Bahçeli, partisinin Meclis grubu toplantısında yaptığı konuşmada, 15 Temmuz'un, inancın, işgale karşı kahramanca direnişi, salaların vicdanlarda oluşturduğu inşirah, milli birlik ve dayanışma hissiyatıyla Türkiye'nin dibi zehirli haşeratlarla dolu karanlık bir uçurumun kıyısından çekip alındığı tarih olduğunu söyledi.
15 Temmuz FETÖ kalkışmasına karışan kim varsa, bu hain teşebbüse kim ortak olmuşsa ismi, unvanı, mevkisi ne olursa olsun Türk askeri olmadığını belirten Bahçeli, "Türk askeri şereflidir, Türk askeri onur sahibidir; vatan ve millet sevgisinin bedelini de gerektiği zaman canıyla, kanıyla ödemektedir." diye konuştu.
Dışı vaiz, içi vandal olan bir teröristin, Türkiye düşmanlığı konusunda eğitilmiş şakirtlerinin, maklube yiyerek, ışık evleri ismiyle açılan karanlık meskenlerde örgütlenerek, melanet gergefinde vatana ihaneti dokuduklarını söyleyen Bahçeli, "FETÖ'cü teröristler üçüncü bin yılda Asya'nın Hristiyanlaştırılmasına hizmetle görevlendirilmiş, Kürdistan'ın doğumunu hızlandırmak için tembihlenmiş, insanlığın ve inancımızın silinmeyecek yüz karalarıdır." ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz hain teşebbüsünün dış bağlantıları konusunda yaygın söylenti ve yorumlar aslında malumun bir nevi ilanı, saklanmak istenen ilişki ağlarının ifşasıdır. Bu darbe mekaniğinin arkasında, Türkiye'ye kin ve nefret besleyen odakların olduğu artık tartışma götürmeyen bir gerçektir. FETÖ'yle kıran kırana bir mücadele yapılıyorsa da bu terör örgütünü eğiten, yöneten, yönlendiren, teşvik eden, hedef gösteren zalimlerle yüzleşme ve hesaplaşma sağlanmadan tehditlerin geçtiğini, bir daha 15 Temmuz benzeri felaketlerin yaşanmayacağını söylemek akıl ve mantık işi değildir.
15 Temmuz'un sis bulutu henüz dağılmamıştır. Çünkü ihanet ve işgal planlarının merkez üssü hala aktiftir. Kripto damar henüz kurumamıştır. FETÖ elebaşları ABD'de ve Avrupa ülkelerinde cirit atmaktadır. Demokrasi, hukuk, insan hakları ve özgürlük konularında mangalda kül bırakmayan ama bu değerlerden de zerre miskal nasiplenmedikleri açıkta olan kuşkulu ülkeler, darbecilere sahip çıkmaktadır, teröristlere kol kanat germektedir, katilleri besleyip doyurmaktadır. Bu olacak iş midir? Bu durum makul ve maruz görülecek bir hal midir? Pensilvanya'daki terör inleri dağıtılmadıktan, teröristbaşı Gülen ve çetesi Türk adaleti önünde hesap vermedikten sonra milli yüreklerdeki alev sönmeyecek, Türk milleti rahat bir nefes alamayacaktır. İmralı canisi başına nasıl çuval geçirilip Türkiye'ye getirilmişse, Fetullah Gülen de aynı şekilde derdest edilip ülkemize getirilmelidir. Başka çare yoktur, başka çözüm yoktur, başka seçenek yoktur, ihanetin bedeli başka türlü ödenmiş olmayacaktır. Eğer ABD, FETÖ'yü Türkiye aleyhine imal etmemişse, Fetullah Gülen'i derhal Türkiye'ye iade etmelidir. Bunu, müttefiklik hukukuna saygı gereği yapmak zorundadır. Bu tarihi görevi terörizmle mücadeleye destek vermek, nerede durduğunu ispat etmek için yerine getirmekle mükelleftir. 251 şehidimizin dökülen kanları hala yerdedir. 2 bin 194 gazimizin sorulacak hesabı da mahşere bırakılamayacaktır."
- "FETÖ'yle de tek yumurta ikizi haline gelmişlerdir"
ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin FETÖ'ye karşı müşfik ve mübeyyiz tavrın aynısını, Türkiye'deki bazı siyasi partilerde de görmenin mümkün olduğunu belirten Bahçeli, bunlarda birisi olan İYİ Parti Genel Başkanının FETÖ'cüleri kast ederek, "bütün ağababaları uçup gitti, ne kadar gariban varsa içeride" diyecek kadar "ucube ve ilkesiz bir değerlendirme" yapabildiğini dile getirdi.
