Halk takvimine göre kıştan bahara geçisin sembolü olan ve ısınmayı ifade eden cemrenin ilki bugün havaya düştü.
HALK TAKVİMİ NEDİR?
Halk takvimi, tabiat olaylarının tekrarlarına dayalı tecrübelerle oluşuyor. Arapça kökenli olduğu kabul edilen "cemre" kelimesinin Türkçe karşılığı "ateş" veya "kor" anlamına geliyor. Anadolu'da yaygın kullanılan geleneksel halk takvimi, yılı "kasım" ve "Hızır" günleri" olarak kış ve yaz şeklinde ikiye bölüyor.
Kasım günleri miladi takvime göre 8 Kasım'da başlıyor ve 179 gün sürerek 5 Mayıs'ta sona eriyor.
'GELDİK YÜZE, ÇIKTIK DÜZE'
Kasım günleri, 4 yılda bir Şubat 29 çektiği zaman 180 gün. Hızır günleri ise 6 Mayıs'ta başlar ve 7 Kasım'a kadar 186 gün sürer. 6 Mayıs'ta Hıdırellez kutlanmasının nedeni de bu takvim ve yeni yılın ilk günü olarak kutlanır. Cemrelerin düşmesi, kasım günlerinden Hızır günlerine, bir başka ifadeyle kıştan bahara geçisin sembollerinden biri. Halk takvimine göre, kasım günlerinin 100. günü yani miladi takvimde 15 Şubat geldiğinde artık kış hükmünü kaybetmeye başlar. Bunu halk, 'Geldik yüze, çıktık düze' şeklinde ifade eder. Halk takvimine ve inanışına göre bu tarihten 5 gün sonra cemreler düşmeye başlar.
CEMRE TARİHLERİ NE ZAMAN? CEMRE NE ZAMAN DÜŞECEK?
Halk takvimi ve inanışına göre, kasım günlerinin 100. gününden 5 gün sonra cemreler düşmeye başlar. 105 Kasımda yani 20 Şubat günü ilk cemre havaya düşer ve havadaki bütün kışı yere indirir. 112 Kasımda yani 27 Şubat’ta ikinci cemre suya düşecek ve suları ısıtıp buzları çözecek. 119 Kasımda yani 6 Mart’ta üçüncü cemre toprağa düşecek ve toprağı ısıtıp kardelen, öksüz oğlan, çiğdem veya nevruz gibi ilk kır çiçeklerinin çıkmasını sağlayacak.
HALK TAKVİMİNİN CEMREYLE İLİŞKİLİ ATASÖZLERİ
Tabiatı gözlemleyen halkımız bu konuda birçok atasözü de üretmiş. "Ağustos soğuya soğuya kışı getirir, şubat ılıya ılıya yazı getirir" gibi atasözleri, cemrelerle başlayan ısınmaya yönelik bir gözlemin sonucu.
Geceyle gündüzün eşitlendiği 21 Mart'tan yani "nevruz"dan sonra gündüzler uzamaya başlıyor. Halk, 'Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır' diyerek cemrelerin yaz için yeterli olmadığını gözleme dayalı olarak ifade eder. 'İstersen yazı, bekle Hıdırellez'i' atasözü veya 'Mayıs ayı gelende dağlarda kar olur mu?' türküsü halkın tabiata yönelik bu gözleminin bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Nitekim bizim 'bahar bayramı' olarak tanıdığımız Hıdırellez, aslında halk takviminde cemrelerin düşüşünden başlayarak kışın ve eski yılın bitişinin, yazın ve yeni yılın gelişinin kutlanması.