişinin her yıl Kovid-19 aşısı olup olmayacağına antikor düzeyine bakılarak karar verilmeli. Daha bu belli değil."