“Yarımı İstanbul Anadolu yakasında Karacaahmet mezarlığına defnettim.
Hüzünlü şiirlerimin kahramanı olmuş bir hanımefendiyi İstanbul topraklarına gömdüm.
Aidin Hanım pazartesi günü ölmeyi arzu ederdi. Çünkü Peygamber Efendimizin pazartesi günü öldüğü rivayet edilir. Biz de Aidin Hanım’ı pazartesi günü defnettik. O gaye insanı idi. Kuran-ı Kerim'in emirlerini ve sünnet kaidelerini hayat tarzı olarak benimsedi, uyguladı. Ve hayatını bu maksat üzere devam ettirdi.
O merhametli idi. Ölmeden önce ondan rızasını istedim. “Elbette sizden binlerce kere razıyım canım” dedi. Mükafatımı verdi. Halbuki karşısında duran bir zalim idi. Sabır timsali idi. 40 yıl yaşadım onunla. Hayatımızda hep zorluklar vardı, ben ona haksızlık ettim, zulmettim. O ise tüm bunları metanet ile karşıladı. Dudaklarından bir kez olsun şikâyet çıkmadı, kızmadı, beddua etmedi. Göz yaşlarını gizledi, bize ise masum çehresi ile gülümsedi.
Benim kusurlarımı çocuklarımdan, çocuklarımın kusurlarını benden gizledi. Beni onlara, onları bana methetti. Hiçbir zaman gıybet etmedi. Bazen hata ile bir iki söz söylese derhal tövbe ve istiğfar ederdi. Yürüyüşünde, duruşunda, oturuşunda, bakışında ve fikirlerinde bir haya ve bir asalet vardı.
Olayları müşahede ederken güzel teşbihler uğruna eşyanın asıl mahiyetinden uzaklaşmak istemiyordu, ciddiyet, mesuliyet duygusu çok güçlü idi. Yapmacık değil, hakiki bir tevazu sahibi idi. Herkese hizmet etti ama kimseyi kendisine hizmet ettirmedi. Krallarının hanımları onun ayağına geldi ama o bundan asla kibirlenmedi. Anadolu'dan gelen yaşlı kadınlara nasıl ilgi gösterdiyse, devlet yöneticilerine de öyle muamele etti; samimiyet ve sabır ile.
Yorgunluk bilmezdi. Kul hakkından korkardı. Peygamber Efendimizin zevci Hz. Hatice annemizin hayatına imrenirdi. Bir mücahide olarak ahirete gitti. Dudaklarında son nefesine kadar Allah ve O’na hamd vardı. Rahman ve Rahim olan Rabbim, o senin rızan için yaşayan bir kul idi. Ona mağfiret eyle.”
Muhammed Salih
11.11.2014