Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığının Bahçelievler'de bir otelde düzenlediği Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Zirveye Türkiye'nin yanı sıra Avrupa'dan Asya'ya dünyanın farklı ülkelerinden katılan yerel yöneticilere ve temsilcilere, "Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz." diyen Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı başta olmak üzere zirvede emeği ve katkısı olanları tebrik etti.
Zirveye katkı sağlayan akademisyenlere de şükran sunduğunu belirten Erdoğan, üçüncü gün etkinlikleriyle yarın sona erecek zirvede, "Kadınla yükselen şehirler" teması altında önemli meselelerin masaya yatırılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda, Türkiye'de şehircilik vizyonu ve konut politikası, şehircilikte kadın ve aile politikaları, akıllı şehirler, enerji yönetimi ve dijital dönüşüm, göç, göçmen politikaları ve sosyal uyum, iklim değişikliği, çevre ve sürdürülebilirlik gibi başlıklarda paneller düzenleneceğini, meselelerin açık yüreklilikle değerlendirileceğini ifade etti.
Zirveye iştirak eden seçkin isimlerden gelen tenkit, tespit ve tekliflerin başta partisine ve hükümete olmak üzere herkes açısından yol gösterici olacağına samimiyetle inandığını dile getiren Erdoğan, "Şurası bir gerçek ki kırsaldan kentlere doğru göçün artmasıyla birlikte tüm dünyada kadın odaklı şehircilik politikalarına duyulan ihtiyaç her geçen gün kendisini daha fazla hissettiriyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi kadınların omuzlarındaki yük giderek daha da ağırlaşıyor. Kadınlardan bir taraftan geleneksel sorumluluklarını yerine getirmeleri diğer taraftan da çalışma hayatı içinde bizzat yer alarak aile bütçesine destek olmaları bekleniyor." ifadesini kullandı.
Kadınların eskiden olduğu gibi aileyi çekip çevirmeye çalışırken, çalışma hayatının zorlukları ve sıkıntılarını da omuzlamak zorunda kaldığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Aynı şekilde savaşların, çatışmaların, ekonomik krizlerin, sosyal ve siyasal huzursuzlukların yükünü herkesten fazla kadınlar çekiyor. Dolayısıyla değişimi, teknolojiyi, aşırı ve sağlıksız şehirleşmenin getirdiği sorunlarla üç boyutlu şehircilik tasarımını konuştuğumuz bir dönemde tertiplenen bu zirveyi çok ama çok isabetli buluyorum. Zirvenin ufuk açıcı tartışmalara ve somut sonuçlara vesile olmasını canıgönülden temenni ediyorum. Burada şu hususun altını dikkatle çizmek istiyorum. İdeal ve adil bir toplumsal hayat ancak kadınların söz ve hak sahibi olmalarıyla mümkündür. Toplum hayatında olduğu gibi şehir hayatı ve yerel yönetimlerde de kadınların etkin olmaları kritik önemdedir. Çünkü her şehir, insanların topluluk halinde yaşadığı her yerleşim birimi aynı zamanda o insanların evi, yuvası mesafesindedir."
Erdoğan, kadının olduğu yerde barış, birlik, dirlik, kadın elinin değdiği yerde ise huzur ve düzen olduğunu sözlerine ekledi.
Erdoğan, kadınların güçlü olduğu yerde gelişme, ilerleme ve inşanın olacağını, tıpkı medeniyette olduğu gibi şehirlerin de anaç karakterde olmasının, bu hakikatin tezahürü olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kadınların kurucu aklı o kadar kıymetli ki bunu gündelik hayatta eşlerden birinin vefat ettiği ailelerde çok net görebiliriz. Eşlerden evin erkeği rahmetli olmuşsa kadın dirayetiyle, metanetiyle, şefkatiyle aileyi kanatları altına alarak tüm bireylere sahip çıkar. Eşi vefat ettikten sonra o ocak sönmüyorsa başında kadın olduğu içindir. O aile dağılmıyorsa kadının kurucu ve kuşatıcı fıtratı sayesindedir. Toplumun çekirdeği olan aile, evvelemirde nasıl kadınların fedakarlıkları, gayretleri, emekleri sayesinde ayakta duruyorsa toplumsal hayatta da şehirler, ülkeler, milletler kadınlar sayesinde ayakta durur." diye konuştu.
Yazar Kemal Tahir'in, "Devletimizi devlet ana yapan kadınlardır." sözünü hatırlatan Erdoğan, siyasi hayatı boyunca beraber yol yürüdüğü hanımlara, dava ve mücadele arkadaşlarına teşekkür ederek 81 vilayette yerel yönetimlerde çalışan tüm kadınlara, siyasete ve belediyelere kadın eli değdiren tüm hanımlara en kalbi selam ve muhabbetlerini gönderdiğini dile getirdi.
Erdoğan; ressam, yazar ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun kadınlara ithafen, "Seni düşündüm şükrederek. Su gibi aziz olasın, her daim ekmek gibi mübarek." sözlerine atıfta bulunarak, "Başta eşim ve çocuklarım olmak üzere, her biri şükür vesilesi olan, her biri ekmek gibi su gibi aziz olan bütün hanım kardeşlerime ülkemize, milletimize ve hareketimize yaptıkları eşsiz katkılar için şükranlarımı sunuyorum." ifadelerini kullandı.
