Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki yetki tartışmasına ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bunlar hukuk zemininde konuşularak, tartışılarak çözülecek hususlar. Bunu o tarafa bu tarafa çekmenin hiç anlamı yok." ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, açıklamasında şunları kaydetti;
Anayasa, dokunulmazlık kapsamı dışındadır diyor. Yargıtay da bu görüşte. Anayasa Mahkemesi ise şunu söylüyor; Anayasa'nın 14. Maddesine atıf yapılan bu suçlar belirli değil diyor. Devletin güvenliğine ilişkin suçların tek tek sayılması gerekir diyor.
Yargıtay da, bu suçlar kanunla belirlenir dediği için Anayasa'nın 14. Maddesinin son fıkrası, bu suçlar belirlidir zaten, kanunla düzenlenmiştir diyor. Türk Ceza Kanunu'nun devletin güvenliğine ilişkin suçlar tek tek yazılmıştır ve bu kapsamda dokunulmazlık kapsamının dışındadır diyor. Tartışma burada çıkıyor.
"YARGITAY DOKUNULMAZLIK KAPSAMI DIŞINDADIR DİYOR"
Seçimden önce soruşturması başlamış olması kaydıyla Anayasa'nın 14. Maddesinde belirlenen terör suçları dokunulmazlık kapsamı dışında mı değil mi? Yargıtay "dokunulmazlık kapsamı dışındadır" diyor. Bu suçlarda soruşturma geçmişte de yapılmıştır. Meclis'te kesin hükümler okunarak milletvekillikleri daha önce düşürülmüştür.
Uygulama bu yöndedir fakat son bir kaç karardan sonra Anayasa Mahkemesi'nin farklı uygulaması nedeniyle, Yargıtayımız, Anayasa'nın 14. ve 83. Maddeleri yorum yoluyla uygulanamaz hale gelmiştir diyor. O nedenle Anayasa ihlali vardır diyor. İki yüksek mahkememizin bir görüş farkı var burada. Bu görüş farkından yola çıkarak bunu farklı noktalara çekmenin hiç bir anlamı yok.
"SORUMSUZCA YAPILAN İFADELER"
Özellikle CHP'nin yeni seçilen genel başkanı birlikte parlamentoda görev yaptık, komisyonlarda birlikte çalıştık, hatta biz Özgür beyle askerliğimizi bile aynı yerde birlikte yaptık. O nedenle ben çok iyi tanıyorum. Özgür bey bu heyecanla özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ifadeleri var. Bunlar sorumsuzca yapılan ifadeler.
Burada Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı şeklindeki yorumuna kesinlikle katılmıyoruz. Burada herhangi bir darbe söz konusu değil. Bu millet darbenin ne olduğunu çok iyi biliyor. Bu millet 27 Mayıs darbesini bayram olarak kutlayan zihniyeti de çok iyi biliyor.
Yassı Ada zihniyetini de hiç unutmamıştır bu millet. Bu millet 15 Temmuz hain darbe kalkışmasına bir kontrollü darbe denildiğini de çok iyi biliyor. Darbecileri de darbe şakşakçılarını da çok iyi bilir. O nedenle konuyu oraya buraya çekmenin hiç anlamı yok.
"BUNLAR TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN YETKİSİNDE OLAN HUSUSLAR"
Eğer yasada belirsizlik varsa, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru ile ilgili kanunda çalışma usülleri ile ilgili Anayasa Mahkememizin kuruluş kanunu ile ilgili tüm bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkisinde olan hususlar.
Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çözebileceği hususlar. Bunlar hukuk zemininde konuşularak tartışılarak çözülecek hususlar. Bunu o tarafa bu tarafa çekmenin hiç anlamı yok. Konu hukuk zemininde tartışılık ve net bir çözüm bulunur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.