Konya'dan Milas'a gelen Zehra Bayır, madde bağımlısı olduğu ileri sürülen kardeşinin tedavi masrafları için Selimiye Mahallesi'ndeki eğlence mekanında şarkı söylemeye başladı.
Demirören Haber Ajansı’nda (DHA) yer alan haberdeki iddiaya göre; işletme sahipleri, Zehra Bayır'a toplu para vereceklerini belirtip, hiç ödeme yapmadı.
Kardeşinin tedavisi için Konya'ya gideceğini ve 50 bin liralık alacağı olduğunu söyleyen Zehra Bayır ile işletme sahipleri arasında 24 Temmuz 2022 akşamı tartışma çıktı. Başına sert cisimle vurulan ve mekanın havuzuna atılan Zehra Bayır, hayatını kaybetti.
Cinayetin ardından işletmenin ortakları İlimder İlter ve Ömer İlter (45), iş yeri çalışanları Ünal Karakülah (45), Hatice K. (20), Taner K. (28) ve Milas Adliyesinde görevli katip Ahmet G. (42), gözaltına alındı. Şüphelilerden İlter kardeşler ile Karakülah tutuklandı, diğerleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
ZEHRA'YI TANIMADIKLARINI SÖYLEMİŞLER
Şüpheliler hakkında 65 sayfalık iddianame hazırlandı. İddianamede, Zehra'nın sağ kulağında darp izi, sol göz dış kısımda açılma, omuzda kesici olan yaralanma izleri, sol kol dirsek çevresinde çok sayıda darp izi, sol el orta parmakta kesi olduğu belirtildi. Olay yerinde yapılan incelemede, Ünal Karakülah ile İlimder İlter'in kolluk görevlileri ve cumhuriyet savcısı tarafından bilgilerine başvurulduğu, ortak beyanlarında ölen Zehra Bayır'ın bir süre önce mekana eğlenmeye geldiği için sima olarak tanıdıklarını söyledikleri ifade edildi. İlimder İlter ve Ünal Karakülah'ın, Hatice K.'nin kendilerine gelerek arkadaşı Zehra'yı bulamadığını, kendilerinden aramalarını istediğini, mekanın etrafında ararken suyun içerisinde yatar vaziyette gördüklerini ve birlikte sudan çıkardıklarını anlattıklarına yer verildi. Zehra'ya ait olan cep telefonunun yapılan incelemesinde ise genç kızın en son İlimder İlter, Ünal Karakülah ve Ömer İlter ile yazışmalarının bulunduğu belirtildi. Zehra Bayır'ın, İlimder İlter'e saat 03.34-03.36'da 'Sen odana onu aldın, ben gördüm, Allah senin belanı versin' şeklinde mesajlar gönderdiği, İlter'in de 'Senin gibi kimseyi yukarı çıkarmam, Allah senin belanı versin' diyerek cevap verdiği iddianameye girdi.
'ZEHRA'NIN ODASININ BOŞALTILARAK TEMİZLENMESİ İSTENDİ, SÖYLENENLERİ YAPTIK'
Sanıklardan Hatice K.'nın savcılıkta alınan ifadesi de iddianamede yer aldı. Hatice K., ifadesinde Zehra Bayır'la çalıştıklarını belirterek, "Olayın olduğu günün gecesi sabaha kadar iş yerinde çalışmaya devam ettik. Zehra'yı da çalışırken gördüm. Akşama doğru uyandığımda Zehra'yı süs havuzunda ölmüş vaziyette gördüm. Durumu orada bulunan çalışanlara bildirdim. Ömer İlter, bana ve oradakilere nasıl ifade vereceğimizi tembihledi. Zehra'nın odasının boşaltılarak temizlenmesi istendi, söylenenleri yaptık" dedi.
CESEDİN ÜZERİNE SERİLEN BATTANİYEDE İLİMDER İLTER'E AİT DNA ÖRNEĞİ ÇIKTI
İddianamede, Zehra'nın kaldığı odanın içerisinde çarşafsız bir yatak ile baza bulunduğu, odanın kullanılmadığı izleniminin yaratıldığı, Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarı Amirliğinin raporunda saat, perde ve çamaşırlarda Zehra Bayır'a ait DNA profilinin elde edildiği, cesedin üstüne örtüldüğü belirtilen kırmızı battaniye üzerinde de İlimder İlter'e ait DNA örneği elde edildiği kaydedildi. İlimder İlter'in saat 03.43'te Zehra Bayır'ın odasına gittiği, burada tartışmanın devam ettiği, bu sırada mekanda bulundukları sabit olan Ömer İlter ve Ünal Karakülah'ın da olay yerine geldikleri, tartışma ve arbedeye dahil oldukları belirtildi. Ayrıca Zehra Bayır'ın 3 kişi tarafından şiddetli şekilde darbedilerek öldürüldüğü anlatıldı.
CESEDİ BİR MÜDDET BEKLETİP, SONRA SÜS HAVUZUNA BIRAKMIŞLAR
İddianameye giren Muğla Adli Tıp Kurumunun otopsi raporunda; Zehra'nın ölümünün genel beden travmasına bağlı kafatası, sternum ve çok sayıda kot kırıkları ile beyin, beyincik, beyin sapı ve omurilik kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği ortaya koyuldu. Sanıklar tarafından cesedinin bir müddet dışarıda bekletildikten sonra da süs havuzuna bırakıldığı anlatıldı.
