Çöle dönen doğa harikası yeniden coştu

Antalya’nın İbradı ilçesinde, İbradı ile Akseki arasında yer alan ve Oymapınar ile Manavgat barajlarını besleyen en önemli doğal su kaynaklarından biri olan Üzümdere Irmağı, kuraklıkla birlikte adeta can çekişmişti.

Normalde gürül gürül akan dere yatağı tamamen kurumuş, göletler yok olmuş, ağaç köklerinin ortaya çıktığı çorak bir manzara oluşmuştu.

Bu görüntü, Konya başta olmak üzere birçok ilden bölgeyi ziyaret eden doğaseverleri derinden üzmüştü.

Ancak son haftalarda etkili olan yağışlar, Üzümdere’ye yeniden hayat verdi. 14 Aralık 2025 tarihinde bölgeye giden doğaseverler, kasım ayındaki umutsuz tablonun yerini coşkun sulara ve eşsiz bir görselliğe bıraktığını dile getirdi.

Irmak yatağında yeniden akmaya başlayan sular, doğanın kendini yenileme gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.

“ESKİ GÜNLERİNE DÖNDÜ, ÇOK SEVİNDİK”

Konya’nın Seydişehir ilçesinden her yıl ilkbahar ve sonbahar aylarında Üzümdere’yi ziyaret ettiğini belirten doğasever Hasan Zorlu, yaşanan değişimi şu sözlerle anlattı:

“Kasım ayında geldiğimizde manzara çok karamsardı, bir damla su yoktu ve gerçekten üzülmüştük. Bugün 14 Aralık 2025… Son yağışlardan sonra sular coşmuş, ortaya harika bir görüntü çıkmış. Eski günlerine dönmesi bizi çok sevindirdi.”

KURAKLIĞIN SESSİZLİĞİNDEN YAŞAMIN COŞKUSUNA

Kasım ayında bölge sakinleri, ırmağın tamamen kurumasını endişeyle karşılamış ve durumu “Huzurun sesi sustu” sözleriyle özetlemişti.

Uzun süre yağış ve kar olmaması sadece Üzümdere’yi değil, barajlardaki su seviyelerini ve tarımsal üretimi de tehdit eder hale gelmişti.

Üzümdere’nin kısa süre içinde yaşadığı bu dramatik değişim, iklim değişikliği ve düzensiz yağış rejimlerinin doğal yaşam üzerindeki etkisini çarpıcı biçimde ortaya koydu.

Uzmanlar, bu tür ani kuraklık ve hızlı toparlanmaların önümüzdeki yıllarda daha sık yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.

Şimdilik yağışlarla birlikte yeniden nefes alan Üzümdere, suyun hayat veren mucizesini bir kez daha hatırlatıyor.

Ancak bölge halkı ve doğaseverler, bu geçici iyileşmenin kalıcı olabilmesi için daha bilinçli su kullanımı, dengeli su yönetimi ve iklim değişikliğine uyumlu politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.