MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gara operasyonu sonrasında muhalefetin tavrına tepki göstererek "PKK'yı telaffuzdan imtina edenler, ortaya karışık açıklamalarla günü kurtarmanın telaşında olanlar fitnenin reklam yüzleri, ihanetin vitrin süsleridir. Acıklı gerçek maalesef budur." değerlendirmesini yaptı.
Twitter hesabı üzerinden paylaşımda bulunan Bahçeli, geçmişin fezlekesini hazırlayıp geleceğin ihtiyaç, irade ve isteklerine hizmetin, sorumluluk duygusu kökleşmiş, zaman, mekan ilişkisini kavramış, bunu da bir karar haline dönüştürmeyi başarmanın, ehil insanların muvaffakiyeti olduğunu belirtti. Bahçeli, nadide ve nafiz bir duruşun böyle tecelli edeceğine işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yatağına kırgın akan ırmaklar gibi dününe, diyanetine ve milli dileklerine kapalı duranların özü yalan, sözü yavan, tözü talandır. Bunların hizmetkarlığı fikre değil fitneyedir. Vücuda giren virüs nasıl damarda geziyorsa fitnenin de yayılması bu sayede mümkün olmaktadır. Cenabıallah buyuruyor ki: 'Fitne çıkartmak, adam öldürmekten daha kötüdür.' Nitekim dinimize göre fitne haramdır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed inananlara şöyle seslenmektedir: 'Fitne uykudadır. Uyandırana Allah lanet etsin.' Hüküm açıktır, fitne ayak altındadır."
"Boğaziçi Üniversitesinde fitnenin sahne aldığını, zillet partileriyle terör elebaşlarının bu fitneyi körüklediğini" dile getiren Bahçeli, böylece Türkiye'nin önünün kesilmek istendiğini aktardı. MHP Lideri Bahçeli, "Gençlerimiz öğrenci görünümlü teröristlerce istismar edildi. Huzurumuz kaçsın, birliğimiz kırılsın diye beklediler ve boşa beklediler." ifadesini kullandı.
Terör örgütlerinin fitnenin çıbanbaşı, hain ve hunhar eylemlerin fitnenin ana yakıtı olduğunu anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"PKK'yı telaffuzdan imtina edenler, ortaya karışık açıklamalarla günü kurtarmanın telaşında olanlar fitnenin reklam yüzleri, ihanetin vitrin süsleridir. Acıklı gerçek maalesef budur. Gara katliamında sorumlu arıyorlar. Ya devleti ya da Cumhurbaşkanımızı suçluyorlar. Terörist Demirtaş'ın şifreli mesajlarla ve dolaylı anlatımlarla devleti suçlamasına çıt çıkarmıyorlar. Bilakis 'Bak gördünüz mü, PKK'yı kınadı.' diyebilecek kadar fitneye fişeklik yapıyorlar. CHP Genel Başkanı, PKK'nın reklamını yapmamak için adını anmamış. Bu garip ve garabet beyana kanacak çocuk, gülecek karga bile bulunamaz. Kılıçdaroğlu, PKK'nın yayın organları tarafından hazırlanmış sözde haber jeneriklerinde bırakanız reklamı, yıldız gibi parlıyor. CHP, Gara'da yakalandı. HDP, zaten oradaydı. İP ise çevresinde gıyaben keşif yapıyordu. PKK'yı lanetlemek yerine Türkiye'yi isnat eden, hükümete fatura çıkaran menhus siyasi partilerin fitnenin beşinci kolu oldukları abartı veya afaki bir tespit değil, isabetli bir teşhistir. Anlaşılan HDP, CHP'ye yuva yapmış, PKK’nın kanlı demirbaş listesine kaydetmiştir. İP de uydulaşmış, HDP-PKK yörüngesinde dönüp durmaya başlamıştır. Kaldı ki ülkesine ve milletine bu kadar yabancılaşan partilerin durumu başkaca izah ve ifade edilemez. Türkiye'de bunlar oluyorken PKK'yı sözde kara gücü gibi kullanan, himayesinde tutan ABD'nin 'eğer'li açıklamaları, teröristlere silah ve eğitim desteği vermesi iki ülke arasındaki nazik ilişkilere saplanmış zehirli bir mızrak gibidir. Sorun yalnızca bu kadar da değildir."