"Bu şahsın 'gariban' dedikleri, 15 Temmuz kalkışmasını idare eden cuntacılardır, Gazi Meclis'i bombalayan şerefsizlerdir, vatandaşlarımızın üzerine bomba atan canilerdir, soruları çalan hırsızlardır, kumpasçı polislerdir, kalemini ve vicdanını satan savcı ve hakimlerdir" ifadesini kullanan Bahçeli, içerdekilerin gariban değil, casus, hain, katil ve emperyalizmin kanlı tetikçileri oluğunu vurguladı.
CHP yönetimine göre 15 Temmuz'un tiyatro, masal ve düzmece olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "15 Temmuz gecesi vatanı işgal etmek isteyen teröristler neyse, bu barbarlığa, bu düşmanlığa 'tiyatro' diyenler aynısıdır. CHP ile İP, HDP'nin yörüngesine sabitlenmenin yanı sıra PKK'nın çizgisine taşınmışlar, FETÖ'yle de tek yumurta ikizi haline gelmişlerdir. Bunlar zulme payanda olmuşlardır. Bunlar hıyanete göz yummuşlar, olur vermişlerdir." değerlendirmesinde bulundu.
CHP'nin, sözde OHAL mağdurlarını devamlı istismarla vakit geçirdiğini söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bizim gerçek mağdurlara diyecek bir sözümüz yoktur. Onların hak ve hukukunu her fırsatta savunduğumuz ortadadır. Partimize yapılan müracaatları aynısıyla hükümetle paylaştığımız da bilinmektedir. Ancak mağdurlarla, mahvımızın projesine piyonluk yapanları mutlaka tefrik etmek şarttır. CHP'ye tutunmuş iş birlikçiler, bu ayrıma en ufak bir itina ve ihtimam göstermeden sözde KHK mağdurlarının tümüne yalan yanlış pek çok ifadeyle destek vermektedir. Bu CHP yönetimi, Milli Mücadele yıllarında görev almış olsaydı, biliniz ki yedi düvele mağdur, yedi başlı ejderhaya mazlum muamelesi yapar, vatanı da onursuz şekilde devrederdi."
- Kadrolaşma tartışması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, yalan ve iftira kampanyasına her gün bir yenisini eklediğini dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Biz onu dinlerken utanıyoruz, ama o konuşurken utanmıyor. Biz onu dinlerken 'pes doğrusu' diyoruz ama o pişkinliğe devam ediyor. Dün bir gazeteye vermiş olduğu beyanatta demiş ki 'Bahçeli, bütün bürokratik kadrolarını bu vesileyle devlete yerleştiriyor'. Bazı müflis köşe yazarları, bazı münafık yorumcular, bizi FETÖ'yle bir tutacak kadar namus ve şeref değerlerinden uzaklaşmışlardır.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in vatanperver ve milletsever mensupları, Türkiye'nin zencileri, itilmiş, kakılmış, dışlanmış insanları değildir. Uğruna şehadeti bile göze aldığımız bu ülkeye liyakat ve ehliyet kriterlerine bağlı şekilde hizmet eden kardeşlerimizin hakkını savunmak bizim için haysiyet meselesidir. Bundan taviz veremeyiz, buna duyarsız kalamayız. Bizi, devlete sızan karanlık örgütlerle bir tutmak, aynı görmek, bu suretle afişe etmeye ve fişlemeye çalışmak en adi cinayettir, en kati cehalettir, en alçak hıyanettir, en vahim günahkarlıktır.
12 Eylül sonrası, dava arkadaşlarımızın çile ve işkencelere maruz kalmaları, hatta idam edilmeleri karşısında devlete en küçük sitem bile etmedik. Korktuğumuzdan değil, fikriyatımızın ve inancımızın gereğini yaptık.
Ey Kılıçdaroğlu, sana sesleniyorum; iddialarınla ilgili şayet bir bildiğin, bir tespitin var da açıklamıyorsan namerdin ağa babasısın. Bizimle gönül bağı bulunan bir kardeşimizin hakkı olmayan bir göreve yükseltilmesiyle ilgili en küçük bilgi ve belgen var da deşifre etmiyorsan müfterinin en önde gidenisin. Bizim kadrolaştığımızı, koltuk sevdasına kapıldığımızı iddia eden kokuşmuş yazar ve yorumcular, hodri meydan, bildiklerinizi kamuoyuyla paylaşmazsanız alçaksınız, ahlaksızsınız. Cumhur İttifakı'nı harcı, hasislikle değil, hasbilikle karılmıştır. Biz hesabi davranmayız, karnımızdan konuşmayız. Biliyoruz ki kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Biz bakınca vatan görüyoruz, bayrak görüyoruz, asil bir milletin destansı mazisiyle mest eden istikbalini görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bakınca acaba ne görüyorsun? Büyük Kürdistan'ı mı? Türkiye'nin işgalini mi? Yoksa aynadaki yansıman olan zilleti mi? Unutma ki baktığın yer aynı zamanda bittiğin yer olacaktır."