"Ülkemizde kadınlar Avrupa'daki hemcinslerinden çok daha evvel seçme seçilme hakkına kavuşmuşlardır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün, Türkiye'nin kadın hakları açısından önemli bir düzenlemenin 91'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"1930 yılında, önce belediye seçimlerinde seçme seçilme hakkı elde eden kadınlar, 4 yıl sonra 5 Aralık 1934'te anayasa ve seçim kanununda yapılan değişikliklerle milletvekili seçme ve seçilme hakkı kazanmıştır. Böylece ülkemizde kadınlar Avrupa'daki hemcinslerinden çok daha evvel seçme seçilme hakkına kavuşmuşlardır. 1935 yılında gerçekleştirilen ilk genel seçimlerde de 17 kadın milletvekili Meclis'te temsil hakkına sahip olmuşlardır. Temel hak ve özgürlüklerin kullanımında eşit muamelenin önünü açan bu önemli düzenlemenin 91'inci yıl dönümü kutlu olsun diyor, buradaki hanım kardeşlerimin şahsında ülkemizdeki tüm kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Günü'nü canıgönülden tebrik ediyorum."
Kadınların milletin kadim tarihinde hep müstesna bir konumda olduğunu vurgulayan Erdoğan, Uygur dönemine ait yazıtlara bakıldığında "ana" sözcüğünün her zaman "baba" sözcüğünden önce geldiğinin görüldüğüne işaret ederek "Tabiri caizse çift başlı kartalın biri kadın, diğeri erkektir. Kartalın bir başı hakan ise diğer başı hatundur. Tarihimizde Ertuğrul Gazi'nin annesi Hayme Ana gibi, Osman Gazi'nin eşi Bala Hatun gibi, Orhan Gazi'nin eşi Nilüfer Hatun gibi, Ankara'da metfun Melike Hatun gibi nice öncü ve örnek kadın şahsiyetler var. O fedakar, o cefakar, o özgüven ve hasiyet sahibi kadınları hep şükranla minnetle yad ediyoruz. Bugün de bir kez daha rahmetle anıyoruz." dedi.
Erdoğan, kadınların İstiklal Harbi'nde de son derece mühim roller üstlendiklerine dikkati çekerek "Şehir şehir dolaşarak Kuvayımilliye'yi ve Milli Mücadele'yi halka anlatan, bebeği kucağında olduğu halde cepheye mermi taşıyan, 'Ben cephe gerisinde değil, cephede erkeklerle birlikte savaşacağım.' diyerek işgalcilere kök söktüren yiğit kadınlar, erkeklerle birlikte bu topraklar için can verdiler, bize üzerinde özgürce yaşayacağımız bir vatan bıraktılar." diye konuştu.
"Okullarda, üniversitelerde yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz?"
Cumhuriyetin kuruluşu ve yükselişinde de kadınların her zaman ön safta yer aldıklarının altını çizen Erdoğan, 1930 ve 1934'te yapılan düzenlemelerle de kadınların bu mücadelesinin onurlandırıldığını, bir nevi haklarının teslim edildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in, bu hakkın verilmesinin ardından "Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır." dediğini aktararak şunları söyledi:
"Bizzat kendi ifadesiyle kadınların liyakat ve salahiyetle kullanmaları için verilen bu hak, Gazi'nin vefatından sonra gelenler tarafından sabote edilmiş, çeşitli kısıtlamalar ve yasaklarla aşındırılmıştır. Doğrusu kadınlar bu anayasal haklarını uzun yıllar salahiyetle, liyakatle ve özgürce kullanamadılar. Görünür görünmez birçok engelle karşılaştılar. Mesela, başörtüleri dolayısıyla seçilme hakkından mahrum bırakıldılar. Mesela, üniversiteyi kazandıklarında karşılarında ikna odalarını buldular. Mesela, kimi zaman kılık kıyafetlerinden kimi zaman mezun oldukları okullardan ötürü ayrımcılığa uğradılar. 28 Şubat'ın baskıcı atmosferinde binlerce kadın eğitim, çalışma, kamuda istihdam haklarından feragat etmek zorunda kaldı. Kadınlar yıllarca inanç değerleri ile okulları, eğitimleri, meslekleri arasında çok travmatik tercihler yapmak mecburiyetinde bırakıldı. Bunların hepsini beraber yaşadık. Biliyorum ki şu an bu salonda bulunan bütün arkadaşlarımın da önemli bir kısmı bu ayrımcılığı iliklerine kadar yaşadı."
Erdoğan, "Şimdi ben buradan soruyorum." diyerek "Meclis'e başörtüsüyle girdi diye adeta linç edilen kadınları hangimiz nasıl unutabiliriz? Okullarda, üniversitelerde yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz? Unutmayın, '411 el kaosa kalktı' manşetinin temsilcisi olduğu karanlığı nasıl unutabiliriz? Başörtüsü yasağının sürmesi için Anayasa Mahkemesi'nin kapısında nöbet tutan CHP'yi ve özgürlük düşmanı zihniyetini nasıl unutabiliriz? Bugün sesleri eskisi kadar çok çıkmasa da medyada, sosyal medyada, iş dünyasında, siyasette, bürokraside varlığını halen devam ettiren kadın hakları cellatlarını nasıl unutabiliriz? Bunları unutmadık, unutmuyoruz ve hiçbir zaman unutmayacağız." ifadelerini kullandı.