- "Raporların zamanlaması son derece manidar"
Bahçeli, son günlerde ABD'de Demokrat Parti'ye yakınlığı ile bilinen, küresel bir düşünce kuruluşu olmayı amaçlayan Brooking Enstitüsünde peş peşe Türkiye-ABD ilişkilerini merkezine alan raporlar yayımlandığına da dikkati çekti. Bu raporların zamanlamasının son derece manidar olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Özellikle geçtiğimiz ay sonunda Galip Dalay ve bu ay içinde de Nicholas Danforth tarafından yazılan makale veya raporlar dikkatle takip ve analiz edilmelidir. Bunlardan birisi ABD-Türkiye ilişkileri uzun süre kriz içinde kalacak derken, diğeri işbirliği ve kısıtlama arasında yeni bir Türkiye için yeni ABD politikaları önermektedir. Türkiye’nin batı ile bağlarının yeniden kurulmasının yeni bir hükümete kalacağı iddiası seslendirilmiştir. Sözde siyasi mahkumların serbest bırakılmasının, Türkiye-ABD ilişkilerinde iyileşme yaşanması için ön şart olduğu vurgulanmıştır. Yani tehdit ve dayatma diz boyudur. Türkiye'mize ve meşru hükümetimize alçakça parmak sallanmaktadır. Brooking Enstitüsü Türkiye'yi adeta sömürge ülkesi gibi servis etmiştir."
Kemal Derviş'in, Brooking Enstitüsünde yönetici olmasının da gözlerinden kaçmayan bir başka husus olduğunu ifade eden Bahçeli, bu durumun kuşku verici olduğunu bildirdi. MHP Lideri Bahçeli, şunları kaydetti:
"CHP'nin Brooking Enstitüsüyle irtibatı, Derviş-Kılıçdaroğlu bağlantıları, dahası CHP'nin ABD'nin yeni hükümetine düşünce kuruluşları vasıtasıyla muhbirlik yapıp yapmadığı milli vicdan tarafından sorgulanmaktadır. Yazılan karanlık senaryonun iç yüzü aydınlanmaya başlamıştır. Derviş'in yeni bir fitne düzeneğinin asal unsurlarından birisi olduğu vehim değil, vaki bir gerçektir. CHP'de iki Kemal vardır. Acaba diyorum, mesela Faik Öztrak, hangi Kemal'i lideri olarak kabullenmektedir? ABD'deki Kemal'in CHP'deki ajanı ve taşeronu Öztrak mıdır? Bu oyunu görüyoruz. Cumhur İttifakı'nın tarihi varlığının çok güçlü şekilde devamına inanıyoruz. Zalimlere karşı biriz, emperyalizme karşı tek yüreğiz. Biz Türkiye’yiz, Türk milletiyiz. Okyanus ötesinden ülkemize istikamet çizdirmeyiz, müdahale ettirmeyiz."
19 Şubat 2001 tarihli MGK Toplantısı'ndan sonra baş gösteren siyasal ve ekonomik sorunların tekrar etmeyeceğini vurgulayan Devlet Bahçeli, "Merhum İsmail Cem'le yola çıkıp, sonra onu ilk durakta satan, Türkiye'yi karıştırıp ardından da kaçan Derviş'in maskesi çoktan düşmüştür. Küresel güçlerin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır, Türk milletinin yapacakları görülecektir. Eğilmez başımızla, teslim olmaz irademizle, milli şuurumuzla, muazzam dayanışmamızla emperyalizmi ve fitne komiserlerini her cephede karşılamaya sonuna kadar hazırız." ifadelerini kullandı.