Orhan Karaalioğlu, 30 yıllık iç mimarlık kariyerinin ardından 7 yıldır Ulucanlar Sanat Sokağı'ndaki tahta oyuncak atölyesinde, çocukluğundaki oyuncakları tasarlayıp gelecek nesillere aktarmaya, geleneksel oyuncak yapımını çocuk kursiyerlere öğretmeye başladı.
"El Yapımı Geleneksel Oyuncaklar" kitabı, Gazi Üniversitesi tarafından basılan Karaalioğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığınca Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı olarak kayıt altına alındı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı Karaalioğlu, el yapımı ve geleneksel oyuncaklara dair, anı defterinde sakladığı hatıralarındaki oyuncaklarını günümüze taşıma hikayesini anlattı.
Karaalioğlu, emekliliğinden sonra boşluğa düştüğünü ve hobisi olan oyuncak yapımına yönelerek, kendi tasarladığı oyuncakları önce kitaplaştırdığını daha sonra da atölyesinde şekillendirdiğini belirtti.
HAREKETLİ OYUNCAKLAR ÇOCUĞUN PSİKOMOTOR GELİŞİMİNİ DESTEKLİYOR
Hazır oyuncakların çoğunun zararlı malzemelerden yapıldığını ancak atölyesindeki materyallerin sağlığa zararsız ve çocukların rahatlıkla kullanabileceği özellikte olduğunu ifade eden Karaalioğlu,"Günümüzde el yapımı ve geleneksel oyuncakları üreten kimse hemen hemen yok gibi. Yurt dışından gelen ve çoğu zararlı malzemelerden yapılan hazır oyuncaklarla oynarken çocuk elini ağzına götürüyor. Kullandığım malzemelerde su bazlı akrilik boya kullanıyorum, hiçbir zararı yok." dedi.
Tasarladığı oyuncakların her birinin hareketli malzemelerden yapıldığına ve böylelikle çocukları eğlendirirken beceri kazandırdığına işaret eden Karaalioğlu, el-göz koordinasyonu sağlanarak çocuğun psikomotor gelişiminin desteklendiğini kaydetti.
Ahşap oyuncak üretiminin yanı sıra Hacettepe Üniversitesinde fotoğrafçılık dersleri verdiğini de anlatan Karaalioğlu, sürekli üretmeyi sevdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"İlk oyuncağımı 4 yaşındayken yaptım. Annem ilk olarak bana kağıttan bir kayık yapmıştı ve onu yüzdürmüştüm. Birkaç hafta sonra annem kibrit kutularını birleştirerek bana bir tren yaptı. O zaman tekerleklerini kartondan kesip, toplu iğneyle batırmıştı. Sonra mercimekle kuru fasulyeleri vagona doldurup oynamıştım. Bende büyük anısı vardır, kitabımda da resmi var sonra araştırma yaparak geliştirdim ve mukavvadan keserek oyuncak bir at yapmıştım."
TABLET BİLGİSAYAR VE TELEFONDAKİ OYUNLAR ÇOCUKLARI SOSYALLİKTEN UZAKLAŞTIRIYOR
Annesinin terzi olduğunu ve onun atık bez parçalarından atına saç yaptığını anlatan Karaalioğlu, daha sonra kafasına sopa bağlayarak binek yaptığı atıyla sokakta koşarak oynarken çok eğlendiğini söyledi. O atın aynısını şu an atölyesinde ahşaptan tasarladığını ve bu oyuncağın çocuklar tarafından da çok sevildiğini ifade eden Karaalioğlu şunları söyledi:
"Mukavvadan yaptığım attan sonra telden araba yaptım. Tekerlekleriyle birlikte bükerek 9-10 yaşındayken yaptım. Eskiden makaralar ahşaptandı annemin ipliği bitince o makaradan araba yaptım, gelenlere de gösteriyorum. 23 yıldır oyuncakları zevk alarak yapıyorum. Bu mesleğimi iç mimarlıktan daha çok sevdim."
Çocukların artık bu tarz oyuncakları bilmediğini, ellerindeki tablet ve telefonlardaki dijital oyunlarla tek başına oynadığını kaydeden Karaalioğlu, çocuğun sosyallikten uzak ve eğitici, öğretici, olmayan bu cihazlardan uzak tutulması gerektiğinin altını çizdi.