28 yaşındaki Konyalı akademisyen Abdullah Erdem Boztaş, 27 Temmuz 2024 tarihinde İstanbul Ümraniye’de kullandığı motosikleti ile emniyet şeridinde duraksayan otomobile arkadan çarpış ve olay yerinde hayatını kaybetmişti.
Ulaşım mühendisi olan ve İstanbul Üniversitesinde trafik kazalarını azaltmak için araştırma yapan Boztaş’ın cenazesi 29 Temmuz’da memleketi Konya’nın Ereğli ilçesinde toprağa verildi.
Boztaş ailesi olayla ilgili kaza tutanağının yanlış tutulduğu iddiasıyla hukuk mücadelesi başlattı. İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan acılı aile, polis memurları tarafından tutulan kaza raporlarındaki tutarsızlığa isyan etti. Boztaş'ın avukatı Iyaz Çimen, olay anında tutulan ilk kaza raporunda bir sorun olmadığını belirtirken ikinci kaza tutanağında hatalar ve değişiklikler yapıldığını iddia etti.
“TUTANAĞI DÜZENLEYEN MEMURLAR HAKKINDA DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ”
Tutulan kaza raporunda motosikletin araca çarpması sonucu aracın 21 metre sürüklendiğinin yazdığını söyleyen Avukat Iyaz Çimen, “Müvekkilim 27 Temmuz'da gece saat 23.15 sıralarında gerçekleşen bir kaza neticesinde hayatını kaybetti. Maalesef kazanın oluşumuna sebebiyet veren sürücü, emniyet şeridinde kontrolsüz bir şekilde duraklama yapan herhangi bir şekilde reflektör veya uyarıcı levha bulundurmayan kişinin sebebiyet verdiği bir kaza neticesinde biz buradayız. Olayın olduğu gün ilk etapta gelen polis memurları hayatın olağan akışına uygun bir biçimde kaza tutanağı düzenliyorlar. Olayda gerçekleşen çarpma neticesinde araçların konumunu belirleyen krokiyi çiziyorlar. Bu krokide bir problem olmamasına rağmen aynı gün her ne oluyorsa ikinci bir tutanak düzenleniyor. İkinci düzenlenen tutanakta da benim müvekkilimin aleyhine olan hususlar maalesef gerçeğe aykırı bir biçimde o tutanağa işleniyor. İkinci düzenlenen tutanakta, bir motosikletin çarpması sonucu bir aracın 21 metre sürüklendiği yazıyor. Dolayısıyla bir emniyet şeridinin o mesafede olması beklenemeyeceği için gerçekle uyuşmadığı sabit. Maalesef soruşturmanın devamında düzenlenen bu hatalı tutanağa göre kusuru benim müvekkilime atıf ediyor. O an bu işi gerçekleştiren memurlar neye istinaden bu değişikliği yapıyorlar bilmiyorum. Akabinde biz gerçekte olan olayın aydınlatılması için maalesef burada bu mücadeleyi vermek zorunda kalıyoruz. Nitekim soruşturmada hala kamera kaydı topluyoruz. Olayın olduğu yere ilişkin topladığımız görüntülerde de benim müvekkilimin herhangi bir kusuru şu aşamada bulunmuyor. Biz bu raporu düzeltmek için ve aynı zamanda, bile isteğe düzenlenen, tutanağı düzenleyen memurlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağız” dedi
Polis memurları tarafından tutulan kaza raporunda müvekkili Boztaş'ın kaskının olmadığının belirtildiği ve daha sonra olay yerinde kaskın bulunduğunu vurgulayan Avukat Çimen, “İlk etapta düzenlenen raporda olay yerinde kaskın tespit edilemediği belirtilmiş. Akabinde müvekkilimin ailesi tarafından olaydan daha sonra olay yerinde yapılan incelemede kaskın olay yerinden biraz daha uzak mesafede çalıların arasında sabit durduğu bulundu. Dolayısıyla benim müvekkilimin olayı gerçekleştirdiği anda başında kaskının olduğu ortaya çıkıyor. Nitekim zaten olaydan önce kendisinin son çekilmiş kaydında da motosikletin üzerinde kasklı bir biçimde olduğu görünmekte” ifadelerini kullandı.
“ÖLENE KADAR MÜCADELE EDECEĞİM”
Kazada hayatını kaybeden Abdullah Erdem Boztaş'ın babası İzzet Boztaş, kaza tutanağına isyan ederek, “Benim ciğerim yanıyor. Kazaya ben bir şey demiyorum, kazadır sonuçta. Oğlumdan dolayı da olabilir karşı taraftan dolayı da olabilir. Ama oğlumun kasklı bir vaziyette ilerlemesi ve kameraların oğlumu o şekilde görmesine rağmen kask yoktur tutanağı tutulmuş. Bu tutanağı, krokiyi çizen arkadaşlar neye dayanarak çizdiler. Ben ölene kadar mücadele edeceğim. Sonuna kadar mücadele edeceğim. Ben bu yüzden buradayım. Ülkesi için çalışan bir akademisyendi. Proje olarak 2050 yılında trafik kazalarını en aza indireceğim diyen bir insandı. Türkiye için acı bir kayıptır. Adaletin yerini bulmasını istiyorum” dedi.