'UYGUN OLUR' ŞEKLİNDE ONAY VERMİŞ
Hatice K.'nin ifadesinde, Ömer İlter'in kurmuş olduğu senaryoyu ve nasıl ifade verecekleri hususunu adliyede çalıştığını bildiği Ahmet G.'ye danıştığı ve 'uygun olur' şeklinde onay aldığı belirtildi. Ahmet G.'in bu eyleminin de 'suç delillerini gizleme veya değiştirme suçuna yardım etme' suçunu oluşturduğuna yer verildi. İddianamede, tutuklu İlimder İlter, ağabeyi Ömer İlter, 'kasten öldürme, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçlarından müebbet hapis cezası, 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan Ünal Karakülah'a 10 yıla kadar hapis; tutuksuz sanıklar Ahmet G.'ye 15 yıla kadar hapis, Hatice K. ve Taner K.'ye ise 5 yıla kadar hapis cezası istendi.
7'NCİ DURUŞMADA KARAR ÇIKTI
16 Mayıs'ta Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 7'nci duruşmada karar çıktı. Duruşmaya tutuklu sanıklar İlimder İlter, ağabeyi Ömer İlter, Ünal Karakülah ile sanık ve şikayetçi avukatları katıldı. Duruşma, avukatların savunması ve sanıkların dinlenmesiyle başladı. Mahkeme başkanı, kararı açıklamak için 10 dakika ara verdi. 2,5 saat süren duruşmanın ardından İlimder İlter, 'kadına karşı kasten öldürme' suçundan indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Ömer İlter ve Ünal Karakülah, 'kadına karşı kasten öldürme' suçundan delil yetersizliği nedeniyle beraat etti. Ömer İlter ve Ünal Karakülah ayrıca 'suç delillerini gizleme' suçundan 4,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak İlter ile Karakülah, ceza miktarları ve tutuklu kaldıkları süre göz önüne alınarak yurt dışı yasağı uygulanmak suretiyle tahliye edildi. Ahmet G. ise delil yetersizliğinden beraat etti. Hatice K. 'suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme' suçundan 1 yıl 8 ay, Taner K. aynı suçtan 1 yıl 8 ay, suça sürüklenen çocuk T. İ. de aynı suçtan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu cezalarla ilgili hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verildi.
'CESEDİN GÖRÜNTÜLERİNİ DAHA ÖNCE ÇEKTİĞİ ANLAŞILDI'
Sanıklara verilen cezaların gerekçeli kararı açıklandı. Gerekçeli kararda, İlimder İlter'in cep telefonunda yapılan incelemede, öldürülen Zehra Bayır'ın sudan çıkartılmadan önce çekilmiş fotoğraflarının ve video kaydının ele geçirildiği belirtilip, bu husus kendisine sorulduğunda, görüntüleri ceset bulunduktan sonra çektiğini belirttiğine yer verildi. Cesedin ilk bulunduğu sırada sanıklar Hatice, Ünal, Taner ve tanık Ela'nın da olay yerinde olduğu ancak İlimder'den ele geçen video kaydında herhangi bir panik, ağlama, bağırış veya konuşma sesi olmadığı, sadece rüzgar sesinin bulunduğu ayrıca kayıtta başka kimsenin görünmediğine dikkat çekilip, bu durum karşısında sanık İlimder İlter'in cesedin görüntülerini daha önceden çekmiş olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.
CESEDİ SÜS HAVUZUNA BIRAKMIŞ
İlter'in tanık ifadelerine da yansıdığı üzere Bayır'ın cesedi bulunmadan önce ve bulunduğu sırada normalin dışında tavırlar sergilediği, hal ve hareketlerinde bir tuhaflık olduğu, maktulle yapmış olduğu görüşme ve yazışmaları telefonundan sildiği, aşamalarda çelişkili savunmalarda bulunduğu, olaydan sonra maktulün odasını delilleri ortadan kaldırmak amacıyla temizlediğine de dikkat çekildi. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, sanık İlimder İlter'in aralarında anlaşmazlık ve kıskançlık bulunan Bayır'ı olay günü ele geçmeyen bir cisimle darbetmek suretiyle öldürdüğü, akabinde cesedini süs havuzuna bıraktığı kabul edilmekle üzerine atılı kadına karşı kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği gerekçeli kararda belirtildi.
'ŞÜPHEDEN UZAK DELİL ELDE EDİLEMEDİ'
Tutuklu yargılanan ancak son duruşmada beraat eden Ömer İlter ve Ünal Karakülah için ise gerekçeli kararda Bayır'ı öldürdüklerine veya sanık İlimder İlter'in eylemine iştirak ettiklerine dair cezalandırılmalarına yeterli her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği vurgulandı. Bu kapsamda 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği ifade edildi.
4 TUTUKSUZ SANIK İÇİN DE GEREKÇELİ KARAR ÇIKTI
Sanıklar Ömer İlter ve Ünal Karakülah'ın Bayır'ın cesedi bulunduktan sonra gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla iş yeri çalışanları Hatice K., Taner K. ve T.İ.'ye gerçek dışı ifade vermelerini, maktulle yapmış oldukları yazışmaları ve görüşmeleri silmelerini, tüm odalardaki eşyaların toplanmasını, oda içerisindeki kapı ve pencerelerin silinmesi talimatını verdikleri gerekçeli kararda yer buldu. Bu talimat doğrultusunda tutuksuz yargılanan 3 sanığın, odalardaki eşyaları toplayıp, kapı ve pencereleri sildikleri, öldürülen Bayır'ın eşyalarını poşete doldurup, telefonunu sanık Ömer İlter'e teslim ederek 'kasten öldürme' suçunun delillerini yok etmek suretiyle üzerlerine atılı suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu eylem ve irade birliği içerisinde işledikleri anlaşıldığından ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği kaydedildi. Öte yandan katip Ahmet G. için ise suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçunu yardım etmek suretiyle işlediği ileri sürülmüş ise de suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak delil elde edilmediğinden, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince beraatine karar verildiği belirtildi.