9. Yargı paketi olarak bilinen 7513 numaralı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Birçok kanunda değişikliğe gidilse de, kamuoyunda yoğun beklenti olmasına rağmen, ikinci kez mükerrir mahkumlara yönelik bir değişiklik söz konusu değil. Bu nedenle hakaret suçlarına yönelik değişiklikleri inceleyeceğiz.
Sosyal medyanın neredeyse herkesçe kullanıldığı ve ülke gündeminin oldukça yoğun olduğu bu dönemde; insanların sosyal medya üzerinden birbirlerine, siyasilere, ünlülere, yöneticilere vb. kişilere hakaretler ettiğine şahit oluyoruz. Basitçe gerçekleştirilen bu eylem, yargılamayı gerektiren ve cezai müeyyidesi olan bir suç. Bu suçun bu kadar fazla işlenmesi doğal olarak yargıda ciddi bir iş yüküne sebep oluyor. Bir avukat olarak söyleyebilirim ki, Asliye Ceza Mahkemelerimizin duruşma günlerinde en az bir sosyal medyada işlenen hakaret davasının görüldüğüne şahit oluyoruz. Hatta son dönemlerde bu suça çok fazla maruz kalan kişilerin, avukatlarla olağandışı anlaşmalar yaptığını ve artık yargı yolunun gelir kapısı olarak görüldüğüne dair iddiaları da duymuşsunuzdur. Peki değişiklikler bu duruma çözüm olacak mı?
7513 numaralı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21.maddesinde; şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresinin azami olarak fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyeceği değişikliği düzenlenmiştir. Hakaret suçunda şikayet süresi öğrenmeden itibaren 6 aydır. Ancak bu 6 aylık süre hakareti öğrenmek ile başlıyor. Azami sınır ise dava zamanaşımı olan 8 yıl. Yani sosyal medyada 7 yıl önce edilen bir hakaret hakkında şikayet yoluna başvurulabiliyor. Şikayeti gelir kapısı olarak görenlerin, sosyal medya platformlarında geriye dönük araştırmalar yapıp, yıllar öncesinde edilmiş hakaretleri bularak şikayette bulunduğuna rastlıyoruz. Dolayısıyla bu değişikliği; yargıdaki iş yükünü azaltmak ve şikayet yolunun gelir kapısı olarak görülmesini engellemek amacıyla yararlı olacağı kanaatindeyim.
Hakaret suçuna yönelik bir diğer değişikliği içeren 22.maddesinde ise; özetle sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle (sosyal medyada) işlenen hakaret suçu, dini ve siyasi görüşlerini açıklamaktan dolayı ve dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenen hakaret suçları, uzlaştırma kapsamından çıkarılıyor. Değişiklik ile beraber uzlaştırma yerine önödeme usulü uygulanacak.
Uzlaştırma usulünde görevlendirilen bir uzlaştırmacı vasıtasıyla, koşullarda uzlaşıldığı takdirde fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor. Uzlaşılmadığı takdirde ise ceza davası açılıyor. Uzlaşma şartlarını taraflar belirliyor. Uzlaşılan bedel, hakaret eden tarafından mağdura ödeniyor. Uzlaşma sağlandığı takdirde mağdur, maddi ve manevi tazminat davası açamıyor.
Önödeme usulünde ise; fail, cezanın aşağı sınırı nispetince her gün için 100-TL ve soruşturma masraflarını ödüyor. Bu tutar Hazineye 10 gün içerisinde ödeniyor. Ödendiği takdirde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek ceza davası açılmıyor. Fail 10 gün içerisinde talep ederse, bu tutar birer ay arayla 3 taksit halinde ödenebiliyor. Yeni uygulamada; TCK m.125/2 kapsamında sosyal medyadan hakaretin aşağı sınırı olan 3 aylık hapis cezasının karşılığı olarak 9.000-TL önödeme bedeli ve soruşturma masraflarının ödenmesi halinde fail hakkında ceza davası açılmayacak. Ancak 5 yıl içinde bir daha bu suçu işlemesi halinde bir daha önödeme usulü uygulanmayacak ve hakkında ceza davası açılacak.
Uzlaştırma usulünde uzlaşılan bedel hakarete uğrayan mağdurun manevi zararını tazmin etmek ve uzlaşı sağlamak üzere ödenmektedir. Önödeme usulünde ise ödenen bedel bir nevi adli para cezası. Önödeme sağlansa ve fail cezadan kurtulsa dahi mağdurun manevi zararı karşılanmamış oluyor. Bu sebeple mağdur tazminat davası açma hakkına sahip. Yani yeni uygulamada ceza davası açılsa da açılmasa da, mağdur tazminat davası açabilecek. Mevcut uzlaştırma usulünde ise uzlaşma sağlanırsa hem ceza davası hem de tazminat davası açılmamış oluyor. Bu nedenle önödeme usulünün hakaret dosyaları bakımından yargıdaki iş yükünü azaltacak veya yargı yolunun gelir kapısı olarak görülmesini engelleyecek bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum. Bu usulün ancak Hazineye katkısı olacaktır.
Diğer taraftan kamuoyunda, sosyal medyada işlenen hakaret suçunun caydırıcı bir cezası ve tazmin yolunun kalmadığına dair endişelerden bahsediliyor. Yeni uygulamada ceza davasından ve bu surette cezadan kurtulmak, 9.000-TL ve soruşturma masrafları karşılığında bir kereliğine mümkün ve hatta takside bile bölünebiliyor. Ancak maddi olarak fail için daha külfetli olacağı kanaatindeyim. Yeni uygulamada failler hem Hazineye, hem de mağdura para ödeyecek ve ayrıca tüm bu yargılama masraflarından sorumlu tutulacak. Neticeten, bu değişikliklerin amaçlanan faydayı sağlamasını diliyorum.