Geleneksel Türk sanatları arasında yer alan "kalem işi", Uygur Türklerinden bu yana dini ve sivil mimaride kubbe, tavan, duvar süslemesinde kullanılıyor.
Türk göçleri ile Anadolu'ya taşınan bu kadim Türk sanatına, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimari eserlerinde sıklıkla rastlanıyor.
Bu resim ve süsleri yapan sanatçılar ise kalemkar olarak adlandırılıyor.
Kalem işi sanatını başarıyla yapan kalemkarlar sayesinde günümüzde camiler başta olmak üzere birçok tarihi yapılarda yer alan süslemelerin restorasyonu titizlikle gerçekleştiriliyor.
Önemli bir Selçuklu kenti olan Antalya'da da bu sanatı Antalya Olgunlaşma Enstitüsü'nde kalemkar olarak görev yapan 39 yaşındaki Eylem Olgun ile 33 yaşındaki Merve Ünsal, kadın titizliğiyle icra ediyor.
Antalya Kaleiçi'nde 1600'lü yıllarda inşa edilen Tekeli Mehmet Paşa Camisi'nin 4 yıl süren restorasyon çalışmalarında görev yapan kalemkarlar, sanatlarını yeni nesillere öğretmek istiyor.
Olgun ve Ünsal, bugünlerde Antalya Olgunlaşma Enstitüsü binasının koridorlarında bulunan Antalya'nın mimari eserlerinden uyarlanan kalem işlerinin tamiri ve yenileme çalışmalarını yürütüyor.
"DESEN HAZIRLIKLARINI YAPTIKTAN SONRA MOTİFLERİ ZEMİNE AKTARIYORUZ"
Eylem Olgun, 15 yıldır kalemkarlık yaptığını söyledi.
Geleneksel Türk sanatlarına ilgisinden dolayı hayalinde olan kalemkarlığı severek yaptığını ifade eden Olgun, Antalya'daki eserlerin yanı sıra İstanbul'daki Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi, Yıldız Sarayı gibi özel köşk ve yalılarda da kalem işi yaptığını kaydetti.
Kalem işinin zorlu bir süreç olduğunu anlatan Olgun, "Kalem işi ahşap üzerindeyse ahşabın, duvar üzerindeyse sıvanın tamiratıyla başlıyoruz. Desen hazırlıklarını yaptıktan sonra motifleri zemine aktarıyoruz. Motifler ve zemin boyandıktan sonra tahrir adı verilen motif kenarlarındaki sınır çizgilerini çekerek işlemlerimizi tamamlıyoruz. Bizi tarihi camilerde görenler şaşırıyor. 'Yine o kızlar çalışıyor' diyenler oluyor. Erkeklerin işlerini ellerinden almışız gibi değerlendirenler de oluyor. Kalem işi, kadın titizliği ile daha güvenli yürüyen bir sanat." dedi.
Tarihi yapılarda çalışırken büyük bir sorumluluk hissettiğini dile getiren Olgun, Türklerin köklerini yansıtan bu sanatın geleceğe aktarılmasına katkıda bulunmayı amaçladığını vurguladı.
"RESTORASYON VE TARİHİ YAPILAR HEP İLGİMİ ÇEKİYORDU"
Merve Ünsal ise geleneksel Türk sanatları bölümünden mezun olduktan sonra Ayasofya Camisi'nde görev yaptığını kaydetti.
Küçük yaşlardan itibaren resme hep yeteneğinin olduğuna dikkati çeken Ünsal, "Restorasyon ve tarihi yapılar hep ilgimi çekiyordu. Kalemkarlık mesleği ile hem tarihi yapılarda çalışıyor hem de yeteneğimi yansıtabiliyorum. Kalem işi benim için bir tutkuya dönüştü. Kadın olmanın titizlik gibi avantajlarını da yaşıyoruz. Metrelerce yükseklikteki iskelede durmak bazen zor oluyor ama zamanla alıştım." diye konuştu.
Ünsal, kalem işlerinin cami ve türbelerin yanı sıra artık yalı, köşk ve villalarda da yapıldığına işaret ederek, "Kalem işlerinin Osmanlı döneminde olduğu gibi her yere taşınmasını ve hayatın içinde yeniden yer almasını istiyoruz. İnsanlar yaşadıkları yeri güzelleştirmek istiyor." ifadelerini kullandı.