Câhiliye devri Arapları, Kamerî takvimi temel alarak yılı on iki ayda düzenledi. Bu aylar, halk arasında "olağan aylar" ve "dört haram ay" olarak iki gruba ayrılıyordu.
Olağan aylar arasında Safer, Rebîülevvel, Rebîülâhir, Cemâziyelevvel, Cemâziyelâhir, Şâban, Ramazan, ve Şevval yer alırken, Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb ise “dört haram ay” olarak kabul ediliyordu.
Haram aylar, birbirini takip eden üç ay nedeniyle "serd" ve tek bir ay olduğu için "ferd" olarak adlandırılıyordu.
HARAM AYLARIN KURAN’DAKİ YERİ VE ANLAMI
Dört haram ayın kutsallığı, bu aylarda savaşmanın büyük bir günah olduğuna, Allah’ın koyduğu yasaklara uymanın önemine dikkat çekiyor.
Allah, bu aylarda insanların zulmetmemelerini ve O’nun koyduğu yasakları çiğnememelerini istiyor.
Aynı zamanda haram ayların saygısızlık edilmeden geçirilmesi gerektiği, bu aylarda yapılan işlerin ödüllendirileceği ya da ceza ile karşılık bulacağı belirtiliyor.
HARAM AYLARIN TARİHİ KÖKENİ VE CÂHİLİYE ARAPLARI’NIN UYGULAMALARI
Haram ayların temel olarak Hz. İbrahim’in şeriatından kaynaklandığı belirtiliyor. Bu aylarda, Araplar savaşlardan ve çatışmalardan kaçınarak huzurlu bir ortamda yaşamayı tercih ediyorlardı. Hatta, bu aylarda düşmanları ile karşılaşan bir kişi bile, eski kan davası yüzünden babasının veya kardeşinin katiline rastlasa bile ona zarar vermemek, ona kötü bir söz söylememek gibi bir saygı anlayışını benimsemişti. Ancak, Araplar bazen bu saygıyı ihlal ediyorlardı. Bazı kabileler, haram aylara daha fazla ay ekleyerek toplamda sekiz haram ay kabul etmişlerdi. Buna karşılık, diğer kabileler bütün ayları eşit tutup haram aylara özel bir anlam yüklemiyorlardı.
Bununla birlikte, haram aylar, her ne kadar kutsal kabul edilse de, Cahiliye Arapları zaman zaman nesi (geçici değişiklikler) uygulamasıyla bu ayların yerlerini değiştirebiliyorlardı. Aylar, kamerî takvim gereği her yıl yaklaşık on bir gün daha erken geldiği için, bazı kabileler bu yer değişikliklerini yapmak için düzenlemeler yapıyorlardı. Bu, haram ayların peş peşe gelmesi gibi durumların önüne geçmek amacıyla yapılan bir uygulamaydı. Böylece, Muharrem ayı Safer’in yerine geçirilerek, yılın bir ayı geri kaydırılmış oluyordu. Ancak bu uygulama, Kur’an-ı Kerîm’de eleştirilmiş ve insanlara, Allah’ın koyduğu takvimi değiştirmemeleri gerektiği hatırlatıldı. Bu tür değişiklikler, "küfürde ileri gitmek" olarak değerlendiriliyor.
İSLAM’IN GELMESİYLE DEĞİŞEN DURUM
İslam’ın gelişiyle birlikte, haram aylara gösterilen saygı yeniden eski biçimine kavuşturularak nesi uygulamaları sona erdirildi.
Peygamber Efendimiz, haram aylarda savaşa girmedi ve bir sefere çıktıktan sonra haram aya girildiğinde de o ayın geçmesini bekledi.
İslam’da haram ayların saygı gösterilmesi gereken zamanlar olduğu ve bu aylarda savaşmanın büyük günah olduğu belirtiliyor. Ancak, bir Müslüman, haram ayda bile olsa, kendisine yönelik bir saldırıya karşılık verme hakkına sahip.