İstanbul Medeniyet Üniversitesi (İMÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemin Çağ, Türkiye'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelenin bugüne kadar bahar ve yaz aylarında yapıldığını, salgınla kışın ilk kez mücadele edileceğini belirtti.
Havaların soğumasıyla vatandaşların kapalı alanlarda daha fazla zaman geçireceğine vurgu yapan Çağ, açık alanlara kıyasla kapalı alanlarda bulaş riskinin daha fazla olduğunu hatırlattı.
Kışın kapalı alanlarda artan temasın vaka artışlarını da etkileyeceğine değinen Çağ, kış aylarında sıkça görülen gribin Kovid-19 semptomlarıyla benzerlik gösterdiğini söyledi.
Bu durumun kışın hastanelerin yükünü arttıracağına dikkati çeken Çağ, "Hastanelere ateş, öksürük veya bir boğaz ağrısı semptomları ile başvuran insanlar tabii 'Kovid miyim?' diye başvuracak, hastanelerde gereksiz bir Kovid yükü oluşturacak. Aslında bu hekim olarak bizim en büyük korkumuz. Çünkü yazın çok görmediğimiz öksürük, ateş, boğaz ağrısı olan hastaların hepsi Kovid şüphesiyle değerlendirilecek bizim için." diye konuştu.
Koronavirüsün belirtilerini inceleyen kişilerin, "Semptomlar arasında bel ağrısı varmış, benim belim ağrıyor." şeklinde gerekçelerle ya da hiçbir belirti olmadan, "Ben Kovid miyim?" diyerek hastaneye başvurduğunu anlatan Çağ, "Gerçekten ateşi, öksürüğü, solunum sıkıntısı daha ciddi olan hastaların başvurması bizim iş yükümüzü hafifletecektir." uyarısını yaptı.
Çağ, kişinin şüphelenmesi durumunda mutlaka ev halkından başlamak üzere kendisini izole etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Genel kurallara dikkat edilmesinin bulaş riskini düşürdüğünü dile getiren Çağ, "Nedir bu temel kurallar? El hijyenine dikkat edilmesi, herkesin dokunduğu ortak yerlere dokunduktan sonra kişi ellerini yıkayacak veya dezenfekte edecek. İkincisi, sosyal mesafe kuralına uymak gerekiyor. Sosyal mesafe kuralına uyduğu zaman kişi hasta bile olsa diğer kişiye bulaştırma riski kalmıyor ortada. Yine aynı şekilde hasta olan kişinin ve karşısındakinin maske takması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Bulaş zinciri bir yerde kırıldığı zaman orada hastalık yükü de azalacak"
Çağ, kışın çoğu insanın mecburiyetten kapalı alanlara sığınacağına işaret ederken, AVM'ler konusunda da uyarılarda bulundu.
"Mümkün olduğu sürece AVM'lerin alışveriş mekanı olarak kullanılmasını, alışveriş bittikten sonra AVM'lerin terk edilmesini öneririm." diyen Çağ, zorunlu durumlar dışında "evde kal" çağrısına uyan ve ortamlarını sık sık havalandıran vatandaşların kışı daha rahat geçireceğine inandığını kaydetti.
Taziye, düğün ve eğlence partilerinin salgının yayılımı açısından büyük risk taşıdığını, bu tür etkinliklerin özellikle kışın kontrol altında tutulmasının önemli olduğunu ifade eden Çağ, şunları söyledi:
"Kişiler dikkat ederse bulaş zinciri bir yerde kırıldığı zaman orada hastalık yükü de azalacak. Kişilerin dikkat etmesi gerekiyor. Bir taziye yeri varsa insanların kalabalık olduğu zamanda değil de belki daha tenha bir zamanda gitmek faydalı olur. Şu anda çoğu düğün açık havada yapılıyor, taziyelerin çoğu açık havada kabul ediliyor ama kışın böyle olmayacak. Gerçekten kışın bu şekilde, sosyal mesafeye ve genel olarak önlem kurallarına uyulmazsa mutlaka beklediğimiz ikinci dalga olacaktır."
Hastalık belirtisi gösteren her kişiden maskeli olsa bile uzak durmak gerektiğini belirten Çağ, "Zaten sosyal mesafe kuralı dediğimiz şey o. Kişinin eğer maskesi varsa zaten bir kısmını önlüyor. Bir de mümkün olduğunca uzakta durmak. Sosyal mesafe kuralına dikkat ettiğiniz zaman hasta olan kişiden size hastalık buluşmasını önlüyorsunuz." dedi.
Kışın bulaş riskli fazla alanlar
Kışın bulaş riskinin fazla olduğu alan ve malzemeleri sıralayan Çağ, "Riskin en fazla olduğu yerler insanların ellerini en fazla değdirdiği yerler. Nereler buralar, ortak kullanım alanlarındaki kapı kolları, musluk bataryaları, onun dışında insanlar restorana gidiyorlar oradaki masanın üzerine ellerini koyuyorlar. Eğer o masa sizden önce kalkan kişiden sonra temizlenmediyse orası risklidir. O kişiden sonra o masanın virüse etkili bir dezenfektan ile temizlenmiş olması lazım." şeklinde konuştu.
Kargo firmaları ile evrak yoğunluğunun fazla olduğu kurumlarda Kovid-19 riskine dikkati çeken Çağ, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kargo firmalarında en büyük, risk orada üç tane kalem var. O üç kalemi kim bilir günde en az 100 kişi kullanıyor. Bu tür işlerde, bankalarda belki imza atılırken, kargolarda evrak doldurulurken bir kere oradaki kalemlerin ortak kullanılmaması gerekiyor. O kalemleri kullanmayacaksınız veya kullanıyorsanız kullandıktan sonra hemen sonrasında elinizi dezenfekte etmeniz gerekiyor. Yine ortak kullanılan kırtasiye malzemeleri risk taşıyor. Evraklar da riskli. Aslında mümkün olduğunca elektronik evraklara dönebilmek, kağıt kullanımını azaltmak bir çözüm olabilir."