Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, acil servise başvuran koronavirüs hastalarının durumlarını değerlendirdi.
Doç. Dr. Kayıpmaz, "Öncelikle başvuranların yaşlarına bakalım. Başvuranlarda büyük vaka çoğunluğunun 25 ile 49 yaş arasında olduğunu görüyoruz. Genel anlamıyla baktığınızda da 15 ila 64 yaş arasındaki hastaların daha çok tanı aldığını görüyoruz. 25 ile 49 yaş arasındaki yoğunlaşmaya odaklandığımızda aslında günlük yaşantının içerisindeki kişilerin daha fazla enfekte olduğunu görüyoruz. Bu yaş grubu sosyal yaşantının içinde aktif, iş yaşantısında aktif veya dışarıda arkadaşlarıyla vakit geçiren grupta aktif. Bundan dolayı daha çok vaka bu yaş grubunda. Ama yine de ağır hastalarımızın bir çoğunu 60 yaş üstündeki bireyler oluşturuyor. Bu şu demek değil; sadece 60 yaşın üzerindekilerde hastalık ağır seyrediyor. Gençlerde de ağır seyredenler var. Gençlerde de yoğun bakıma yatan hastalarımız var. Ciddi solunum yetmezliği olan hastalarımız var. Yani bu hastalık sadece ileri yaş grubunun hastalığı değil. Gençlerde daha fazla görülüyor. Belli yaş grubunun üzerinde de daha ağır seyrediyor ve yoğun bakımda hastaların yatması gerekebiliyor. Ama şu da bir gerçek ki genç hastalarımızdan da ne yazık ki kaybettiklerimiz var" diye konuştu.
'ERKEN DÖNEMDE TEDAVİYE BAŞLAMAYI HEDEFLİYORUZ'
Doç. Dr. Kayıpmaz, acil servise başvuran hastaların şikayetlerine bakıldığında en sık karşılaşılan rahatsızlıkların ateş yüksekliği, yaygın kas-eklem ağrısı, halsizlik, boğaz ağrısı ve ishal olduğunu belirterek, "Acil servise gelen hastalarımız bizim için daha kritik ve acil durumdaki hastalar. Kimi zaman hastalar öksürükten nefes darlığına varıncaya kadar belirtileri söyleyebiliyorlar. Acil Servise yine nefes darlığı şikayeti ile gelen genç hastalarımız da mevcut. Ama daha sık karşılaştığımız problemler şöyle ki gelenler ateşten baş ağrısına, yaygın kas ve eklem ağrısından çok yakınıyorlar. Sonrasında da biz onların yaşamsal bulgularına bakıyoruz. Yani yaşamsal bulguları dediğimiz; tansiyonuna, nabzına, kanın oksijen doygunluğuna, soluk alışveriş sayısı gibi etkenlerine bakıyoruz. Ve ondan sonra da hastanın belirli tetkiklerini istiyoruz. Kimi hastadan kan tetkiki istememiz gerekirken bazen de sadece temaslı olduğu için endişe ile başvuran hastalarımız da olabiliyor. Bunlara yönelik olarak gerekli işlemler yapılıyor. Burada erken dönemde tedaviyi başlamayı hedefliyoruz" dedi.
'ANKARA'DAKİ VAKA ARTIŞ HIZI DÜŞÜŞE GEÇTİ'
Doç. Dr. Kayıpmaz, Ankara'da vaka artış hızının düşüşe geçtiğini ifade ederek, "Ankara'nın en büyük kliniği biziz. Bizim kliniğimizde de gördüğümüz şu ki 2 hafta öncesine göre olası vaka tanımına uyan hasta sayımızda bir miktar düşüş var. Bu düşüş filyasyon ekiplerimizin yoğun çabasına, insanlarımızın tedbirlere sıkı sıkıya uymasına bağlı. Burada basın mensuplarımızın yapmış olduğu yayınların da çok büyük etkisi var. İnsanlarda ciddi bir farkındalık oluştu. Ve bu farkındalığın neticesinde de insanlar daha tedbirli davranışlar sergilemeye başladı. Sonuç itibarıyla biz tedbirleri sıkı tuttuğumuzda bu, vaka sayılarına düşüş şeklinde yansıyor" ifadelerini kullandı.
'EL BİRLİĞİ İLE ARTIŞIN ÖNÜNE GEÇEBİLİRİZ'
Doç. Dr. Kayıpmaz, tedbirlerin gevşetilmesinin vaka sayılarında yükselişe yol açtığını ifade ederek, "Genel tabloda vaka sayılarımız yine artmaya devam ediyor. Ağır hasta sayımız artmaya devam ediyor. Vefat sayımız 70’in üzerine çıkmış durumda. Hala hastalarımızın yüzde 6,7’si zatürreye dönüşüyor. Ve bizim yeni tanı konan hasta sayımız iyileşen hasta sayımızın önünde. Durum böyle olunca aktif vaka sayımız da hala artış eğiliminde. Biz el birliği ile alacağımız tedbirlerle bunun önüne geçebiliriz" dedi.